05

462 48 20
                                    

Balli balli viski orospu yine heyxanli afet duru izleyip geldim mwah

Yazim yanlisi falan varsa aldiris etmeyin
~~

Okula başlayalı yaklaşık bir hafta olmuştu ve Jason sadece ilk iki gün benimle uğraşıp daha sonrasında beni rahat bıraktı. Dustin ve Mike yeniden okula alışabilmem için beni Hellfire adlı oyun kulübünde ki arkadaşlarıyla tanıştırmıştı. Kulübün lideri dışarıdan soğuk birisi olarak görünsede gayet iyi niyetli ve eğlenceli birisiydi. Hatta bana kulüplerine üye olmadığım halde tişörtlerinden giymem için hediye olarak verdi.

Ayrıca oyunu bilmediğim için haftanın iki günü toplaşıp oyunu öğretmek için karar almışlardı. İlk başta istemesemde sonradan eğlenceli olacağını düşünüp kabul ettim. Böylelikle hellfire kulübünde ki ilk kız üyelerinden birisi olma yolunda ilerliyordum.

Bu bir hafta içinde Robin ile aramızdaki olan ilişkiyi biraz daha ilerletip daha samimi olmaya başlamıştık. Ve onunla böyle yakınlaşmak hoşuma gidiyordu. Hatta birkaç saat sonra tanımadığım birisinden aldığım parti davetiyesi ile Robinle oraya gidecektik. Evet, kavalye olarak Robin'i seçtim ama o böyle olduğunu bilmiyor.

Zaman hızlı geçtiği için daha fazla yatağımda oyalanmayı bırakıp gardırobumun karşısına geçerek bir kaç parça bir şey bakınmaya başladım. Sonunda giyecek düzgün bir şeyler bulup yatağımın üzerine bırakarak makyaj masama geçip seçtiğim kıyafete uygun makyaj yapmaya başladım. Siyah göz kalemi sürüp parmağımla hafifçe dağıtıp rimel sürdükten sonra başka bir şey yapmamaya karar verip hafifçe kırmızı bir ruj sürerek masadan kalktım. Kıyafet olarak askılı kısa bir siyah elbise seçmiştim. Hava serin olduğu için elbisenin üstüne füme rengi kot ceket giyip ayakkabı olarak kısa siyah botlarımıda giydikten sonra aynada son kez kendime baktım. Hoş gözüküyordum aslında. Saate baktığımda Robin'in gelmesine daha bir saat olduğunu görünce aşağıya inip televizyon seyretmeye karar verdim. Televizyonda pek seyredecek bir şey olmasada vakit öldürmek için birebirdi.
.
.

Kapının çalması ile televizyonu kapatıp kapıyı açtım. Robin'i görmemle birden kalbim teklemişti çünkü fazla çekici duruyordu.

Robin: Selam

Nat: Selam

Şuan o kadar dalgındım ki Robin'in yüzüne öküz gibi baktığımı yeni fark edebilmiştim.

Nat: Anahtarlarımı alıp geliyorum

İçeriye girip masanın üstünden anahtarlarımı alıp ışıkları kapatarak evden çıktım.

Robin: Şansımıza partinin yapılacağı yer evine yakın 

Nat: Sana güvenerek davettiyeye bakmadım bile

Birbirimize bakıp gülümseyerek yürümeye başladık. Aramızda garip bir sessizlik oluşmuştu ve tek temellim bu sessizliğin gece boyunca devam etmemesiydi. Partinin yapıldığı yere yaklaştığımız sırada Robin sessizliği bozan taraf oldu.

Robin: Bu akşam çok güzel olmuşsun

Nat: Teşekkür ederim açık söylemek gerekirse ben de seni beğendim bu tarz yakışıyor sana

Robin gülümseyip kafasını öne eğdi.

Robin: Teşekkürler

Bir kaç dakikanın ardından partinin düzenlendiği eve geldiğimizde yüksek sesli müzik sokağın başından duyuluyordu. Robine bakıp derin bir nefes aldıktan sonra birlikte açık olan kapıdan içeriye girip tanıdık yüz bulabilmek için etrafa bakındım. -ki buraya çocukları çağıracaklarını pek sanmıyordum zaten. Mutfağa doğru ilerleyip kalçamı tezgaha yaslayarak rastgele bir içki bardağını alıp kafama diktim. Yavaş içmeyi pek sevmiyordum.

Robin: Bu kadar hızlı içme

Nat: Yavaş içmeyi pek sevmiyorum

Robin: Oh, anladım

Robin eline iki tane içki bardağı alıp birisini bana uzattığında gülümseyip, uzattığı bardağı aldım.

Robin: O zamaan şerefe

Bardaklarımızı tokuşturup aynı anda içerek elimi havaya kaldırdım ve tam bir şey diyecekken vazgeçip elimi havadan geri indirdim. Ayrıca ne diyeceğimi unutmuştum zaten.
.
.

Kaç bardak içtiğimi pek hesaplayamasamda çakır keyif olacak kadar içmiştim. Ne yaptığımı algılayabilecek olsamda çenem ve vücudum birbirinden bağımsız hareket ediyordu ve bu zamana kadar hiç yapmadığım bir şeyi yapacak olmamda beni şaşırtıyordu açıkçası. Kalabalığın içerisinde aradığım kişiyi görünce yanına gidip dediğim şeyleri duyurabilmek için kulağına doğru eğildim. Kısa bir süre sonra karşımdaki bedeni bana uyuşturucu satması için ikna ettikten sonra zaferle gülümseyip bana uzattığı paketi alıp cebime attım.

Normalde hiç yapmayacağım bir haraket olsada kötü düşüncelerimi bastırabilmek için kendi kendime bunu kullanabileceğimi ikna etmiştim. Kalabalığın içinden bana doğru yürüyen Robin'i görmemle gülümsemiştim -ki sertçe kolumdan tutulup sürüklenmemle yüzüm düşmüştü.

Merdivenlerden yukarı çıkarıp beni tuvalete soktuğunda sertçe kapıyı kapatıp arkasından kilitleyerek sırtını kapıya yaslamıştı.

Robin: Çöpe at onu

Dediği şey ile birlikte gözlerimi devirip kalçamı lavaboya yaslayarak kollarımı önümde birleştirdim.

Nat: Bana böyle emir verme ayrıca kullanacak olan benim hem bir kerelikten bir şey olmaz

Robin: Bir kerelikten bir şey olmaz mı? Sen kafayı mı yedin

Derin bir nefes alıp dudağımı dişleyerek bakışlarımı yere indirdim.

Nat: Sadece bir kaç dakikalığına kötü düşüncelerden uzak durmak istiyorum.. Hem denemekten zarar gelmez sadece bir kereliğine kafamı boşaltmak istiyorum

Robin yanıma gelip tam karşımda durunca bakışlarımı yüzüne çıkarttım.

Robin: Pekala bu kadar çok kullanmak istiyorsan seni durduramam sonuçta kendi hayatın

Dediği şey ile birlikte gülümseyip paketi cebimden çıkarark aklıma gelenle gülümsemem genişledi

Nat: Bir sorum var.. Birlikte denemek ister misin? Zaten içinde iki tane var

Robin: Eğer seninle birlikte denersem bir daha alıp kullanmayacağına söz verir misin?

Nat: Söz kullanmam

Robin: Tamam o zaman deneyeceğim

Robin elimdeki pakete uzanınca paketi geriye çekip kafamı olumsuz anlamda salladım

Nat: Sıranı bekle

Paketi açıp avucuma hapları koyduktan sonra (hap var mı o zaman bilmiom) tekini ağzıma atıp yuttum. Ardından diğerini de dudaklarımın arasına yerleştirip ellerimi Robin'in yanaklarına koyup tepkisini ölçmek için bir süre öylece bekledim.

Tepki vermeyip sadece ne yaptığımı anlamaya çalışırken yapacağım şeyden dolayı pişman olup olmayacağımı sorgulamadan dudaklarımı dudaklarına bastırdım. Hapı dudaklarımın arasından alınca kendimi geriye çekip tepkisinin kötü olmamasını umarak beklemeye başladım.

Robin şaşkın bir ifade ile bana bakınca kafamı yere eğdim.

Robin: Bunu beklemiyordum açıkçası

Bir şey demeden yere bakmaya devam ederken elini çeneme koyup kafamı kaldırarak ona bakmamı sağladı. Önüme düşen bir kaç tutam saçı kulağımın arkasına sıkıştırdıktan sonra tekrardan dudaklarımızı birleştirip yavaşça beni öpmeye başlayınca öpücüğüne karşılık verdim. Kısa bir süre sonra öpücük hızlanmaya başlayınca elini bacağımda gezdirip yukarılara doğru çıkartırken sert bir şekilde kapı tıklatılınca kendimi hızlıca geri çektim.

Nat: Dolu!

Robin: Artık çıkmamız gerek sanırım

Bir şey söylemeden kapıya gidip kilidi açtıktan sonra kendimi dışarıya atarak hızlıca merdivenlerden indim.

Siktir, az önce biz öpüşmüştük.

~~
Aerik gözlerim kapanio valla yazamadım özür dilerime

Robin BuckleyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin