“günaydın bay lee.” felix, karşısındaki adama baş selamı verip masasına oturdu. karşısındaki, yeni atanmış -daha bir ay yeni doldu.- matematik öğretmeni kollarını birbirine bağlayıp, -bu hareket kesinlikle kaslarını tamami ile ortaya serdi.- “nasılsınız?” sorusunu yöneltti felix’e.
felix de onun gibi yaptı, bilgisayarını çantasından çıkarırken, “iyiyim, bay seo, siz de iyisinizdir umarım.” diyiverdi. kafası tamami ile, son sınıflar için hazırladığı sınav kağıdındaydı.
changbin ise, kağıtları çantasında tutuyordu öyle. vereyim, sınavlar bitsin kurtulayım havasındaydı, stres pek onluk değildi.
öğretmenler odasının kapısını tıklattı ryujin yavaşça, gözleri önce -normal olarak- felix hocası ile buluştu, felix ona gülümsedi ve bilgisayarına geri döndü, bu gülümsemesine ryujin de gülümsemişti.
“changbin hocam.” changbin, ryujin’in sesi ile bakışlarını felix’ten çekti. felix’i şu sıralar deli izlemesinin sebebi, kesinlikle buraya geldiğinden beri -bir aydır- bu adamın onun ilgisini deli çekmesiydi. “ryujin.” dedi changbin de gülümseyip. bu gülümseme ryujin’in içini ısıttı ve changbin’in önüne yirmi tane çözülmüş soru koydu.
“ben şey, bunları kontrol etmenizi isteyecektim de.” changbin başını salladı ve ryujin’in test kitabına bıraktığı kalemi elinde çevirerek soruları incelemeye başladı.
ryujin, onu şaşırtan bir öğrenciydi. ryujin hakkında bildiği en önemli şey, felix hoca ile yakınlıklarıydı. dahasını bilmiyordu ama, ryujin’in dokuzuncu, onuncu ve on birinci sınıfın ilk sınav notlarına baktığında, o zamanlar berbat bir öğrenci olduğunu farketmişti.
daha sonra, ne olmuşsa ryujin’in çoğu notu yükseklere çıkmaya başlamıştı. sebebini anlayamasada, özel bir mesele olacağını düşündüğünden sormadı ona changbin. sadece ryujin bir keresinde ona “en sevdiğim ikinci hocam sizsiniz.” demişti. birinciyi tüm okul biliyordu sanırım.
yine de, bir ayda ryujin’e kendini sevdirebildiği için mutluydu, tatlı ve sevecen bir kızdı ryujin.
“hepsi doğru, ryujin. bugün ki matematik sınavında da iyi şeyler bekliyorum senden o zaman.” dedi ve elini yumruk yaptı changbin, böyle bir hocaydı. okuldaki en genç ikinci hoca olduğundan mıdır bilinmez, -birincisi felix idi.- öğrencilerle arkadaş gibiydi.
ryujin de kıkırdayıp changbin’in yumruğuna karşılık vermişti. felix de gözlerini ikiliye çevirip, ryujin’e seslendi. “ingilizce de de, aynı şekilde hanımefendi!” ryujin’in yüzündeki gülümseme arttı. “tabi ki, biricik felix hocişim ister de, fullemez miyim ingilizceyi?”
felix de gülümsedi ve bilgisayarına tekrar döndü, son soruyu hazırlıyordu. çok uzun olmayan ve paragrafla ilgili sorular hazırladığı bir soruydu bu.
“çokta yormayın öğrencileri.” bunu diyen, ne kadar da, okulun acımasız matematik öğretmenlerinden biri olarak listeye girmiş seo changbin olsa da, felix gülümsemesini bozmadı ve başını salladı.
''
''
“kanka, bu changbin ile felix hocanın arasında bir şeyler varmış galiba.” jinho’nun söylediklerine kaşlarını çattı ryujin, sınıfın -okulun desek daha doğru olur.- biricik zorbası jinho’nun konuştukları gücüne gitmişti. bir insanın cinsel yönelimi kimseyi ilgilendirmezdi zaten.
“size ne sevgilisi varsa? kaç yaşında adam ikisi de.” ryujin önündeki matematik testine tekrar döndü bunları söyleyip. fakat jinho, klasik olarak susmadı. “kanka, erkek ya ikisi de hani.”
ryujin yan bir gülüş attı jinho’nun bu dediğine, bakışlarını jinho’ya çevirdi tekrar. “bende dedim ki, kaç yaşında adamlar, seni ilgilendiren bir durum yok.”
jinho güldü. “âh, doğru ya, bay lee felix’in biricik öğrencisi shin ryujin. naptın, ağız işi falan mı verdin, ne bu yakınlık?” ryujin elindeki kalemi testin üzerine bıraktı sertçe. yanında oturan hyunjin kolunu tutsa da, onu da itti.
kalkıp, jinho’nun önüne geldi ve matematik dersinin öğretmenler zili çalmışken, jinho’nun sağ gözüne yumruğu geçirdi.
jinho, çok sağlam kalamadı. herkes bilirdi, ryujin, kız basketbol takımının kaptanıydı ve bazı sebeplerden dövüş sanatları eğitimi de almıştı. yani, istese buradaki çoğu kişiyi döverdi de zaten.
jinho yere serilmesine rağmen, o da ryujin’e bir yumruk savurdu. ryujin sersemlediğinde ayağa kalkıp sırasına ittirdi onu da. hyunjin acele ile tuttu ryujin’i tutmasına ama, ryujin sinirle kollarından çıkıp jinho’nun diğer gözüne de bir yumruk geçirdi.
karnının acısını hissedemiyordu nefretten, yumruklarını küfür ede ede, jinho’nun yüzüne geçirse de, jinho ondan eksik kalmıyordu.
“ayrılın!” ryujin’i durduran ses, changbin’in sesi olmuştu. jinho ve ryujin, yerde yatmış, tam birbirlerine bir yumruk geçireceklerken, durmuşlardı ve ryujin, karnını tutarak kalktı.
nefes almak ona zor geliyordu, karnı çok acımıştı. “ne yaptığınızı sanıyorsunuz?” changbin hocanın çatılan kaşlarına bile takılmamıştı ryujin, karnı deli acıyordu ve bu nefes almasını engelliyordu.
“ilk o yumruk attı.” jinho'nun sesi ile, karnını tutarken alttan ona baktı ryujin. changbin, ryujin’e bakıp iç çekti. daha sonra gözleri karnını tutan ellere kaydı. “iyi misin?”
içeri giren felix hoca ile her şeyin boka sardığını hissetti ryujin. changbin hocaya bir cevap vermeyip, nefes almayı sağlamaya çalıştı. “ne oldu burada? bay seo, ryujin tanrım!”
“kar, karnım.” diyebildi sadece ryujin, felix hocanın onu anlayabileceğini biliyordu. “karnına mı vurdun, ryujin, lavaboya gidelim hemen!” changbin şaşkınca olanları izliyordu, ne yorum yapacağını bilmiyordu sadece.
“bunu, hem müdüre, hem de bana bir güzel açıklayacaksınız. jinho, biz de revire hadi.” jinho, changbin’in arkasından yürürken, hyunjin, jinho’ya içinden bildiği tüm küfürleri sıraladı.
sınıf başkanı da kalkıp, işi gücü olmasına rağmen, ona verilen görevi yapıp, sınıfı dizginlemeye çalıştı.
felix, lavaboda ryujin’in elini yüzünü yıkıyordu. “dikişinin falan açıldığını söyleme bana, sakın.” ryujin acele ile başını sağa sola salladı. “açılmadı hocam, sarsıldı, gerçekten.” felix ryujin’in önüne düşen saçları topladı ve yüzünü ıslatmasına yardımcı oldu.
“ryujin, neden?” ryujin nefesini sakinleşince toparlayabildi. “sizin ve changbin hocanın hakkında, homofobikçe konuştu.” yavaş yavaş söyledi hepsini, yeni yeni nefes alabilmeye başlamıştı. felix, kaşlarını çattı. “ben ve bay seo hakkında ne konuşabilir ki, hem de homofobikçe?”
“siz çıkıyormuşsunuz, bende sizi savundum, kaç yaşında adamlar dedim, istediklerini yaparlar dedim. sonra bana, erotik imalarda bulundu. dayanamadım hocam, nasıl dayanayım?” iç çekti felix. ryujin’in yalan söylemeyeceğini her şeyden iyi biliyordu, yine de disiplin kurulu bununla ilgili oldukça fazla sıkıntı çıkarabilirdi. “canım benim, biraz dizginleseydin keşke kendini, son senen senin, okuldan atılma riskin var.”
ryujin güldü. “jinho’nun yok çünkü o disiplin kurulunun başkanı hocam, öyle değil mi?” bir yorum yapmadı buna felix, doğru söylüyordu ama bir öğretmen olarak gidip de, “doğru söylüyorsun ryujin.” diyemezdi.
bir şekilde, çaresine bakmalıyım diye düşündü sadece felix. ryujin’i buralara getirip, onu yükseklerdeyken böyle düşürmek istemiyordu.
öğretmen öğretmen akar 🔥🔥
ve ryujin yani mmh
neyse başlayalım bakalım
ŞİMDİ OKUDUĞUN
classroom desks
Fanfictionchanglix, tamamlandı. ben öğrencimin disipline gidip, okuldan atılmasına göz yummak istemiyorum bir aylık öğrencim olmasına rağmen eğer, siz de bunu istemiyorsanız, iki senelik öğrenciniz için bunu yaparsınız sanırım.