3

429 32 11
                                    

İrem ile beraber Kültür Merkezinde gösteriyi izledikten sonra evimize doğru yürümek için yola koyulduk saat akşam on birdi. Yarın sabah da dokuzda dersi vardı. Yolda annemleri arayıp eve geçtiğimi söyledim.

Telefonu kapattıktan sonra İrem o muhteşem fikirlerinden biriyle geldi.

"İki bira alıp sahile geçelim." Ve ben de destekleyici bir arkadaş olduğumdan, bunu hemen kabul ettim. Etrafta açık büfe arayarak yürümeye başlamıştık. Pandemi biteli bir sene olmasına rağmen hâlâ bazı büfeler akşam on bir, on iki gibi kepenk indiriyordu. Bu da benim için çok can sıkıcı bir durumdu.

İrem bugün kafede tanıştığı çocuğu anlatmaya başlayınca aklıma bugün karşılaştığım kızıl geldi.

"Dur." Dedim lafını keserek bir an şaşkınlıkla duraksadı.

"Çocuğu zaten biliyorum. Şimdi asıl bomba bende. Bir kızla tanıştım. Tam bir tanışma değil ama. Şey ben otomatın yanında seni bekliyordum ya. Bir kız yanaştı. Otomat bozuk vs dedim. Paramı yutmuştu. Bir şey demeden gitti. Sonra bana kahve alıp gelmiş. Sonra bi de otomatta bi iki tuşa basıp para üstümü de kurtardı."

"Kimmiş o kız? Hangi bölümden? Adı soyadı neymiş? İnstagramdan ekledin mi?"

"Ya dur bi İrem. Kadınlardan hoşlandığı ne mâlum?"

"Hoşlanmadığı ne mâlum?" Omuz silktim ah evet bu tarafı da vardı bardağın. Beraber yürümeye devam ediyorduk. İrem kendi kendine arada bana soru da sorarak lezbiyen kadınların fiziksel analizini yapıyordu. O sırada durdum ve önünden geçtiğimiz AVM'nin dev reklam panosunda dönen Eternals fragmanını izlemeye başladım.

Bir kaç saniye dikildikten sonra ensemde bir el hissedince çığlık atarak arkamı döndüm.

"Shht, sakin ol." Dedi Çiçek benden bir kaç adım uzaklaşarak. İrem neden bu kadar şiddetli bir tepki verdiğimi anlamak için bana bakıyordu.

Hadi ama gecenin bi köründe anayolun kenarında iki kız yürürken ve arkadaşınız gözünüzün önündeyken yani onun yapamayacağı kesinken aniden soğuk bir el ensenize değse siz de benim gibi çığlık atardınız.

"Aklımı aldın." Dedim derin bi nefes alarak. İrem bir anda parmağını ağzıma sokup damağımı yukarı doğru çektirdi. Ne yapıyor diye ona baktı Çiçek ve yanındaki iki kız.

"Seni korkutmak istemedim. Burada karşılaşacağımızı tahmin etmedim. Çevrede gördüğüm tek turkuaz saçlı kız sen olunca. Acaba doğru kişi mi diye telaş etmeden direkt yaklaştım ama... İyi mi ettim kötü mü ettim bilemedim."

Yeterince sakinleşmiştim. Omuzlarımı dikleştirdim ve İrem'e döndüm.

"İrem bu Çiçek, sana bahsettiğim bana kahve alan kişi." Çiçek kibarca gülümsedi ve elini uzattı. Ardından arkasındaki iki kıza döndü.

"Azra ve Pınar. Okuldan arkadaşlarım." Ben de tebessüm ederek hafifçe kafamı sağa eğdim. Çiçek arkasındaki kızlara yeniden baktı. Cebinden bi anahtar çıkarttı.

"Siz arabaya geçin beş dakikaya geliyorum." Kızlar onu onaylayıp anahtarı aldılar ve sokak lambasının titrek ışığı altında uzaklaştılar yavaşça. İrem bi an dönüp ikimize baktı.

"Imm şu köşedeki büfeye gidiyorum. 5dakikaya gelirim." Bana göz kırparak kızlara göre daha hızlı bir tempoda uzaklaştı. Çiçeğe doğru döndüm. Gülümseyerek bana bakıyordu.

"Gerçekten çok özür dilerim seni korkutmak istememiştim. Sadece beraber fragmana bakarız demiştim."

Aklımdan tamamen çıkan fragmanı görmek için kafamı kaldırdım.

"Yarın vizyona giriyor." Dedi kafa salladım.

"İrem nefret eder süper kahraman filmlerinden. Tek başıma sinemaya gitmeyi de sevmiyorum."

"Ben gelirim seninle." Kafamı eğip ciddi mi değil mi onu anlamak için gözlerine odaklandım.

"Ne, ben severim Marvel."

"Yarın müsait misin?"

"Bana çıkma teklifi mi ediyorsun?" Yarım ağız güldü. Bir anda utanmıştım.

"Süper kahraman izlemeye gideriz diye düşünmüştüm."

"Seninle süper kahraman izlemek ister miyim diye mi soruyorsun?"

Sikeyim, neden uzatıyordu? "Evet, evet onu soruyorum. İster misin?"

"Evet seninle süper kahraman izlemek isterim." Hani yüksek bir kayalıktan denize atladığınızda su vücudunuza önce çarpar ve sizi kaskatı keser ardından atlamanın hızıyla dibe çökersiniz de su size dört bir yanınızdan baskı yaparken bile az önceki dirençten kurtulduğunuz için vücudunuza bir rahatlama gelir ya. Aynen öyle oldu bana.

"Yarın o zaman?" Onay bekledim...

"Yarın." Gülümsedi bir kere daha. Ardından bir şey demeden uzaklaştı. Hakikaten bu kız veda etmeyi bilmiyor muydu? Yoksa kasten mi yapıyordu bunu?

Onun gidişinden iki milisaniye sonra İrem karşı kaldırımdan seke seke yanıma geldi.

"Yenge de erik gibi ha kütür kütür."

"Tanıdığım en hetero kız sen olmasaydın seni şuracıkta döverdim." Kıkırdadı.

"Ay yok, bütün şeftaliler senin olsun. Bana kafedeki çocuğun muzu yeter."

"Kafedeki çocuğun muzunu nereden biliyorsun?"

"Adından önce nâmı yürümüş kızım." Dedi ukalaa ukala.

Sağ omuzuna doğru hafifçe vurdum. Elindeki siyah poşet tıngırdadı.

"Eve geçelim. Siktir et sahili. Bir şeyler atıştırır biraları içer uyuruz. Yarın bu kızın datei varrrrr."

"Ne giyeceksin?" İkimiz de bir an sustuk. Ne giyecektim?

Beraber çok konuşmadan eve kadar yürüdük. İrem odasına koşup dolabını salonumuza doğru taşıdı.

"Bence elbise giy çiçekli."

"Ay yok İrem, bence şey ben gelinlik giyeyim."

"Var anam o da var." Yığının içinden beyaz uzun elbisesini çıkarttı.

"Yok artık."

Yirmi üç yaşında okulun son senesinde, rahat hayatımın son aylarında yapabileceğim en iyi aktiviteyi yapıyordum, en yakın arkadaşımla gecenin ikisine kadar bira içip muhabbet edip yarını planlıyorduk. Rahat olmam için bir mom jean bir de beyaz büstiyer üzerine bir ceket ayırmıştık. Kasım ayı. Her an kar yağabilecek kadar tuhaf bir hava...

"Şimdi yarın dateine git. Sinemadan sonra kahveyi sen teklif et. Bizim mekâna geç. Ben de arkada olurum Yusuflarla. Bir şey oldu mu mesaj atıyorsun ben de gelip ortamı dağıtıyorum. Tamam mı plan?"

"Tamam plan ama bişiy diyeceğim. Ben bu kızdan telefon numarası falan almadım. İletişime geçeceğim hiç bir şeyi yok. Biz yarın kaçta gideceğiz ki sinemaya onu da bilmiyorum."

"Şaka mısın sen?" Dudak büktüm. En önemli yeri atlamıştım 3 saattir de bu hariç her şeyi konuşmuşuk.

"Seanslar kaçta."

"Filmin ilk gösterim günü İrem en az 3 salonda sürekli yayınlanır."

"Yarın dersin de yok senin." Kafa salladım.

"İnstagramdan bulalım." İkimiz de aynı anda telefonlarımıza davrandık. Ben ilk önce üniversitenin sayfasına baktım. 47 bin takipçi vardı.

"24 bin takipçi."

"Bendeki de 47."

"Gazamız mübarek olsun kardeşim ben birer bira daha getireyim."

Saat 2yi biraz geçe iki arkadaş sadece adını bildiğimiz bi kızı İnstagram'da aramaya koyulmuştuk...

#KalbiDengem

Derdimin ÇiçeğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin