wooyoung
▶________________ 0.06
« yeonjun... konuşmalıyız. »yeonjun
neden ağlıyorsun?wooyoung
▶________________ 0.18
« canım çok yanıyor. aklımdan çok kötü şeyler geçiyor. nolur yardım et bana. »yeonjun
ne oldu?yeonjun
gözyaşlarını dinlemek çok kötü
lütfen ağlamawooyoung
▶________________ 0.15
« sadece... seni çok özledim. daha fazla sensiz yapamam. alışkın değilim buna. »yeonjun
gözyaşlarını silemeyeceğim zamanlarda ağlama
çok kötü hissediyorumwooyoung
▶________________ 0.32
« insan sadece bir arkadaşı için bu kadar korkar mı, emin değilim.
bu kadar özler mi, ağlar mı?.. ben sana aşık oldum. »yeonjun
hayır, olmadınwooyoung
▶________________ 0.40
« seni reddetmek yaptığım en büyük aptallıktı. burnumun dibindeyken göremediğim sevgimi, araya mesafe girince görebildim. rüyalarıma giriyorsun... o gün rüyamda öpüştüğümü gördüğüm kişi sendin. »yeonjun
ne?wooyoung
▶________________ 0.38
« evet... bu yüzden söyleyemedim sana... ama artık gizlemek istemiyorum hiçbir şeyi. sana aşığım ve sevgilim olmanı istiyorum. benimle çıkar mısın? »yeonjun
wooyoung yapma yalvarırımyeonjun
gözyaşların böyle çığlık atarken nasıl kıyarım sanayeonjun
bensizliğe alış
sonsuza kadar birbirimizin hayatında olamayızwooyoung
▶________________ 0.07
« olacağımıza söz vermiştik o bilekliği takarken. »yeonjun
bilekliğin artık yokwooyoung
▶________________ 0.07
« önemi yok. o sözün izi var. »yeonjun
hayatından çıkacağım bir gün
kabullen bunuwooyoung
▶________________ 0.38
« hayır... hayır, böyle söyleme. eğer sen yoksan, ben de yokum. böyle yaşamak istemiyorum. hiç yaşamam daha iyi... »yeonjun
SAKINyeonjun
SAKIN KENDİNE ZARAR VERMEyeonjun
SİKEYİMyeonjun
tamam kabul ediyorum
ben de seni seviyorum, çıkalım
wooyoung
▶________________ 0.10
« biliyordum... şimdi gidip mutlu bir şekilde gözyaşlarımı sileceğim. »yeni gözyaşı, wooyoung'un sigarasının üstüne düşmüş, ıslatmıştı. telefonunu kenara bıraktı ve dudaklarının arasındaki sigarayı iki parmağı arasında sıkıştırdı. aynı elinin tersiyle tıpkı söylediği gibi gözyaşlarını sildi, fakat mutlulukla değil...
ardından tekrar çekti içine sigarayı. yeni yaşlar akarken yüzünde gülümseme vardı."korkunç gözüküyorsun."
"çünkü korkunç hissediyorum."
yeosang önündeki bardağa içki doldurduktan sonra eliyle iterek wooyoung'a ulaşmasını sağladı. jongho ise ondan önce yakalamış, içmemesi için kendisi shot atmıştı.
"kızgınken verilen kararlardan her zaman pişman olunur. az önce yaptığın da neydi?"
"sanırım san yeonjun'un yerine geçti, oymuş gibi benimle konuşuyor. madem oyun istiyor, nasıl oynanırmış göstereceğim."
yeosang ve jongho şaşkınlığın verdiği refleksle aynı anda birbirine baktı.
"hasiktir... sen kafayı yemişsin... ciddi ciddi yeonjun'un ortadan kaybolduğunu, san'ın yerine geçtiğini mi düşünüyorsun? telefonunu nerden bulsun wooyoung? bak... en yakın arkadaşının yokluğu çok zor geldiği için bir sebep arıyorsun. fakat yeonjun bu, kafasına estiği için çekip gitmesi çok normal. üstelik hayali olan okulu kazanmışken."wooyoung dumanını dışarı üflerken kafasını hafifçe iki yana salladı.
"bir terslik var. birbirine çok benziyorlar.""yeonjun'u ben de tanıyorum. inan bana o ince düşünceli, kibar, zeki adamla hiçbir alakası yok."
"o ikisiyle alakalı çok fazla tesadüf var."
"hayat tesadüflerle dolu wooyoung. hem neden yeonjun'un yerine geçmekle uğraşsın ki? seni elde etmek için, seni kullanmak için mi? hadi ama... adam zengin, yakışıklı, birçok yeteneği var ve şiir kitabı gibi. istese hiç zahmete girmeden senin gibi onlarcasına sahip olabilir."
jongho bu kez de sigarayı aldı arkadaşının dudakları arasından. böldü ikilinin tartışmasını.
"pekâlâ, test et fakat çok ileri gitme. unutma, o choi jongcheol'un oğlu.""yeonjun'la olan arkadaşlığınızı sikiyorsun. ya konuştuğun kişi gerçekten yeonjun'sa, san seni oynatmıyorsa?"
wooyoung uzun soluklu nefesini alırken kapattı gözlerini. ardından masanın üstündeki defter ve kalemi kendine doğru çekti. derste anlatınları san için not almaya başlamadan önce mırıldandı.
"o zaman san'ın sevgilim olması için her şeyi yaparım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
fleur de cerisier 🌸 woosan
Hayran Kurgugenç oğlan ölü bir beden buldu. ardından kendini, onun yerine geçmiş hâlde...