~ Riskler ve ihtimaller ~

10.7K 1K 3.9K
                                    

(Jisung'dan)

"Bir bakalım doğru anlamış mıyım? Şirketine bir flaşbellek geldi ve içini açıp incelediğinizde o kamera kayıtlarını gördünüz, sonra da hemen haber yaptınız öyle mi?"

Tam karşımda oturan yaşlı moruğun sözleriyle onu onaylayacak şekilde başımı olumlu anlamda salladım ve birkaç dakika önce uydurduğum yalana inanması için içten içe Tanrı'ya dua etmeye başladım.

Korkudan deliye dönmek üzereydim ama soğukkanlı olmaya çalışıyordum. Beni bu eski depoya benzer yere getirmelerinin üzerinden neredeyse yarım saat geçmişti ve bütün bu süreç boyunca kalbimin korkuyla atışı bir saniye olsun azalmamıştı. Dışarıdan korkmuyor gibi dursam da karşımda hapisten kaçmış ve hayatını mahvettiğim için canımı okuyacağını düşündüğüm pislik bir herif varken kalbimde oluşan kasırgaların ardı arkası kesilmiyordu.

Üstelik beni kurtaracak kimsenin olmadığı düşüncesi iyiden iyiye çıldırmama sebep oluyordu. Kaçırıldığımdan ne Felix'in ne de Chan'ın haberi vardı. Minho ise zaten hapisteydi ve onu en son hapise girdiği günün akşamında haberlerde görmüştüm. Üstelik ne kadar onu görmeye gitsem de benimle görüşmek istememişti.

Sonuç olarak bu lanet eski depoda ölecektim ve bunun korkusunun oluşturduğu stres şimdiden aklımı kaçırmama sebep olacaktı. Ağlamamak için kendimi zor tutuyordum. Fakat bu çok ama çok zordu. Çok da geniş olmayan ve kırık pencerelerinden sızan loş bir gün ışığının aydınlattığı bu depoda yaklaşık 10 silahlı adam varken, tam karşımdaki moruk herifin öfkeli ve alaycıl tavrı sürekli benim üzerimdeyken sakin kalmak imkansıza yakın bir durumdu...

"Sen benimle dalga mı geçiyorsun?!" Aniden öfkeyle tükürürcesine haykırdığında irkilmeden edemedim. Gözlerim korkuyla onu buldu. Birkaç ufak kıkırtıyla yanındaki adamının elinden aldığı fotoğrafları aniden önüme attığında ise boka battığımı anlamıştım. Hem de fena bir halde...

"Bunlar o şerefsiz herifin seni takip ederken kamera kayıtlarına yansıdığı fotoğrafları. Kendini iyi maskelemiş ama o piçi ne halde olursa olsun tanırım." Ben dehşetle onun önüme attığı, yere saçılmış, Minho'nun fotoğraflarına bakarken içlerinde birini eğilerek alıp tam gözümün hizasına tuttu.

"Bu ise senin evine girerken çekilmiş, sen girmeden yarım saat önce ve aynı gün, ortağın Lee Felix ve bir herif daha gelmiş evine. Tam 1 buçuk saat kalmışlar o evde! Minho ise onlardan yarım saat sonra çıkmış."

Gerçekten büyük sıçmıştım...

"Sevgili Han Jisung.." Dehşetle açılmış gözlerimin tam önünde tuttuğu Minho'nun fotoğrafını elinin içinde buruşturup yere fırlattı ve yeniden dik bir konuma gelip eliyle yüzüme çok da hızlı olmayacak şekilde birkaç kez vurup konuşmasına devam etti. "Kendine bir iyilik yap ve bana yalan söylemekten vazgeç."

Sözleri yutkunmama sebep olurken, soğuk soğuk döktüğüm terleri ve delicesine çarpan kalbimi umursamamaya çalışarak dişlerimi sıktım, ve derin bir nefes alıp sakin olmaya çalışarak sinirle konuştum;

"Bu senin yanına kalmaz. Şuan bir ceo'yu kaçırdığının ve onu ölümle tehdit ettiğinin farkındasındır umarım! Adam kaçırma, gasp, cinayete teşebbüs, özel hayatın gizliliği ihlali ve tehditten dolayı seni şikayet edersem kurtulamazsın! Eğer beni öldürürsen, Minho bunu yanına bırakmaz!"

Bırakmazdı.. Yani öyle demişti. Bana bir şey olmasına izin vermeyeceğini söylemişti...

Ne saçmalıyordum ki?

Bu herifin bana dokunamayacağını da söylemişti ama bak şuan onun ellerindeydim...

Tiksindirici histerik bir kahkaha atmaya başladığında çatık kaşlarımın altında bulunan kendimden emin bakışlarımı bir an olsun ondan çekmedim. İğrenç kahkahası soğuk deponun kirli duvarlarına çarparken sonunda susup derince iç çekti...

ASPARAGAS • Minsung Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin