''Otuziki''🖋️

11.9K 930 570
                                    

Bu bölüm    akgulmurat  'a ithaf ! ✨




♟️♟️♟️



İyi değilim ben
Hiç iyi olmadım
Sen gittiğinden beri
Hiç hayal kurmadım

..Anlamsız geliyor
Şişeler , meyhaneler
Bana sen lazımsın
Sen lazımsın
Sen lazımsın sen !








Solgun bir suratla araladı daire kapısını genç adam. İçeri girip elindeki sırt çantasını kenara bırakmış, ayağındaki spor ayakkabılarını çıkarmaya koyulmuştu. On yedi senelik İzmir hayatında alışamadığı bir tek ayakkabı ile eve girmek olmuştu. En azından onun çevresinde böyle bir alışkanlığı olan tek kişiydi. Ayakkabılar çıkarılmış, güzelce portmantodaki yerini almıştı. Terliklerini ayağına geçirip çantasını tekrar eline alarak banyoya yöneldi. Yılların verdiği alışkanlıklar ile işlerini zamanında halletmeye alışmıştı. Arkasından dağınıklığını toplayacak kimse yoktu bu evde. İki haftada bir gelip ortalığı şöyle bir şartlayan yardımcı ablaya da bırakmak olmazdı herşeyi. Çantadan çıkarttığı terli eşyalarını çamaşır makinasına tıkıştırıp düğmesine bastı.

Rutinler dolmuştu hayatının son zamanları. Her günün yarısını mutlaka spor salonunda geçiriyor, beynini kurcalayan düşüncelerden bedenini yorarak uzaklaşmaya çalışıyordu. Pek başarılı olduğu söylenemezdi ama , neyse. Adımları banyodan çıktığında mutfağa yönelmiş, çok aç hissetmese de adet yerini bulsun diyerek buzdolabını açmıştı. Ekmek almayı unuttuğu için geçen gün yapıp kalanını kaldırdığı soteyi ekmeksiz yiyecekti. Tabağıyla birlikte mikrodalga fırına koyup düğmesine basmış, çıkarttığı birkaç parça yeşilliği doğramaya erinip boş bir tabağa öylece koyuvermişti. Mikrodalganın sesini duyduğunda soteyi tepsisine ekleyerek ağır aksak adımlarla balkonuna yürüdü.

Akşam henüz olmuştu bu mavi şehirde. Hava kararmış olsa da hemen karşısındaki deniz manzarası henüz karanlığa bürünmemişti. tepsiyi orta sehpaya bırakıp kenara konumlanmış bambu koltuğa oturdu. Büyük bir balkonu vardı. Bir köşesi oturmak için ayrılırken denize daha dönük olan tarafına iki şezlong atmış, uzananlar kendini adeta sahilde hissetmişti. Kolundaki saate bakıp sehpanın çekmecesindeki tabletine uzandı. Vakit gelmişti. Her akşam olduğu gibi bu akşamda yeğenleri ile görüntülü görüşmesini yapacak, bir parça olsun  moral depolayacaktı. Onları öyle özlemişti ki ! Amca olmak bambaşka bir duyguydu. Saçlarının teline zarar gelecek diye ödü koparken burnu her daim kokularını arıyordu. Diyar kızın minnoş gülüşleri, Halil oğlanın şaşkın bakışları... Sabırsız bir tavırla bastı arama düğmesine. Çok geçmeden arama yanıtlanmış, zaten arayacak olduğunu bildiklerinden Diyar ve Halil ekranda belirivermişti. İrice bir gülüş belirdi Oğuz Kağan'ın dudaklarında. Konuşurken yiyeceğini düşündüğü yemeğini bir kenara itip eğildi tablete doğru.

-Diyar ! Halil ! N'apıyorsun siz amcam ? Oynadınız mı bugün oyuncaklarınızla ?'

Az evvel somurtan yüz ona ait değilmiş gibiydi bu dakikalarda. İçin için kanayan ve asla kapanmayan yara onun değilmiş gibiydi. Bu iki minik can onun sızılarına merhem oluyordu adeta. Bakışları , gülüşleri ömre bedeldi. Belki de hiç tatmayacağı babalık duygusunu az da olsa tanıyordu ikizlerle. Konuşma bitmiş, bu esnada ısıttığı yemeği tekrar soğumuştu. Tabağına ters bir bakış atarken yiyemeyeceğine kanaat getirerek tepsiyi alıp ayaklandı. Bu gece bir tuhaflık vardı . Bu gece sanki gökyüzü bile farklıydı . Daha çok yıldız var, ay daha parlak ve ışıl ışıldı. Boğazına bir yumru oturdu. Gözünde canlanan anılar onu buzdolabına götürmüş, elini uzatıp aldığı alkollü içecek şişesinin metal kapağını açıp az önceki gibi balkona çıkmıştı. İçerisi boğuyordu onu. Duvarlar üzerine üzerine geliyor, nefes almakta güçlük çekiyordu. Evdeki ve balkondaki tüm ışıkları söndürüp uzandı şezlonga . Başını yaslayıp bakışlarını parıldayan gökyüzüne dikti.

A'RAF'AŞK (Töre&Adalet Serisi) (TAMAMLANDI) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin