Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"Neden okula giderken mutluyum?" Seungmin durağa doğru yürürken kendi kendine sordu. Önceden sabahları harika başlamadığı için kendini her zaman kasvetli ve üzgün hissetmişti.
Ama son zamanlarda kendini iyi hissediyordu, çünkü annesi evde değildi. Seungmin bu durum için biraz endişelense de daha çok mutlu ve umursamazdı. Zaten böyle daha özgürdü.
Otobüsün gelmesini beklerken ayakta dikiliyordu ve birinin ona arkadan sıkıca sarıldığını hissetti. Uzun parmakların ve yumuşak ellerinden o kişinin kim olduğunu anlaması uzun sürmedi.
"Jinnie?"
Hyunjin kıkırdadı ve yüzünü Seungmin'in omzuna yasladı. Ardından dudaklarını kulağına yaklaştırıp fısıldadı.
"Merhaba prenses." Hyunjin söyleyebileceği en nazik tonda söyledi.
Hyunjin daha sonra Seungmin'in elini tutarak oturttu. Ardından kendisi de onun yanına oturdu. Seungmin en parlak gülümsemesini Hyunjin'e sunarken, Hyunjin de tatlı bir şekilde gülümsedi.
"Neye bu kadar sevindin hm?"
Seungmin hafifçe kıkırdadı ve Hyunjin bunun üzerine kalbinin çok hızlı attığını hissetti.
"Sadece bu geceiçin heyecanlıyım."
"Hm? Öyle mi?" Dedi Hyunjin sırıtarak.
"Ha? Öyle demek istemedim." Dedi Seungmin kızarırken ve Hyunjin'e şakacı bir şekilde vururken.
Onlar gülerken, sarı saçlı, çekici bir gülümsemeye sahip olan ve yeşil gözlü bir adam onlara doğru yürüyordu.
Seungmin o adamın yanlarına geldiğini görünce, sarışın adamı kibarca selamladı.
"Merhaba."
"Ah merhaba, sadece bir soru sormak istiyorum. İzniniz var mı?"
"Ah tabii ki. İstediğini sorabilirsin." Dedi Hyunjin, elini Seungmin'in belinden çekmezken.
".... adlı okula giden yol bu durak mı?"
"Evet, burası. Bekle, sen William mısın?"
Seungmin ikisine şaşkınca baktı fakat sessiz kalmayı seçti.
"Evet. O zaman sen de Hwang Hyunjin'sin. Müdür bana senin akıl hocam olacağınısöyledi ve senin hakkındaçokşey duydum."
"Memnun oldum, otursana."
William gülümseyerek yanlarına oturdu. Hyunjin'i ise bu gülümse huzursuz hissettirdi. Ve bunun üzerine Seungmin'e daha sıkı sarılarak kendine doğru çekti.
"Ah, peki bu kim?"
'Oh siktir, beni sorduğu için konuşmamlazım.' Seungmin içinden kendi kendine konuşuyordu.
"Ben, Kim Seungmin."
"Sen, Hyunjin'in arkadaşı mısın?"
"E-evet."
'Yakında sadece bir arkadaş olmayacağım.' Seungmin yine içinden konuşurken sırıtıyordu.
Ardından William, Hyunjin'e dönerek konuşmaya başladı.
"En iyi öğrenciolduğunu duydum, doğru mu?"
"Evet, sanırımöyleyim."
"Başarıların hakkında çok şey duydum, tümokullarınarasındaoldukça popülersin."
"Evet."
Hyunjin, ona bakmıyorken William gözlerini devirdi. Fakat Seungmin bunu görmüştü. Bunun üzerine Seungmin bu adama güvenilmeyeceğini anlamıştı.
Otobüs geldiğinde Seungmin ve Hyunjin el ele tutuşarak otobüse bindi. William ise onları takip ederek mırıldandı.
"En iyi öğrenci ha?"
'Ben seni mahvettiğimde de zirvede olabilecek misin? Görelim Hwang.'
