Duygularınızı ifade ederken kullanabileceğiniz deyimler

27 3 0
                                    

Duygularınızı ifade ederken kullanabileceğiniz faydalı deyimler.

Feeling exited - Heyecanlı hissetmek

raring to go - (bir şeyi yapmak için) sabırsızlanmak
The kids were already in the car and raring to go.
be on the edge of your seat - heyecandan yerinde duramamak
This television series really keeps me at the edge of my seat.
be bouncing off the walls - heyecandan yerinde duramamak, ele avuca sığmamak
I was bouncing off the walls as I was waiting to go to my favorite concert.
could hardly wait - bekleyememek, sabırsızlanmak
I could hardly wait to tell my friend about this new film.
I couldn't wait (to do something) - (bir şey yapmak için) sabırsızlanmak, (bir şey yapmayı) heyecanla beklemek, (bir şey yapmayı) iple çekmek
I couldn't wait to see the new film.
I can't wait to meet him.

Feeling impressed - etkilenmiş hissetmek

blow somebody's mind - birini hayretler içinde bırakmak, birini şaşırtmak, çok heyecanlandırmak
you blow my mind - aklımı başımdan alıyorsun
He blew me away with his knowledge.
blow somebody away - birisini çok şaşırtmak/etkilemek
It is gonna blow you away - aklını başından alacak
Bowl over - ağzı bir karış açık kalmak, şaşırtmak, güçlü bir etki bırakmak
bowl someone over - birini şaşkına çevirmek, hayrete düşürmek
He blew me away with his knowledge.
I was bowled over by his knowledge.

Feeling angry - Kızgın hissetmek

be beside oneself with (with anger for example) - kendini kaybetmek, aklı başından gitmek, çılgına dönmek
To fly off the handle/handles - çok kızmak, çılgına dönmek
To go spare - tepesi atmak
To go through the roof - çok sinirlenmek, tepesinin tası atmak
To go ballistic - öfkeden çıldırmak, öfkeden deliye dönmek
To lose one's cool- tepesinin tası atmak, soğukkanlılığını yitirmek
My patience was pushed to the limit. - sabrın sınırlarını zorlamak
make someone's blood boil - birini çok kızdırmak
It makes my blood boil.

Being frustrated - sinirli/bıkmış hissetmek

get on somebody's nerves - birini çok kızdırmak
It got on my nerves.
drive someone up the wall - çileden çıkarmak
It drove me up the up wall.
drive somebody round the bend - birinin tepesini attırmak, (birini) çok sinirlendirmek
It drove me round the bend.
(When something annoys you or irritates you)
To give someone a piece of one's mind - birine ağzının payını vermek
I was banging my head against the wall - kafamı duvara vuruyordum
be the last/final straw - bardağı taşıran son damla
That was the last straw.

Feeling impatient - sabırsız hissetmek

try someone's patience - sabrını zorlamak
It tried my patience.
run out of patience - sabrı tükenmek
I was running out of patience.
be at one's wit's end - tahammülünün sonunda/sınırında
It was at my wit's end.
be at the end of one's rope/tether - sabrın sonu
I was at the end of my tether/rope.
Have no patience left - tahammülü kalmamak )

                              ***
Her gün tekrar yapıp örnek cümlelere bakarsanız zamanla hepsini öğrenmiş olursunuz. Devamı gelecek. Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen.

English with FiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin