~ Dudaklarda devrilen kadehler (Özel bölüm) ~

10.5K 787 2.5K
                                    

Asparagas'ın birinci yılı kutlu olsun 🎉

Keyifli okumalar dilerim ❤️

(Jisung'dan)

Normal insanların hayatları aşkı buldukları an daha huzurlu, daha sakin ve daha neşe dolu geçer derlerdi.

Anlarsınız ya, diğer yarını buluyorsun ve bum! Her şey artık gözüne kusursuz gelmeye başlıyor. Hüzünlü bir anında ağlayacak bir omza, sinirlendiğinde seni mutlu edecek bir dokunuşa ve varlığıyla bile seni bulutların üstüne çıkaracak birine sahipsin. Her şey tabi ki huzur dolu olur.

Peki benim için niye öyle değildi?

Ne diye sürekli ortalıkta kaybolan ve bazen günlerce küçük bir iyiyim demek için bile aramayan biriyle sevgiliydim ki? 

Evet, Minho kesinlikle beni bulutların üstüne çıkarıyordu. Bu konuda hakkını katiyen yiyemem ama bunun sebebi tümüyle öfkedendi. 'Huzur' kesinlikle Minho'dan fazlasıyla uzak bir kelimeydi.

Belki bunun sebebi doğduğumdan beri stresi kendime çekiyor oluşumdan dolayıydı. Ya da ne bileyim, sevdiğim adamın bir çete üyesi olmasının da katkısı olabilirdi.

Bekleyin bir saniye... Tabi yaa, normal insanların hayatı demişim. Benim adam normal değildi ki...

Bir dağ ayısıyla sevgiliydim. Bunu kesinlikle unutmuştum.

"Ne diye masayı kırmak istiyormuş gibi bir kuvvetle ve burnundan soluya soluya mühür basıyorsun belgelere?"

Sabahın kör saatinden beri odamdan ayrılmamış olan ve şirketin başkanı mı yoksa benim sekreterim mi olduğunu asla çözemediğim Felix'in telefonundan gözlerini kaldırıp söylediği sözleriyle gözlerimi okumadığım belgelerden çekip ona çıkardım.

Masamın karşısındaki koltuğa boylu boyunca serilmiş ve ayaklarını da kolluk kısmından sallandırmış bir şekilde keyifle yatıyordu. Üstelik saatlerdir de o haldeydi. Ciddi manada akşama kadar öylece yatmıştı orada...

Beni garipsediği açık olan yüz ifadesiyle benden cevap bekler gibi olan gözlerine bakıp tüm öfkemi içimde saklamaya çalışarak gülümsedim. Tabi buna gülümsemek denirse, kesinlikle yaptığım şey tam olarak buydu.

Gülümsememi görür görmez derin bir nefes alıp başını sağa sola salladı ve "Yine Minho sanırım. Yazık sana." Diyerek gözlerini yeniden telefonuna çevirdi.

Kesinlikle yazık bana...

Onun işine dönmesiyle -ki bu iş, sevgilisi olacak adamın bizim gazeteden başka herhangi bir kuruluşta haberi var mı diye bakmak için saatlerce internette dolanmaktı- ben de derin bir nefes çekip gözlerimi yeniden belgelere indirdim ve boştaki elimle kravatımı gevşetirken elimdeki kaşeyi de sanki Minho'nun suratına geçiriyormuşum gibi bir kuvvetle kağıdın üstüne vurdum.

Minho'yla bir buçuk aylık sevgililik dönemim boyunca onu yalnızca 13 gün görebilmiş olduğumu düşünürsek ve bugünlerin 5'inin, sadece haber yapabilmemiz için bize mekan söylemesi dolayısıyla o mekanda geçirdiğimiz birkaç saat olduğunu var sayarsak, Felix bu öfkeli hallerime çoktan alışmıştı. Ve artık sorgulamıyordu bile. 

Çünkü sikeyim ki, 45 günlük sevgililiğimizin geri kalan 27 günü, beni bir kez olsun aramayan Lee Minho isimli piç herife deli olmakla geçiyordu. Ve Felix'in buna alışması da gayet normaldi.

Ama sakindim. Gerçekten sakindim. Buna kesinlikle inanabilirsiniz.

En azından iki gün önce gecenin ikisinde sinirden Minho'ya yüzlerce kez ondan ayrıldığıma dair mesaj atıp üstüne aldığım 'Şuan meşgulüm güzel çocuk. Adamın birini izliyorum. Yarın ayrılalım olur mu? Uyumadan önce pencereleri kapatmayı da unutma. Hava feci soğuk. Öpüyorum.' mesajıyla kriz geçirip önce evimi bir güzel dağıtmış sonra da yetmemiş gibi kendimi dağıtmak için sabaha kadar içmiş olduğumu var sayarsak bugün cidden fazlasıyla sakindim. Hatta bu en sakin hallerimden biriydi.

ASPARAGAS • Minsung Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin