XIV

8.3K 347 45
                                    

Helios: Hey.

Kaç gün geçti aradan, yazamadım.

Sen de yazmamışsın.

Merak ettim, ne yapıyorsun?

Pazartesi gönderildi.

Komutan son günlerimiz diye serbest bırakıyor bizi bu aralar. Boş derse döndü iyice ortam.

Az önce iki tane herif birbirlerinin üzerine atlayacaklardı, zor durduk.

Asker de bu azgınlık zor oluyor be, utanmasalar çiftleşecekler.

Gönderildi 20:27

Uyudun mu ne yaptın kaç gündür?

Torul 'u gelip basacağım böyle giderse .

Salı gönderildi.

***

"Yavaş.." Soluk soluğa mırıldandığım da beni dinlemeyen Feryal daha hızlı yürümeye başladı. Kaşlarımı çatıp önümde hızla yürüyen kızları izledim.

Dört gündür yayladaydık, şimdi de mantar toplamak için ormana çıkmıştık. Burada bırakın internet çekmeyi, elektrik bile yoktu. Bu yüzden kaç gündür konuşamamıştım Helios ile.

Neyse, yazmamıştır bence. Hem neden bana yazsın ki, o kadar barlara gidiyor. Orada numara aldığı kızlarla yazışır.

Harbiden, bu çocuk niye kaç gündür bana yazıyordu ya? Asker de olunca bir başka oluyor herhalde.

Birkaç haftaya askerden çıksın cevap bile vermeyecekti o şerefsiz.

Ama keşke verse ya.

"Uzatma Alaca, yürü işte."

Omzunun üzerinden bana bakan Asiye ile göz devirdim. Canım çıkmıştı be burada, sekiz kilometre yol yürümüştüm neredeyse!

"Atacağım ulan şu mantarı şimdi kafana. Öldüm be öldüm!"

On altı kişiydik, üç tüfek ve ellerimizle poşetlerle dolaşıyorduk dağ başında. Köy kızıydım, alışıktım böyle şeylere. Haftaiçi okula gidiyordum zaten, öğleden sonra geldiğimde ders çalışırdım. Yazın da günlüğe gidip kuşburnu toplayarak para kazanıyordum. Bu birikimimle sınav sonuçlarından sonra üniversite okuyacaktım işte. Neyse ki ailem okumama karşı değildi.

Çevremdeki arkadaşlarım için üzülüyordum aslında. Küçükken beraber çamurdan pasta yaptığım kızın şu an çocuğu vardı.

Üstelik daha 18 yaşındaydı..

Derin bir nefes verdim. Bu gün son günümüzdü. Ondan sonra tekrar köye inecektik.

Bu yaz sıcağında anam ağlamıştı dağ bayır geze geze.

"Yoruldun mu Alaca?" Yanıma gelip bana sinir bozucu bir gülümsemeyle bakan Çelebi'yi gördüğümde göz devirmemek için zor tuttum kendimi. Bana aşıktı ama hiç sevmiyordum bu çocuğu ya.

Biraz dızo olduğu içindi sanırım.

"Gördüğün gibi yoruldum Çelebiciğim."

Onu geçmeye çalışırken bana yetişti. "Merkeze dönünce birlikte gidelim mi bir yerlere?"

"Yok, gitmeyelim bence. İyi böyle."

Açık konuşmak gerekirse , ne kadar sanaldan tanışmış olsam da içten içe sürekli o Yunan'ı düşünüyordum. Ne yaparsam yapayım sürekli aklıma geliyordu. Nedendir bilinmez.. hatta bu yüzden diğer erkeklerle başka niyetle konuşmaya yaklaşmıyordum.

Hoşlanıyordum galiba ben bu gavurdan ya..

"Neden ki?"

Ofladım. Çelebiyi sevmeme sebebim buydu işte, çok ısrarcıydı. Ondan hoşlanmadığımı açıkca dile getirmeme rağmen sürekli sürekli ve sürekli peşimde dolaşıp beni rahatsız ediyordu..

Cevap vermeyip önünden geçip Feryal'ın yanına gittim. Elindeki tüfeği indirip kaşlarını kaldırarak baktı bana. "Niye bakmıyorsun kızım çocuğun yüzüne?" Diye sorduğunda göz devirdim. "Devlet baksın ona."

Bir an önce eve dönüp internetime kavuşmak ve Helios ile konuşmak istiyordum.. gerçek hayatımdan uzaklaşmamın tek yolu şu zengin hanım evladıydı.

Seviyordum ya..

***

Yarı texting yapıcam ae

E bizim Türko asik olmus arkadaslar

Yunan / Texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin