28 ও

336 44 49
                                    

Alarm çalmaya devam ederken Hyunjin, Seungmin'i uyandırdı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Alarm çalmaya devam ederken Hyunjin, Seungmin'i uyandırdı. Seungmin, annesi hiçbir yerde olmadığı için Hyunjin de kalıyordu.

Küçük olan okula gitmek istemediği için erkek arkadaşının göğsüne yaklaştı. Hyunjin ise bebeğinin bu hareketine gülümsedi ve alnından öptü. Küçük olanın bu anın sonsuza kadar sürmesini istediğini biliyordu. Çünkü okulda o kadar da birlikte olamayacaklardı.

"Hey prenses, uyan sevgilim."

"Hayır."

"Hadi ama okula gitmemiz gerekiyor."

"Hayır, sarılmak istiyorum."

"Hey, yarın tüm gün kucaklaşabiliriz tamam mı? Şuan hazırlanmamız gerekiyor."

"Of."

Seungmin somurtarak, Hyunjin'den uzaklaştı. Ama Hyunjin, Seungmin'i kendine çekip öpmüştü. Öpüşmeleri gittikçe derinleşiyordu. Hyunjin, Seungmin'i yatağa yatırdı ve üzerine çıkarak daha çok öptü.

Ardından üzerinden kalktı ve yanakları kızarmış bir Seungmin görünce sırıttı.

"Bugün somurtmak yok, tamam mı? Prensesimin üzülmesini istemiyorum."

Seungmin başını salladı ve banyoya doğru ilerledi.

Birlikte hazırlandılar ve normal bir gün geçireceklerini düşündüler.

Ah dostum, onlar yanılıyordu.

~~~~

Hyunjin ve Seungmin arabadan indi. Ardından şüpheleri üzerlerine çekmemek için arka arkaya yürüdüler. Sanki birlikte gelmemişler gibi...

Hyunjin kendinden emin bir şekilde yürüdü ve okul kapısını açarak içeriye girdi. Günaydınlar, iltifatlar ve güzel bakışlar bekliyordu. Ama gördüğü tek şey tuhaf bakışlar ve fısıltılar olmuştu. Hyunjin bu duruma çok şaşırmıştı. Seungmin içeriye girdiğinde ise fısıltılar daha çok yükselmişti. Herkes ona bakıyordu ve o ilgiden hiç hoşlanmazdı.

Hyunjin yürümeye devam ederken Felix ve Jeongin'e çarptı. Felix korkmuş, Jeongin ise çıldırmış gibi gözüküyordu.

"Hyung, öğrendiler."

"Ne?"

"Biliyorlar."

"Neyi?"

"Seungmin ile çıktığını biliyorlar."

Hyunjin'in duydukları karşısında gözleri büyürken, Jeongin Seungmin'in elinden tutup onu yanlarına çekmişti. Ardından telefonunu açıp onlara bir resim gösterdi.

İki çocukta şaşkınlıkla telefona bakıyordu. Öpüştükleri an binlerce kişi tarafından beğenilmişti ve yorumlara maruz kalmıştı.

Hyunjin'in yüzü kızarıyordu, kalbi sıkışıyordu ve ağlayacak gibiydi. Mükemmel olmak için uğraştığı onca yıl, sakladığı maske.

Hepsi gitmişti.

Ellerini öfkeyle sıktı ve çocukların yanından ayrılıp sınıfa doğru koştu. Bunun arkasında kimin olduğunu biliyordu. O aptal değildi, anlayabiliyordu.

Hyunjin kapıyı sertçe açarak içeriye girdi. Gözleri tanıdık bir sarışına ve yüzündeki sinir bozucu sırıtmaya takıldı.

"Ah günaydın Hyunjin yoksa bay ibne mi demeliyim?"

"Ne istiyorsun William?"

William güldü ve sırasından kalktı. Hyunjin'e doğru yürüdü ondan daha kısa olmasına rağmen karşısında cesur davranmaya çalıştı.

Ne kadar da acınası...

"Bilmiyorum, sürekli mükemmel olmak yorucu değil mi? Ama değilsin, mükemmel değilsin. Şimdi mükemmel olan benim ve ikinci olan sensin."

Hyunjin sessiz kalmıştı çünkü ne diyeceğini bilmiyordu. Diğer çocuklarda sınıfa girmişti ve Seungmin bu iki çocuğa bakarken korkmuş gözüküyordu. Jeongin ise sinirli gözüküyordu, yumruğunu sıktığının farkında bile değildi. Felix ise onu sakinleştirmeye çalışıyordu.

"Görüyorsun Hyunjin, yalancıları sevmiyorum. Özellikle senin gibi popüler bokları. Çünkü kabul edelim ki sen harika değilsin. Sen ve senin küçük oyuncağın."

William gülerek, Hyunjin'e yaklaştı.

"Sadece bir grup gay."

~~~~

AĞZINA SIÇMAYA GELİYORUM WİLLİAM HAZIR OL 🏃🏻‍♀️

Drunken Start -HyunminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin