~ Kırmızı şarap ve sirke ~

14.1K 1.3K 6K
                                    

(Jisung'dan)

Kaderin acıması yoktu. Baharı kış ederken kışı yaza çevirebiliyordu. Ne baharda açan çiçeğe acıyordu ne de kışın düşen kar tanesine...

O çiçeği soldururken de acımasızdı, o karı eritirken de...

Bunu en iyi şuan anlıyordum. Hayatımı yeniden kazanacağıma ve yeni bir bahara gireceğime olan inancımla bindiğim şu lanet uçakta dehşet verici anlarla kışın en soğuk havasını yaşıyordum.

Milyonlarca insan vardı dünya üzerinde. Her an her yerde bir dolu insan ve garip bir düzene göre giden bir işleyiş. Ben ise o garip düzende, kaderimin acımasızlığı yüzünden dengesiz ve anormal bir herife denk gelecek kadar şanssızdım.

Onu öldürmek için kaldırdığım silahı elimden alıp beni güzelce(!) uyaralı birkaç dakika geçmişti. Ben o andan sonra hiç konuşmamış ve yerime oturup, korkudan ve sinirlerimin bozulmasından dolayı döktüğüm bir kaç gözyaşını saklamak için dizlerimin arasına gömmüştüm başımı. Sonra da ağladığım için kendime lanet ederek kendi kendimle çatışmıştım.

Şimdiyse biraz daha iyiydim ve kızarmış gözlerim ara ara, saatine yoğunlaşmış karşımda oturan dengesiz psikopata dokunuyordu. Başka bir şey düşünmek için edindiğim uğraşlar sonucu bir kaç dakikadır ondan başka hiçbir şey düşünemiyordum. Ne baht ama...

Gazeteci kişiliğimden mi yoksa aptal bir merakım yüzünden mi bilmiyorum, fakat yaşadığı şeyleri merak ediyor olmak sinirlerimi bozuyordu. Onu düşünmek kendime olan nefretimi on kat arttırıyordu...

"Sevgilini neden öldürdün?" Dedim soğuk bir tonda gözlerimi bir an bile ondan çekmeden. Sanki öldürdüğü kız benim sevgilimmiş gibi öfkeyle sormuştum sorumu.. Merak ediyordum işte. Öğrenmek istiyordum. Madem suçsuzdu, neden kaçıyordu o halde? Madem sevgilisi olacak kızı öldürmemişti, neden mahkeme de bunu anlatmıyordu? Kanıtı da varmış ya güya...

Öfkeliydim. Hem de çok ama çok fazla. Ölüm korkusu çekiyordum, uçak midemi bulandırıyordu, başarısız olan kaçış planım yüzünden stresliydim, karşımdaki psikopat aklımı feci halde karıştırıyordu ve bütün hissettiğim bu duygulara rağmen ben hala onun suçlu olup olmamasına takmıştım ya kafayı... İşte bu beni deli ediyordu. Sinirden kendimi öldürmek istiyordum!

Kehribar rengi gözleri öfkeyle ona bakan gözlerimi bulduğunda biraz duraksadı ve kuruyan dudaklarında dilini gezdirip yutkundu.

"O kız benim sevgilim falan değildi." Dedi oldukça sakin bir ses tonuyla. "Kızlar ilgi alanımı oluşturmuyorlar." Diye dudağını yukarı kıvırarak devam ettiğinde istemsiz kaşlarımı çattım.

Benim sözlerimin aynısını bana karşı kullanmıştı. Ciddi miydi yoksa benimle alay mı ediyordu tam olarak anlamasam da ona soramadan sıkıntıyla nefesini vererek sözlerine devam etti.

"Üstelik onu öldüren kişi ben değilim. Tabi sen yayınlanan aptal bir habere bakıp bilip bilmeden insanları yargılayan o lanet çok bilmişlerden biri olduğun için bana inanmayacaksın bile... Bu yüzden ne sen boş konuşarak sinirlerimi boz, ne de ben sana laf anlatmakla vakit kaybedeyim."

Sözleri biter bitmez yeniden kol saatine dönerek başını arkasındaki duvara yasladığında derin bir nefes alıp bana bakmadığı için rahatça ona göz devirdim.

"Beni suçlayamazsın." Dedim sesimin net çıkmasını umarak. Yeniden bana döndüğünden emin olduğumdaysa kısık bakışlarımı onun merakla aralanmış kehribar gözleriyle buluşturdum. Söyleyip söylememek arasındaki ince çizgide olduğumu çok net bir şekilde belirtircesine çıkmıştı sesim. Sonuçta onu yine kızdırmak istemiyordum ama bu beni durdurmadı..

ASPARAGAS • Minsung Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin