bölüm beş: omzundaki doğum lekesi

639 108 100
                                    


🎶 mystery of love - sufjan stevens 🎶

birkaç gece önce yaptıkları konuşmadan sonra heeseung sık sık jake'in evine gelir olmuştu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


birkaç gece önce yaptıkları konuşmadan sonra heeseung sık sık jake'in evine gelir olmuştu. jake rahatsız falan değildi tabii ki, aksine onunla olduğu zamanlarda oldukça güzel zaman geçiriyordu.

yalnız kaldığı her saniye ise her zamanki gibi cehennemden farksızdı onun için.

tek dileği bir an önce temmuz ayının gelmesi ve bu hayattan bir an evvel kurtulmaktı. ama bu düşünce artık eskisi gibi de rahatlatmıyordu onu. heeseung'ı bırakıp gitme düşüncesi birkaç dakikalığına da olsa içini yiyip bitiriyordu.

"keşke daha önce tanışsaydık lee heeseung." diye mırıldandı elindeki kitaba bakarken. o sırada çalan kapıyla kitabı masanın üstüne bırakıp kapıya ilerledi.

kapıyı açtığında karşılaştığı manzara onu şaşırtmıştı çünkü heeseung elindeki deniz şemsiyesi ile gülümseyerek ona bakıyordu.

"hazırlan hadi, denize gidelim. bugün hava çok güzel."

ani plan onu şaşırtmış olsa da jake plana hemen ayak uydurdu ve heeseung onu beklerken üstünü değiştirip geldi.

birlikte geçirdikleri birkaç ay içinde heeseung her zaman plan yapan, eğlenceli şeyler hazırlayan kişi olurken jake hep sessiz kalmış ve sadece kendini akışa bırakıp önündeki çocuğu takip etmişti.

heeseung hala ilk günkü gibi sözünü gerçekleştirmeye kararlı olduğunu her fırsatta gösteriyordu ve yavaş yavaş da olsa bunda başarılı olmaya başlamıştı.

jake eskisi kadar yalnız hissetmiyordu.

iki gece önce bunun farkına varmıştı. ona karşı borçlu hissettiğinden ona bir hediye almak istedi. heeseung sık sık şapka ya da bere takıyordu.

bir gün öncesi, yaşadıkları kasabanın sokaklarından birinde gezerken gördüğü şapkalar o ikisini anlatıyor gibi gelmişti jake'e.

elinde gergince tuttuğu hediye paketini heeseung'a uzatırken "umarım beğenirsin" diye mırıldandı. jake'in ani hediyesi heeseung'ı hem şaşırtmış hem de mutlu etmişti. ona verilen paketi özenle açtığında "bana şapka almışsın!" diyip kahkaha atmıştı.

belki kimilerine göre sıradan beyaz bir balıkçı şapkasıydı ama jake için üstüne en sevdiği şey işlenmiş bir şapkaydı, üstelik şapkayı şu an hayatında olan tek insana almıştı.

heeseung parmaklarını şapkanın üstüne işlenmiş yıldız desenlerinde gezdirirken gülümsemesini yüzünden silemiyordu.

jake elindeki aynı şapkanın siyah rengini heeseung'a gösterdi. "bak kendime de siyahını aldım."

"couple eşyası mı aldın bize?" heeseung sırıtırken jake biraz utanmış hissediyordu bunu gizlemek için arkasını dönüp kapıyı kitledi. "geç kalıyoruz gidelim artık." diye mırıldandı.

arabada geçirdikleri sürede ara sıra havadan sudan konuşup ara sıra da radyoda çalan şarkılara eşlik etmişlerdi. kısa bir süre sonra deniz görünmeye başladığında jake heyecanla camdan dışarı bakmıştı. "heeseung bak deniz görünmeye başladı bile."

sahilde oturup sohbet ederken heeseung, jake hakkında bir şeyi fark etmişti. jake eskisi kadar temmuz ayından bahsetmiyordu artık. konuştuğu konular çocukken kurduğu hayaller, sevdiği şarkılar, filmler, kitaplar ve hatta yıldızlar hakkında araştırdığı bilgilerdi.

"denize girelim mi?"

"heeseung yüzme bilmiyorum ben."

heeseung güldü ve jake'in elini tutup onu ayağa kaldırdı. "kıyıda duracağız zaten merak etme. ben de çok iyi bir yüzücü değilim."

üstündeki tişörtü çıkarıp eşyalarının yanına koyarken hala endişeli gözüken jake'i rahatlatmak için saçlarını karıştırdı. "korkma, elini hiç bırakmayacağım tamam mı?"

jake başını olumlu anlamda sallayıp tişörtünü çıkardıktan sonra heeseung onun elini tutup denize doğru ilerledi.

hafta içi olduğundan deniz neredeyse hiç kalabalık değildi, üstelik rüzgar olmadığından dalga da yoktu. heeseung özellikle hafta içi gelmeyi tercih etmişti çünkü kalabalık olursa jake'in kötü hissedeceğinden korkmuştu.

jake elini tutan çocuğu takip ederken bir ayrıntı fark etti. "heeseung, bu omzundaki doğum lekesi mi?"

"evet de varlığını unutuyorum çoğu zaman. sen dediğinde hatırladım. ne oldu?"

"benim de aynı yerde doğum lekem var da dikkatimi çekti o yüzden."

"gerçekten mi? bakabilir miyim?"

jake arkasını döndüğünde gerçekten de neredeyse onunkinin birebir aynısı olan doğum lekesinin üstünde parmaklarını dolaştırdı aklına gelen şarkıyı mırıldanırken.

"the birthmark on your shoulder reminds me"

teninde hissettiği parmakların ufak dokunuşuyla bütün vücudu kasılırken yavaş yavaş korktuğu şeye yaklaştığının resmen farkına varmıştı jake.

ve geri dönüşü olmayacağının farkındaydı. akışına bırakacaktı bu yüzden.

heeseung için de durum farklı değildi. son bir haftadır jake'ten hoşlanıp hoşlanmadığını anlamaya çalışıyordu ve sanırım yavaş yavaş anlamaya başlamıştı.

birkaç ay önce yüksek sesli şarkıları yüzünden gecenin köründe kapısına gittiği, yıldızlara ve gökyüzüne aşık ve hatta onunla aynı yerde doğum lekesi olan bu çocuktan gerçekten hoşlanmaya başlamıştı.

onun yanında her zaman içinden geldiği gibi davranıyordu, bu sefer de öyle yapacaktı.

heeseung başını jake'in omzuna gömerken mırıldandı. "jaeyun, sanırım kaderin karşıma çıkardığı en güzel şey sensin." başını gömdüğü yere ufak bir öpücük kondurup devam etti. "geçen gün verdiğim söz için hayatım boyunca çabalamaya hazırım."

jake her romantik kitapta anlatılan ve asla inanmadığı o kelebek hissini bir gün hissedebileceğini asla düşünmemişti.

heeseung geri çekilip jake'in gözlerine baktığında çocuğun dolmaya başlayan gözleri onu endişelendirmişti. çünkü onların mutluluktan aktığının farkında değildi.

jake ne yapacağını bilemedi bir süre. eğer birisi onu iyileştirebilecekse o kişi heeseung'dan başkası olamazmış gibi hissediyordu. bu sefer korkunun onu ele geçirmesine izin vermeyip sadece kalbini dinleyecekti.

kollarını karşısındaki bedene sıkıca sardı. "heeseung farkında mısın bilmiyorum ama yanımda olduğun her saniyede endişelerimi ve beni huzursuz eden her şeyi uzaklaştırıyorsun. bu sefer kaçmak yok."

heeseung ona sarılan çocuğun saçlarını okşarken usulca mırıldandı.

"teşekkür ederim jaeyun, bana ve bu boşa yaşandığını düşündüğüm hayatıma bir amaç kazandırdığın için.

herkese selam!! bu bolum tatli ve heejake ikilisini yakinlastiracak seyler yazmaya calistim umarim olmustur 😭😭 ruh hastasi gibi uzucu seyleri daha kolay yaziyorum o yuzden bu bolumun gelmesi biraz uzun surdu ve bir tik icime sinmedi begenmissinizdir umarim 🥹🥹 yorumlarinizi bekliyorum!! 💖💖✨🫧

gözlerindeki yıldızlar, heejakeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin