n i n e.

421 27 8
                                    

DİKKAT! UYARICI TEMALAR BULUNDURUYOR!


Mezuniyet heyecanı yedinci sınıfları sarmış, hayatlarındaki bu ergenlik döneminin tek stabil gerçeği olan devasa kalede geçen kısmı sona ererken üzülseler mi geleceğe umutla mı baksalar pek bilemiyorlardı. Dışarıda bir savaş vardı, kazanan taraf elbet diğer tarafa acılar çektirecekti. Albus Dumbledore sahaya bizzat inmeye başladığından beri sonunda Lord Voldemort'un üstünlüğü artmayı bırakmıştı.

Tabii, Dumbledore kendini riske atarak meşhur bir İngiliz taktiği olan "Var Olan Filo" taktiğini tamamen terk etmişti. Taktik basitti, filonun varlığı filonun savaşmasından daha önemliydi. Büyük bir mağlubiyet alma riski almaktansa savaşmazdınız. Dumbledore'un şimdiye kadar taktiği buydu. Voldemort savaşlara bu nedenle çok nadir gelebiliyordu. Dumbledore'un nasıl bir hilesi olacak, bilemiyordu ki?

Dumbledore'un sahaya daha çok çıkması, Voldemort'un daha çok çıkması demekti. İkisi de sahada ölüm makinelerine dönüşen büyücüler olarak, sadece bu muharebelerin kat ve kat kanlanmasına yol açıyorlardı. İkisi de sahadayken... işte o zaman Seherbazlar da Ölüm Yiyenler de ileriye adım atmaya korkuyorlardı.

Okul öğrencilerinin bile korkusu vardı tabii. Bir Keskin Nişancı adayı Hogsmeade'de öldürülmüştü. Peter Pettigrew günler sonra kendi hayatına son vermişti. Babasının tedavisini ödedikten sonraki gün. Babası da haberi aldığı gün kendi canına kıymıştı. Peter'ın cenazesi boştu. Son notunda suçluluğunu anlatmıştı. Cenazesi toprağa verilirken bir kişi, sadece bir kişi oradaydı.

Albus Dumbledore. Yaşlı okul müdürü, asasıyla tabutu yönlendirirken düşüncelerine dalmıştı. Bir genç yaşam daha solup gitmişti. Bir genci de beraberinde götürmüştü. Çocuk sadece babasını kurtarmak istemişti demek istiyordu kendine, onu da suçsuz çıkarmak, suçu yine bunu fark etmeyen kendisine yıkmak istiyordu Albus. Gellert'ın savaşının suçunu kendine yıktığı gibi, ölen herkesin kanını kendi elinde gördüğü gibi, bu suçun da kendisine ait olmasını istiyordu yaşlı okul müdürü.

Ancak bu insanlık dışı suç ona ait değildi. Albus her şeye rağmen kalbini dinlemiş, bu yüzden de bir savaşa sebep olmuştu. Bu kalp değildi. Ona kol kanat geren bir arkadaşının sevgilisini, kendi sevdiği insanı nasıl öldürebilirdi biri? Sadece biri de değil, hormonları tavan bir ergen? Peter Pettigrew doğanın kanunlarını büyük bir suç işlemek için aşmıştı. Albus toprağı hareket ettirirken bir mezar taşı oluşturmaya bile tenezzül etmedi.

Bu insanlık suçunu işleyen adamı tarih sayfalarından bile uzak tutmak gerekiyordu. Bunun ders alınacak bir yanı yoktu.


"Sirius! Kahrolasıca, gel şuraya!" diye haykıran kızıl saçlı zar zor portreden dışarıya kendini atarken Gryffindor Ortak Salonu'na Black hanesinin sürgün oğlanının kahkahası kaçtı, portre kapandı. Remus'un boş bakışları odunların çatırdayarak yandığı şömineden bir saniye bile oynamadı.

Gerçekten, lanetliydi. Başka açıklaması olamazdı. Ona dokunan, ölüyordu. Peter? En yakın arkadaşlarından biri? Ona nasıl bunu yapabilirdi? Neden? Sorular genç kurtadamı yiyip bitiriyordu. Frank ortalıkta yoktu, Alice ile dışarıdaydı. Sirius, sonunda Lily ile çıkacaktı galiba. 

xxxx

Selamlar. Profilimde bir one-shot yayımladım oldu bayağı, Jily temelli, kısa bir one-shot. Göz atmak isterseniz profilime beklerim. (NOT TARİHİ 2022)

2024, SON NOTUM:
Bu hikayeye bir daha dokunmayacağım, bu gördüğünüz bölüm son bir taslaktan ibaretti. Elimdeki son yazıyı paylaşmış olmak için paylaşmışım. Az önce kitaba çok kısa bir cila çektim, bir iki sahne düzenledim, ayarladım, ekledim. Ayrıca bazı plot planlarımı alakalı bölümlerin altına yazdım. Çok manasız gözüken sahneler var çünkü. Boyumu aşan miktarda subplot oluşturmamın bedeli buydu. Hikaye nasıl bitecekti diye merak ediyorduysanız ve direkt gördüğünüz yer bu bölümse diğer notları okuyun. Ardından kısaca:

James savaşın sonlarına doğru olan süreçte Voldemort'un da delirmesiyle iyice kopacak, kendi kişiselliğine ve "şimdi, burası" mottosuyla hayatına odaklanacaktı. Narcissa ön plana çıkacak, arkadaşlarının ölümü ve Marlene ile olan yüzleşmeler işlenecekti. İşin ucunda Voldemort, Frank ve Alice'in evini ziyaret etmek yerine paranoyası içinde başka bir yere gönderdiği James ve Narcissa'nın evini ziyaret edecekti. Kehanete uyduklarını bilmese de, asasını gizlice Harry'e kaldırdığında o sırada çocuğa bakan Andromeda ve Ted'in ölümüyle oluşan kalkanla Avada Kedavra sekecek ve... bildiğiniz gibi. Epilogda ise Harry'nin ilk İksir dersini göstermeyi planlamıştım. Parallelleri çekecektim.

Çapulcularımız içinse Lily-Sirius ile başlayan ilişkiler Remus-Lily'e kayacaktı. Sirius kendini tamamen savaşa verirken James'in kendi hayatına odaklandığı zaman o her şeyi kenara atıp kendini savaşa verecekti. Frank ve Alice ise Canon James-Lily rolünü taşıyacaklardı. Gizlenme gibi. Sirius-Regulus'un James konusunda yüzleşmesi, Snivellus-Çapulcular yüzleşmesi ve Çapulcuların Son Şakası planlarım dahilindeydi.

Öte yandan bunları yazacak bir kalibrem ne o zaman vardı ne şu an var. Dolayısıyla umarım sizin hayal gücünüz ve edebi kuvvetiniz benimkinden yüksektir.

Hayatın beni başka yollara sürüklemesinden ötürü Wattpad'i tamamen bıraktım. Aynı zamanda genel olarak Türkçe yazmakta aşırı güçlük çekiyorum, fanfiction ile bağım kopmasa da Türkçe ile koptu. İki satır çiziktirmekte bile güçlük çekiyorum maalesef.

Wattpad'le bağım kopalı uzun zaman oldu ama burada çok iyi insanlarla tanıştım. Okuduğum dönem beğendiğim hikayeler okudum. Şu an bakıyorum da gerçekten standartlarımız çok düşükmüş, hala da öyleler. Okuma hayatınız fanfic'ten öteyse ve kendinizi edebi manada tatmin eden bir fanfic bulamadıysanız, İngilizce öğrenip fanfiction.net, DLP, AO3 gibi platformlara kendinizi atmanızı tavsiye ederim.

14891 kelimelik bu serüvenin sonundayız.

peace out, 

Görüşmek üzere, iyi okumalar.

darkside ⍭ james potterHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin