s e v e n.

545 48 27
                                    


En soğuk günlerden biriydi İskoçya'nın en ihtişamlı kalesinde. 

Altın kızıl yapraklar bahçeyi süslerken soğuk, hafif bir esinti simsiyah dalgaları ve bal sarısı kıvrımları birbirine doğru iterken, Marlene gözlerini tekrar James'e çevirdi. "Neden?" kızın pembe dudakları arasından dökülen tek kelimelik, basit soru, James'in gözlüklerini iyice buğulandırdı.

Kuzgun saçlarından elini geçirdi. Marlene baş sağlığı dilemeye gelmişti ama her zaman olduğu gibi sohbetleri uzamıştı. Çok küçük yaştan, anneleri aracılığıyla tanışıyorlardı. Çok küçük.

James dudaklarını çekiştiren gülümsemeye direndi. Ufak, İskoç stili kır evlerinin bahçesinde Marlene'i kovaladığı, Kingsley'in kafasına yanlışlıkla koskoca kovayı boşalttıkları yaramazlıklar gözünün önünde dans ediyordu. Marlene'in o zamandan beri sadece hatları oturmuştu, dönüşeceği kadın sekiz yaşında bile belliydi.

Derin bir nefes aldı. "Babam basit bir cümle kurdu Mar. Sadakatin, hep kazananlarla olmalı." sesinin nasıl çıktığından emin olmasa da, boğuk olduğunu garanti ediyordu. Kafasına vurmak istese de nefesini vermekle yetindi.

"Değiyor mu bari?" alaycı, kırgın bir ses yükseldiğinde James arkasını döndü. "Umuyorum değiyordur Jamie." kır evinden kalma lakap James'in tüm vücudunu uyardı, diken üstünde olduğu yerde durdu kuzgun saçlı. "Bunu yapacaksan, en azından, çevrendeki insanların hayatını buna karıştırma. Babanın sözleri yüzünden kimsenin hayatını bozmaya hakkın yok."

James boğazındaki yumruyu yuttu. "Hayatlarımızın bir anlamı yok Marlene. Öbür tarafta ne olacaksa, burada olanlarla alakası olmayacak. Burada olduğumuzla alakası olacak. Birilerini ateşe çekip yaktığımda pek bir şey kaybetmiyorlar."

"Çok eminsin Jamie. Ya hatalıysan? Ya her şey buradakinden ibaretse?" Marlene kafasını çevirdi, James ile son kez bu kadar yakın olduğunu bilerek gözlerine bakındı. Burunları arasındaki santimleri bir cetvele sığdırabilirlerdi. Ama asla birbirlerine o şekilde bakmazlardı, kardeş gibi büyümüşlerdi. Şimdi ise, düşman olacaklardı. 

James kızın mavi gözlerinin buz kesmiş görüntüsüyle rahatsızlıkla boynunun kasıldığını hissetti. Marlene ona bir Öldüren Lanet gönderse bile, kır evi gözlerinden gitmedikçe, o gözlerin buz kesmesini istemiyordu. Sözleri zihninde yankılandı. Ya hatalıysam?

James, tüm Safkan gururu havaya karışırken başını salladı. vücudunu tamamen Marlene'e çevirdikten sonra, artık genç kadın olmuş kardeşinin kollarını sırtında hissetmesiyle, kendi kollarını da kızın sırtı etrafında doladı. Marlene'in başı omzuna yaslanırken, yutkundu.

"Söz ver Jamie."

"Söz."


James, Paskalya Tatilinin keyfini çıkarmak istiyordu açıkçası. Tabii ki, annesini kaybedip babası da hastanede günde on dokuz saat uyurken, doğal olarak sıkılıyordu.

Sevgili kuzeni bu durumu tamamen değiştirmeye karar vermişti. Negatif yönde.

Aethelred Potter, kendisinin tek birinci derece kuzeniydi. Amcası Charlus Potter'ın, ki James'in babasıyla aralarında karlı buz dağı var demek yetersiz kalıyordu, tek oğlu. Charlus Potter ve Dorea Potter, eskiden Black, Potter ailesinin ana dalı olmasalar da haneden biri olarak görülüyorlardı. 

darkside ⍭ james potterHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin