o n e .

2.1K 115 242
                                    


"James." Severus, sakin bir sesle kuzgun saçlıya seslendi.

Genç adam arkasına döndü. "Evet, Severus?" diye sordu. Sesi her zamanki gibi soğuktu. Basit bir soğukluktan öte, ilgisiz bir tınısı vardı.

Kara saçlı iksirci dudakları incelirken boğazını temizledi. "Şu büyüye bir bakar mısın?" elindeki kitabı patpatladı. "Okuduğun zaman anlayacaksın."

Öğrenci Başkanı, bıkkınlıkla nefes verdikten sonra ayağa kalktı ve Severus Snape'in yanına geldi. "Hangisi?" sordu.

Severus cevap vermedi, sadece sağdaki sayfayı işaret etti. 

Kalınca, hafif tozlu, ciltli bir kitaptı elindeki. Parşömen sararmanın ötesinde, mum ateşinde uzun süre kalmaktan yıpranmıştı. Büyülü mürekkep olmasa sayfa çoktan işe yaramaz hale gelmiş olacaktı. Etrafındaki abartılı işlemeler kitabın yazarının nasıl biri olduğunu da, kitabı da ele veriyordu. Karanlık Sanatların üstüne kitap yazacak kadar burnu büyük kimseler basit kitaplar üretmemişlerdi.

Sayfanın en üstünde, büyük bir başlık vardı. Ignis.

Severus bir şey diyemeden, James mırıldandı. "Ateş..."

Başını salladı Snape. "Aynen. Ama kitabın kalanın aksine bu büyünün doğası ateş ile tamamen alakasız. Aksine, bu bir," sesini alçalttı. "parçalama laneti."

James gözlerini kıstı. Severus arkadaşının yüzüne çöken ifadeyi çok net tanıyordu, anlık bir parlama yaşamasına saniyeler olduğunu ise seziyordu. İş lanetlere geldiğinde ilgisiz, soğuk Potter bir anda akademik merakla taşmak üzere olan bir bardak oluyordu.

Asasının sıkıntılı ucunda asla olmayacağını bilmek Severus'u içten içe güvende hissettiriyordu.

James'in gözleri bir an büyüdü, sonra dudakları hafifçe bir gülümsemeye kıvrıldı. "Ignis temelde ateş manasına gelse de Latince'de ateş ve tutku çok alakalı görülür. Ignis aynı zamanda muhtemelen tutku parlaması gibi bir manaya geliyordur." açıkladı. "Öte yandan tutku gibi kelimeler bizim için her zaman duygudan beslenen büyüye işaret eder. Yani," Severus'a baktı.

"Cruciatus gibi, parçalama duygusundan beslenen bir büyü. Sayfadaki diğer büyüler de ateş takıntısı gerektiriyor." kitabı elinde tutan çocuk tamamladı. "Bunu nereden öğrenmiş olabilirsin, Merlin aşkına?"

James bu sefer sırıttı. Kahvaltıda kahkahalar koparan Gryffindor'ların sırıtması gibi değildi, kibir ve özgüvenle doluydu. "Potter Kütüphanesi çok sırra ev sahibi, Severus. Senin gibi bir iksirci ne anlar?" 

Severus sırıtmadan edemedi, başını iki yana salladı. James'in sözlerini onu tanımadan duyan biri, bina başkanlarının dersini aşağıladığını zannedebilirdi.

James Potter, safkan Potter Hanesi varisi ve tek erkek çocuğu. Potter hanesi, yaşlı bir haneydi. Lord Voldemort'un saflarına neredeyse on beş yıl önce katılmışlardı. Fleamont Potter, Karanlık Lord tarafından saygı gören çok önemli bir iksir ustasıydı. Oğlu, James Potter ise safkan ailelerinin örnek bir varisiydi.

Evde gördüğü yoğun eğitim Hogwarts'a uzun zamandır gelen en parlak öğrenci olan bu çocuğa konumunu garantilemişti. Özgüven ve kibir, adeta gölgesi gibiydiler.

Önce Sınıf Başkanı, aynı sene Quidditch Kaptanı, bu sene ise Öğrenci Başkanı. Kaptan olarak ise üçüncü yılındaydı. Slytherin, onun kaptanlığının ikinci yılında kupayı binasına götürmüştü. Bina kupalarını kutladıkları son partiler hep James Potter'a ithaf edilmişti. Severus hala yedinci sınıfta olan oğlanın kesinlikle iyi bir lider olacağını biliyordu, sadece sonuncusu ile bile.

darkside ⍭ james potterHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin