ON

8K 590 91
                                    

Asaf sabah erkenden kalkmış üzerine takım elbisesini geçirirken aynada son kez kendine bakıp hazır olduğundan emin olduğunda arkasına dönüp odadan çıktı.

Sabahları erken saatte kalktıkları için herkesin sesi aşağıdan duyulurken odanın kapısını kapatıp arkasını döndüğünde çarptığı kişiyle bir adım geriye giderek sırtı kapıya çarpmıştı.

Önünde ona sırıtarak bakan adama sinirle bakarken, sabah köründe onunla uğraşamayacağından ötürü geçmek için yana kaydığında Karan önüne geçerek gitmesini engellemişti.

Yaptığı bu hareketi hiç umursamadan yine yana geçmeye çalıştığında Karan yine engel olmuştu. Asaf daha fazla kendini tutamayıp sinirle ona döndüğünde karanın pis pis gülen yüzüne doğru dişlerini sıkarak konuştu.

" Ne istiyorsun! "

Karan Asaf'ın sinirli ifadesini umursamadan zaten dibinde olduğu bedenine biraz daha yaklaşarak fısıldadı.

" Günaydın kayınço. " Alayla söylediği sözler Asaf'ın zaten atık olan tepesini daha da attırmıştı.

" Dalga mı geçiyorsun lan sen benle, piç! "  diye sorduğunda, Karan güldü.

Ona biraz daha yaklaştığında Asaf geriye çekildi. Ama sırtı kapı pervazına çarpınca sinirle önündeki adamı itti. Bilerek yapıyordu şerefsiz!

" Günaydın demenin nesi dalga? "  diyen adamın, varlığından rahatsız bir şekilde aralarına mesafe koyup hiç istemese de konuştu. Çünkü cevap vermediği her saniyede Karan sanki inadına sinirini bozacak şeyler yapıyordu.

" Seni gördükten sonra günüm nasıl aydın geçsin acaba piç herif? " 

Karan gülerek başını sallamıştı. Ona her hakaret edişinde her defasında umursamaması sinir kat sayısını arttırmaktan başka bir şey yapmıyordu.

Karan dudaklarını büzerek üzgün ifade takındığında Asaf göz devirdi. Yine geçen seferki gibi onun numaralarına kanmıyordu.

" Ama benim günüm senle aydınlanıyor kayınço, aşk olsun. "  dediğinde, Asaf daha fazla burada kalıp da ona tahammül edemeyeceği için önündeki bedenini ittirerek kendinden uzaklaştırdığında, yüzüne bile bakmadan koridoru geçip merdivenlerden aşağı indi.

Arkasından sırıtarak ıslık çalıp gelen bedeni umursamamaya çalıştı.

Salona girdiğinde büyük masada oturmuş onu bekleyen aile üyelerini görünce bekletmeden gidip oturdu. Karan da Handan'ın yanına gidip oturduğunda, Asaf karşısındaki adama bakmadan kahvaltısını aceleyle yaptı. Arada bir gözü karşıya kaydığında, Karan'ın çaktırmadan sırıtarak ona öpücük attığını gördüğünde gözleri büyüyerek önüne dönüyordu. Babası görürse yaşatmazdı ikisini de.

Bu neyin cesaretiydi aptal herif!

" Bitirdiysen çıkalım. "  diyen babası ceketini alarak ayağa kalktığında anında peşinden ayaklandı Asaf.

Birlikte arabaya bindiklerinde Asaf arabayı çalıştırıp şirkete sürdü. Bugün gelecek olan malların denetimi işine o bakacaktı, babası da şirkette kalacaktı.

Bir süre sonra şirkete vardıklarında, arabadan çıkıp toprak araziye ayak bastı. Babasıyla birlikte şirketten içeri girdiğinde ikisinin de aynı anda gördükleri bedenlerle kaskatı kesilmesi bir olmuştu.

Asaf'ın gözleri uzakta ona bakan Rıdvan'dayken, Ali Nejat da Raşit'e ilk başta afallamayla bakıp ardından da kendine geldiğinde sinirle bakmıştı bu defa. Ne işleri vardı bunların burada.

HUSUMET-GayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin