Oy nasıl özlemişim Ece'yi yazmayı... Eski bölümlere bakıp Tugay'a daha çok kuruldummmm🍓
Ediz'in iç çekmeleri devam ederken o adamın buradan gitmemesini istedim ilk defa. Kalmalı ve sevmese bile en azından oğlunun yanında durmalıydı. Bu kadar cani olmamalıydı. Ediz ondan da bir parçaydı, göremiyor muydu? Onu seviyor, özlüyor, sarılmak istiyordu. Her çocuğun hakkı olan kavramlara kavuşması çok mu zordu?
"Özür dilerim." Karşımızda durmayı bırakıp koltukta oturan bize doğru yaklaştı. Zor bela Ediz'i kucağımda koltuğa taşımıştım. O herifin ise kaşları çatık, ifadesi de biraz korkmuş gibiydi. Ne yapacağını bilemiyor olmalıydı. "Özür dilerim gelmediğim için."
"Ben seni hep bekledim. Denizleri, ağaçları birlikte görelim diye hep bekledim." Her kelimeden sonra hıçkırırcasına iç çekmesi nefesimi keserken elimi yumuşak saçlarının arasında dolaştırdım. "Annemle hep bekledik. Niye yalnız denize gittin? Bizimle gelseydin ya! Hem biz çadır da kurduk iki defa..."
"Birlikte de yaparız." Bana doğru baktığında gözlerimi yumup devam etmesini istedim. Yalan veya gerçek, geçmiş geçmişteydi. Oğlumun bizim aramızdakileri bilmesine gerek yoktu. Sadece sevgi dolu olmasını, üzülmemesini istiyordum.
"Babanla çadır kurmana izin verebilirim bebeğim. Ağlama artık... Hem dondurma da yersiniz."
"Ama o kadar uzun süre kalamaz ki!" Elinin tersiyle gözlerini sildiğinde yavaşça kucağımda geri doğru kaydı. Kızarmış, yaştan parlayan gözleri ikimiz arasında dolandı. "Baba tekrar gider."
"Gitmeyeceğim." deyip elini tuttu Ediz'in. Oğlumun küçük elleri babasının avcunda kayboldu. "Söz bu kadar uzun süre ayrı kalmayacağız. Hem uzun sürecek bir tatilim var, sonrasında da çok az giderim, hemen gelirim. Söz... Yemin ederim söz."
"O zaman bu gece de çadır kuralım! Bahçede! Annem kurmayı biliyor, o yardım eder. Sana da öğretir."
Bilmiş bilmiş konuşurken beni dilinden düşürmemesi kalbimi ağrıtıyordu. Birbirimize o kadar bağlıydık ki her aktivitemiz, her adımımız beraberdi. Oğlumla bu kadar çok anımın olmasından epey mutluydum.
Ya babası gibi olsaydım? Ya o kadar gaddar ve kendi canımdan bir parçayı sevmekten yoksun olsaydım? O zaman ne yapardım?
"Annen bize yardım eder mi bilemiyorum."
"Eder!"
"Öncelikle bu gece deniz kenarına gitmeniz mümkün değil." Ediz'i kollarının altından tutup yere bıraktım. Ağırlığından dolayı bacaklarım uyuşmuştu. "Hava her an yağacak gibi ve artı olarak benim de şu an ev dışına çıkmam mümkün değil, çalışmam gerekiyor."
"Ama anne!"
"Anneciğim bugün mümkün değil, yağmurda ıslanmak mı istiyorsun?" Ayrıca ben seni o babanla yalnız bırakacak kadar düşüncesiz, o adamla aynı çadırın içinde kalacak kadar da kafayı yemiş mi görünüyorum oğlum?