06| thinking all day.

132 26 8
                                    


Bu bölümden itibaren bazı bölümlerin çoğu Rosé'nin ağızından yazılıyor olacak

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bu bölümden itibaren bazı bölümlerin çoğu Rosé'nin ağızından yazılıyor olacak.

Sabah günışığının yüzüme yansıması ile uyandım. Tam açamadığım gözlerim başucumda bulanık gördüğüm Jisoo'ya yöneldi. Gözlerimi ovuşturup açmam ile etrafı uykulu gözlerle yokladım.

"Geç kalıyorsun Rosie."

"Ne? Nereye?"

"İşe hayatım, başka nereye olacak?"

Gözlerimi kocaman açıp hemen ayaklanmam, dolabı açıp hızlıca bir elbise seçmem ile bir oldu. Gözlerim ile Jisoo'ya kapıyı gösterdim ve kapıya doğru adımlarını atıp odadan çıktığında üstümdekileri çıkarıp elbiseyi geçirdim. Ellerimle saçlarımın önünü ve geri kalanını acele ile düzeltirken lavaboya yöneldim. Yüzüme su çarpmamdan hemen sonra makyaj malzemelerimin olduğu başlığa geldiğimde yüzümü aydınlatacak şekilde makyajı yaptım ve masada duran kağıtlarla birlikte telefonumu alıp arkama bakmadan odadan çıktım. 

Şu ana kadar en özensiz hazırlanma şeklim bu olabilirdi, kendimi ne kadar beğensem de diğer günlere kıyasla daha yorgun gözüktüğümü hissediyordum. Jisoo'nun olduğu salondan geçip kapıya yöneldim ve topuklu ayakkabılarımı giyip kapıyı açtım.

"Kendine iyi bak, görüşürüz unnie!"

"Sende kendine dikkat et Rosie."

Jisoo'nun söylediğini hemen işitip kapıyı kapattım ve asansör tuşuna bastım. 

"Tanrı'ya şükür ki hızlı çalışıyor..."

Açılan asansör kapısına adımımı atıp ineceğim kat tuşuna bastım. Burası çok zamanımı almadan bina'nın içinden çıkıp hızlı adımlarla yürüyordum. Çok kalabalık bir ortam vardı, bazenleri birilerine çarpıyor ve yürümekte zorlanıyordum. Bir süre sonra soluk soluğa kalsam da iş yerinin önüne geldiğimi gördüm ve düşünmeden içeri girdim.

Gülümsemeye çalışıyordum, işimi seviyordum ama Jimin'i görmek bana daha çok enerji veriyordu. Tekrar asansöre bineceğimi fark ettiğimde adımlarımı oraya doğru çevirdim. İçinde çok fazla kişi vardı, bu yüzden en köşeye sıkışmış hâldeydim. Kat kat kişi sayısı azaldıkça bende ineceğim katta indim. 

Saçlarımı tekrardan düzelttim, duruşumu dikleştirdim, ses tonumu düzelttim ve hafifçe gülümseyip kapıyı tıklattım ve içeri girdim.

Girmem ile beraber önündeki kağıtlarla uğraşan Jimin'i ben içeri girdiğimde bana yönelmesi yüzümü daha da güldürmüştü.

"Günaydın bay Park."

Kendisi de o her zamanki iç ısıtan gülümsemesini sunmuştu.

"Günaydın Roseanne, bugün yine çok güzel gözüküyorsun."

"Teşekkür ederim...Sizde çok mükemmel gözüküyorsunuz."

Bu söyledikleri benim her seferinde hoşuma gidiyordu, önüne elimdeki kağıtları koydum ve beklemeden söze başladım.

"Bunlar geçen haftanın belgeleri, bazı onay vermediğiniz yerler vardı hepsini kesinleştirmek için tekrar bugün bu kağıtlarla ilgilenmeniz gerekiyor."

Hafifçe ukala bir şekilde gülümsediğimde bir süre kağıtlara bakıp konuşma tarzım onun da kıkırdamasına sebep olmuştu.

"Bunlar köşede dursun sonra ilgilenirim."

"Şu anlık bir arzunuz var mı? İsterseniz getirebilirim."

"Hayır, hayır yorma kendini."

"Pekâlâ, Bir şeye ihtiyacınız olursa ben buradayım."

Arkamı dönüp yavaş adımlarla kapıya yönelirken işittiğim sesle arkamı döndüm.

"Roseanne."

"Evet?"

"Geçenlerde daha iyi tanışmak için bir restorant'a gitmiştik hatırlıyor musun? Acaba...Yarın akşama bir işin yoksa bunu daha güzel bir şekilde yapalım ne dersin?"

Dediği şey ile içim kıpır kıpır olmuştu, sanki büyük bir ödüle kavuşmuşum gibi hissediyordum. Ona karşı tuhaf hisler besliyorum, davranışlarına bakacak olursak eminim ki o da bana karşı böyle düşünüyor.

"Tabii ki, beni akşam saat 9'da yine aynı yerden alırsınız."

Kafası ile onaylayıp kapıyı kapattığımda gülümsememi daha da büyütmüş ve tüm yorgunluğumu üstümden atmıştım. Şimdi tek düşündüğüm şey Yarın akşamıydı.


the perfect girl : jrHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin