unutanlar için//
eve girince gözleri etrafı turlayan adama gülümsedi wooyoung.
"herkes zengin doğmuyor maalesef.""aslında hoşuma gitti. küçük ve samimi."
san da gülümseyerek mutfağa yöneldi ve pasta için malzemeleri kendi eliyle koymuş gibi çıkardı tezgaha. biraz geç de olsa farkına vardığı şeyin şaşkınlığıyla sorguladı.
"ben buraya daha önce gelmiş miydim?""birçok kez."
ipucu aldıkça daha da karışık hale geliyordu bu geçmişlerinin bilmecesi. şimdilik düşünmemeye çalışıp cebinden telefonunu çıkardı. çaktırmadan bir tatlı tarifi bulmaya çalıştığında wooyoung'un gözünden kaçmamıştı tabii. telefonunu ellerinin arasından çekip çantasının içine attı.
"her zamanki tarifinden yapalım.""ama sevmezsin onu sen. acı oluyor tadı."
"tatlının tadı acı mı?.. bak şimdi merakım katlandı. hadi yapalım şunu."
onay verip bir süre oyalandıktan sonra sessizce yanından sıvıştı ve çantasını kapıp tuvalete koştu. geri döndüğünde yüzünde iddialı bir gülümseme vardı. kollarını geriye doğru sıyırıp yumurtayı eline aldı. kabın köşesine vurmuş, çatlak oluşturduktan sonra içini çıkarırken kırıklarını da beraberinde kaçırmıştı.
"lan ne yaptın? daha yumurta kırmayı bilmiyorsun resmen."
"şu küçücük kabuktan ölecek değilsin ya. karışma işime. ben yalnız çalışmayı seviyorum gider misin lütfen?"
"yok ya..."
kısılan gözlerine karşı kısıldı san'ın da gözleri. o an ciddiyetini fark edince önüne döndü.
"tamam tamam, sessizce izleyeceğim."san internetten baktığı tarife göre ilerledi ve şekeri de ekledi peşine. bir müddet tüm dikkatini vermiş şekilde ilgilendi kekin hamuruyla. bu ifadesi wooyoung'un kalbiyle oyunlar oynuyor, hızlanıp yavaşlamasına neden oluyordu.
"çok yakışıklısın."aldığı iltifata verdiği yanıt yalnızca küçük bir gülümseme oldu. yıkadığı çileklerden birini doğramaya başladığında bıçağın tahtaya çarpma sesinin ritmi, dikkatini çekti küçüğünün. başta kendini tutmayı başarsa da çok geçmeden şarkı söyleme isteğine yenik düştü. aslında hislerini bir şekilde dışarı vurma ihtiyacı hissetmişti ve buna göre seçtiği şarkı (medya) öylece kitledi sevdiğini. bu yumuşak sesi dinlediği anları hatırlamasına yol açmış, yeniden pembeleştirmişti kalbinde rengini ve kirazlığını kaybetmiş çiçekleri. sesi güzeldi, hissettirdiği şeyler çok daha güzel...
"wooyoung... wooyoung, dur."
şarkısını böldüğünde buluştu gözleri. uğraştığı her şeyi bırakıp ona döndü.
"seninle ilgili her şey çok doğru hissettiriyorken yanlış olan ne? bana en iyi gelebilecek sen, nasıl oldu da uzak durmam gereken birine dönüştün?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
fleur de cerisier 🌸 woosan
Fanfictiongenç oğlan ölü bir beden buldu. ardından kendini, onun yerine geçmiş hâlde...