04| excuses for date.

163 31 19
                                    

Kapının tıklatılıp açılması ve topuklu ayakkabılarının çıkardığı sesle bile hâlâ yarı uyukluyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Kapının tıklatılıp açılması ve topuklu ayakkabılarının çıkardığı sesle bile hâlâ yarı uyukluyordu.
"Bay Park, Gulleum şirketinin patronu ile bu akşam Cleo'da iş görüşmesi için randevunuz var. Hatırlatmak istedim."

Gözlerini ovuşturuyor, dikleşip düzgün durmak için kıvranıyordu. Yarı uykulu sesi ile ne dediği belli olmadan söze başladı.
"Yemeği başka güne erteleyeceğimi söyle, bu işbirliği fikri de saçmaydı."

"Emin misiniz?"

"Evet elbette, başka günde bunu konuşabiliriz. Hem daha fikirlerimi düzenlemedim."

Genç kız kafası ile onaylayıp kapıya doğru ilerledi, tam çıkacakken Jimin'in 'Roseanne' diye seslenmesi ile arkasını döndü.
"Bu akşam ki yemekte sen bana eşlik etsen güzel olabilir aslında."

Yüzünde hafif bir tebessüm oluşmuştu.
"Tabii, memnuniyetle. Tam olarak saat kaçta?"

Konuşurken uykulu gözlerlerini kırpıştırıp üstüne bakıyordu.
"Akşam 10 gibi bir planım yok. Bana konumunu atmanla birlikte o saatte seni alırım. Ayrıca, sende siyah güzel durur."

Başı ile onaylayıp kapıyı nazikçe kapattı. Telefonunu eline alıp bugün planladığı her şeyi tek tek iptal etti.
Nasıl en iyi şekilde bir akşam yemeği sunabilirdi diye düşünüp duruyordu.

"Yeni, buradan çok daha lüks bir eve taşınmalıyız, buranın insanlarını gördükçe düşük seviyeli gibi hissediyorum."

"Bana yeni bir elbise alırsın değil mi?"

"Sen beni dinliyor musun...?"

"Acelen ne Jimin-ah? Her zamankinden daha hızlı hazırlanıyorsun."
Eun-Mi bacaklarını kendine çekmiş, yatakta tırnaklarını birbirine sürterek konuşuyordu.

Genç adam bir taraftan hızlıca gömleğinin düğmelerini ilikliyor, kravatını bağlıyordu.
"Sana birlikte çalışmak üzere olacağım bir diğer şirketin patronu ile randevum olduğunu söylemiştim."

"Bana pek öyle gelmedi, alt tarafı bir randevu geç kalsan ne olabilir ki..."

"Her dediğimi olumsuz cevaplamak zorunda mısın?"

Genç kız cevap vermeyip etrafına bakınmıştı. Odada oluşan sessizlik ile birlikte bileğine saatini takıp odadan hızla çıkmıştı.

Siteden ayrıldığında arabasına doğru yönelip binmesiyle telefonunu açmış, belirtilen konuma baktığında hareketlenmişti. Gözleri sürekli etraftaydı, en sonunda konuma ulaştığında duraksamıştı.

Saçları uçuşan birinin o zarif silüetinden Rosé olmalıdır diye geçirdi içinden. Kornaya duyacağı uzunlukta bastı ve buraya doğru geldiğini gördü. Yakınında belirdiğinde arabadan inmiş, yanında ki kapıyı açıp gözlerini genç kızın bedenine gezdirmişti. Kimisi bunu sapıklık olarak görür belki, ancak bu sapıklık değildi. Onun saç teline bakmak bile hoşuna gidiyordu.

the perfect girl : jrHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin