7

143 22 3
                                    

"Tatmak ister misin?" Diye sordum kibarca. Bir an içeceğime baktı. Pipeti çıkartıp ona uzattım plastik bardağı. Küçük bir yudum alıp kısa bir süre bekledi ardından dudaklarını hareket ettirdi.

"Tuhaf ama güzel, fesleğen tadı yok sadece kokusu var. Yaban mersini de severim. Chia için aynı şeyi söyleyemeyeceğim." Memnun bir şekilde bana geri verdi bardağı.

Büyük bir yudum aldım. Eh, içilirdi. Ama nedense bi ekşilik ihtiyacı doğurmuştu bende.

"Hep buralara mı geliyorsun?" Dedi Çiçek. Elimi salladım, gibi gibi diye.

"İrem burada çocuk kesmeyi seviyor. Ama tanıştığı çocukların hiç birinden hayır gelmiyor."

"Yani, burada evinin direği olacak bi adam bulabileceğini düşünmüyorum." Gülerek onu onayladım. Sigaranın külünü düşürdüm küllüğe.

"Sen napıyorsun peki boş zamanlarında?"

"Genelde ailemi ziyarete gidiyorum. Bi tık şehrin dışında yaşıyorlar. Benim evim ayrı ama iki küçük kardeşim var. İkizler, 2 yaşına girdiler geçen hafta."

"Ay çok tatlı isimleri ne?"

"Azra ve Ayaz, annemler ben üniversiteye hazırlandığım sene çok yalnız kaldılar herhalde." Utangaç bir şekilde gülünce içimdeki kahkahayı tutamadım.

"İyi olmuş işte. Kardeş güzeldir. Benim de iki ablam var. Tabii onlar işinde gücünde. Büyük olanla çok görüşmüyoruz. Ama ortanca olanla iyiyimdir."

"Güzeldir, güzeldir de kendimden 21 yaş küçük kardeşim olması kötü eğer acele edersem onlar üniversitede hayatlarını yaşarken ben çocuğuma lise bakarım. Ya da üniversite sınavlarına beraber girerler." Dediği şey komikti ve haklıydı. Bazen ben de şu an çocuk sahibi olsam daha 40larında çıtırken çocuklarımı üniversiteye gönderebileceğimi düşünüyorum. Evin küçük çocuğu olduğum için ben üniversiteye başladığımda annem ellilerinin ortasındaydı.

"Bi çaresi bulunur. Çocuk yapma genç kal sen de."

"Sorma, 2 yaş sendromlu bir çocukla uğraştın mı bilmiyorum ama bi evde aynısından 2 tane olunca çok zor oluyor. Sık sık gidip anneme yardım ediyorum ama yine de yetmiyor. Üzülüyorum bir tık kadına. Çok zor bir şey çocuk bakmak, hayatını bir çocuğa adamak. Sırf bu yüzden çocuk istemiyorum aslında ileride."

Kafa salladım. "Ben çocukluk yaparım sana ya." Aniden yükseldiğimi görüp güldü. Utanmıştım. Utandığımı görünce omuzlarını dikleştirdi.

"İşte, annemlere gitmediğim zamanlarda genelde ormana, sahile vs giderim. Şehiri pek sevdiğim söylenemez. Kamp yapmayı çok severim. Fırsat buldukça giderim. Hiç bir şey yapamasam yolumu uzatıp bi sahil havası almak için 10 dk da olsa o sahil trafiğine girerim. Sen neler yapıyorsun peki?"

"Genelde İrem'leyim. Avmleri gezer, kafelerde fink atarız ve bol bol ders çalışırım." Sonuncusunu mecburiyetten yapıyordum geçme notu 65 olan bir bölümde hayatta kalmak kolay değildi.

"Çok insan içine girmeyi sevmiyorum."

"Ben severim aslında ama soğuk bi insanım bi tık. Kolay kolay muhabbete girmem. Sana hızlı ısındım. Biraz çelişiyorum bu olaylarda zaten."

"Hangi olaylarda?"

"Senden hoşlandım, genelde otomatın önünde oturan huysuz insanlara jest yapmıyorsan eğer çok hoş bir davranıştı." Güldü

"Hayır, ilk sana yaptım."

"Daha da çok hoşuma gitti şu an." Ay dilimin açılacağı tutmuştu durup dururken. Çiçek espressosunu bitirip bir sigara yaktı.

Derdimin ÇiçeğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin