~ İç çatışma ~

14.2K 1.1K 6.1K
                                    

(Jisung'dan)

Sonra da o ıslak dudaklarını benim sonumu getirecek sözlerini, boğuk ses tonuyla söylemek adına hafifçe araladı.

"Şimdiye kadar tattığım en güzel şaraplar sanırım senin dudaklarında yıllanmış.."

Sözleri yutkunmama ve cayır cayır yanmama sebep olurken utançla gözlerimi ondan kaçırıp başımı hafifçe eğdim. Utandığımı anlamış olacak ki tezgahta oturan bedenime doğru iyice yanaştı ve bir eli hala belimdeki vaziyetini korurken diğeri çenemin altına doğru ilerledi.

Yapacağı hareketi bildiğim için öylece bekledim ve ona müsade ettim. Sonunda parmakları çenemin altına dokundu ve hafif bir baskıyla başımı yeniden kaldırmamı sağladı.

Yeniden denk düşen bakışlarımız birbirine kenetlenirken kısık kehribar gözlerinin içindeki şehvet kanımı kaynatmaya yetiyordu. Kalbimin yumuşak atışları bakışlarının gözlerimde olduğu her saniye daha da katılaşırken hiçbir şey yapmadan öylece baktım gözlerine.

Ona kapılıyordum. Beni öldürmekle tehdit etmiş, evime girip beni izlemiş bir katile kapılıyordum. Bu ne kadar doğruydu? Ona güvenmek ve kollarına teslim olmak ne kadar doğruydu? Onu tam anlamıyla tanımıyordum bile, ama tanıdığım kadarıyla dengesiz ve her an ne yapacağı belli olmayan biriydi, ben ise kesin doğruları ve kararları olan biriydim. Düşünmeden hareket edemez olan ben, son bir aydır çok fazla kendimden geçmiştim. Minho beni alt üst etmişti. Hal böyleyken devamı nasıl olurdu?

Ya ona aşık olursam... Ya bağlanırsam... Ya onu hayatımda istersem...

"Yine daldın gittin güzel çocuk.."

Belimdeki eli hareketlenip saçlarımı çıktı ve önüme düşen mavi tutamları yavaşça kulağımın arkasına iteledi. Yutkunup gözlerimi kehribar gözlerinden kaçırdığımda yanağımı okşayıp burnunu burnuma sürttü ve kokumu derince soludu...

"Sana çok düşünme demiştim. Yine neler çeviriyorsun içinde?" Alçak ses tonu kalbime işleyecek kadar sıcaktı. Minho'yu tanımasam ses tonu merhamet barındıyor bile derdim. Üstelik düşündüğüm şeyi ilk kez merak etmesi saçma bir şekilde beni duygusallaştırmıştı...

Onun bana karşı ilgili olmasına alışık değildim...

"Ben.." dedim fakat sesim kısık çıktığı için boğazımı temizlemek adına duraksamak zorunda kaldım. "..sadece seni anlamaya çalışıyordum."

Sözlerimle birlikte duraksadı ve kaşları anında merakla çatıldı. O daha bir şey diyemeden kuruyan dudaklarımda dilimi gezdirip az önce Minho'nun diliyle ıslattığı yerleri yeniden tattım...

"Aklımı karıştırıyorsun."

Karıştırıyordu. Hem de fena halde...

Duruşunu dikleştirip gözlerime daha iyi bakabilmek adına başını hafifçe geriye çektiğinde dudaklarım onun nefesinin yokluğunu hissettiği an üşümeye başlamıştı...

Az önceki şehvetli bakışlarının yerini merak dolu bir ifade aldığında derin bir nefes alıp verdim ve sesimin net çıkmasına dikkat ederek kendimi açıklamaya devam ettim.

"Ben senden etkileniyorum Minho. Bunu kabul ediyorum.. ama yapamam... Yani... Ben buna devam edemem..."

Normalde karşımdaki kişiye kendimi çok iyi ifade eden biriyimdir ama niye birden bire sözlerimi toparlayamaz olmuştum? Kelimeler niye yetersiz gelmeye başlamıştı? Sesim niye titriyordu?

Sadece ben sana güvenmiyorum ve hal böyleyken sana aşık olmaktan korkuyorum demek neden bu kadar zordu?

Kalbi kırılır diye ki korkmuştum? O beni sevmiyordu ki, niye bundan endişe ediyordum?

ASPARAGAS • Minsung Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin