four, walls

157 29 2
                                    

neredesin seo? anlatamıyor muyum sana, yorduldum. yoksun, yoksun ve yoksun. sonsuz döngü beni içine çekmiş gibi hissediyorum. geçmişi, yaşadığım zamanları özlediğimi fark ediyorum bilmem kaçıncı defa. duvardan farksızım ben seo. yaptığım en ufak şey bilene kalmadı sen gittikten sonra. her yerde sen varsın çünkü. belki beyaz duvarlarda olmazsın diye düşünmüştüm ama bir duvar olduğumu unutmuşum ben meğersem. benim olduğum yerde sen de varsın seo soojin.

hava oldukça serin. ayların ardından dışarı çıkmayı başardım soojin. rüzgar incecik tişortümün altında ve saçlarımda geziniyor. senin yerini çalmıyor mu sence de? senin yapman gereken şeyleri yapıyor şu anda.

bahsettiğim şey buydu işte. bu kadar basit ve normal şeyde bilene aklımdasın. detaylar, detaylarda gizlisin soojin. ve ben detaylara dikkat eden birisiyimdir; en iyi sen bilirsin demeyeceğim bu kez çünkü sen de bilemezsin soojin, kimse bilemez.

istemsizce soğuk havadan dolayı üşüyorum. her üşüdüğümde omuzlarımda olan beyaz hırkana o derece alışmışım ki yanıma bir şey almamıştım. tekrardan kaplıyor hüzün içimi. gerçekler vuruyor yüzüme bilmem kaçıncı defa. o hırkayı benim için taşıdığını biliyordum soojin. üstünde her zaman yavruağzı renkli hırkanla gezerdin. fakat yanından beyaz hırkan da eksik olmazdı işte. hala merak ediyorum, taşıdığın bir beyaz hırka var mı diye.

saate bakma ihtiyacı hissediyorum bir anda. fakat telefonum yanımda değil, nerede onu da bilmiyorum aslında. sonrasında boş veriyorum. yıldızlara bakıyorum her biri senin gözünün altındaki benini hatırlatan. bir laf vardır, bilirsin; benlerimizin bulunduğu yerler önceki hayatımızda en çok öpüldüğümüz yerlerdir diye. senin göz altını, benini, öpmeyi çok sevdiğimden bana "önceki hayatımda da seninle tanışmışım sanırsam.." diyip başlardın gülmeye. gülerken kafanı geriye atıp elinle ağzını kapardın, bende kızardım sana nasıl o mükemmel gülüşü görmemi engellersin diye. sen de göz kırparak "sen her istediğinde gülerim ki ben sevgilim!" derdin. ses tonun hala aklımda. bunları söylerken hep bi farklı olurdu ses tonun.

bir yıldız kayıyor sonrasında. şanslı günumdeyim sanırsam. fakat dilek tutma ihtiyacı bilene hissetmiyorum. tek dileğim sensin zaten. bir zahmet tanrı da bunu tahmin edebilsin. ah, gerçekten ne ara bu kadar hissizleştim? her kayan yıldız gördüğümde çocuk gibi sevinen ben değil miydim oysa? belki yanımda sen olmadığındandır.

ben sensiz duvardan farksızım soojin. o hep korktuğumuz insanlara döndüm. bunu istemezsin değil mi? benden korkmaman lazım. sevgilinim ben senin, arkanda bıraktığın sevgilin. korkmadığın ve arkada bırakmadığın sevgilin olmam lazım. geri gelmen lazım. çünkü sensiz olmuyor.

yası tutulamayan ölülerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin