Tekrardan merhaba! Voteleriniz için teşekkür ederim. İyi okumalar!
Serenay'ın Ağzından;
Şu son zamanlarımda hiç aşık olmamıştım. Zaten oldum da ne oldu ? Pisliğin birisine aşık oldum. Zaten aşk ota da konar boka da. Ama o çok yakışıklıydı. Tipi pek önemli değil aslında. Tanıdığım kadarıyla seviyorum onu. Neyse, birazdan Şebnem eve gelir zaten. O'na dökerim içimi artık.
Ben herhalde cidden kendimde değilim. Kendi kendime triplere giriyorum. Sanki çok büyük aşk acısı çekiyorum. Ama tek taraflı sevenleri çok iyi anlayabiliyorum. Hah! Şebnem gelmişti. Kapıyı hızla açtım ve kollarına atlayıp sıkıca sarıldım. Şebnem ''Serenay! Bir dursana! Bir şeyler söyleyeceğim.'' dediğinde gözlerim çoktan dolmuştu. Kesin ben telefonu kapattığımda da kötü şeyler söylemiştir. ''Dinlemek istemiyorum. Hislerim boşa çıktı işte.'' dedim. Tam bir şey diyecekken ''Hani seviyordu ?'' dedim. Sertçe ittirerek ''Of! Lan bir geç şu koltuğa!'' dedi. Yavaş adımlarla koltuğa oturdum ve gelmesini bekledim. Yanıma oturdu ve ''Telefonu hemen kapatmasaydın keş-'' derken lafını kestim. ''Kötü şeyler söyledi değil mi!'' dedim. Bileğimi sıkarak ''Bir daha lafımı kesersen boğazına yapışırım. Bir sus!'' dediğinde elini ittirdim ve bir şey demesini bekledim. Şebnem ''Çok şey kaçırdın ha! Biliyor musun, Baran telefondan dinlediğini anlamış.'' dediğinde kalbim çok hızlı atıyordu. Rezil oldum işte! ''Bilerek 'Uğraşmayı seviyor.' dedi.'' dediğinde sanki içimde fil tepiniyordu. ''Bekleterek söyleme bak sinirleniyorum!'' dediğimde gülüp ;
''Kısacası, bilerek demiş onu. Şafak sana karşı bir şeyler hissediyormuş!'' dedi. İçim cidden çok rahatlamıştı. Şebnem ayağa kalktığında tekrardan kucağına atladım. Şebnem ''Ben bir şey yapmadım git Şafak'a sarıl.'' dediğinde geri çekildim ve güler yüzle odama gittim. Allah aşkına, hanginiz sevdiğiniz çocuğun size bir şeyler hissetse hoşunuza gitmez mi ? Ama şu an cidden çok mutluyum. Mutluluktan bir şeyleri yumruklayasım ve Şebnem'i ısırasım var. Isırsam olay çıkarmaz herhalde. Bana kıyamaz ki. Ya da kıyar, emin değilim. Koşar adımlarla ve güler yüzümle Şebnem'in odasına gittim. Dolabını düzenliyordu, gülerek ona baktığım da "Ne ? Ne oldu ?" dedi. Yavaşça üzerine yürüyüp karşısında durdum. Hala birşey anlamamış şekilde bakıyordu. Aniden kolunu ısırmaya başladığım da bağırmaya başlamıştı. "Lan mal mısın! Bırak! Acıyor!" dedi. Kesinlikle kızacak. Kolunu bıraktığımda koluna bakıyordu. Dişlerimin izi çıkmıştı. Suratını buruşturmuştu. Ben ise kahkaha atıyordum.O, üzerime yürümeye başlayınca salona doğru gitmeye başlamıştım.
Tam televizyonun yanındayken ani bir hareketle üzerime atlamıştı. Ama ısıramamıştı. Çünkü sürünmeye çalışıyordum. Bacağımı ısırmaya başlamıştı. Niye hoşuma gitmeyen hareketleri başkalarına yapıyorum ki! Cidden dişleri çok keskin. Kusura bakmayın da, öküz gibi bağırıyordum. Ama cidden acıtıyordu. Birisi kapıyı hayvan gibi tıklıyordu. Şebnem ısırmayı, ben de bağırmayı bırakmıştım. İkimiz de yavaşça kalkıp kapıya doğru ilerledik. Delikten bakacaktık ama deliği kapatmıştı. Hala vuruyordu hayvan. Kapıyı açmadan saçımı başımı düzeltmiştim.
Kapıyı açtığım da sinirli ve yakışıklı bir Şafak görmüştüm. "Ne oluyor lan orada!" demişti. Arkama bakmaya çalışıyordu. Sanki evde bir şey var. "Ne ne oluyor ?" dedim. "Hayvan gibi bağırıyordun! Ne oldu ?" dedi. Şebnem de benim gibi gülmeye başlamıştı. Neye uğradığını şaşırmıştı. Ama cidden suratı görülmeye değerdi. Siz olsanız, siz de gülme krizine girerdiniz. Şafak "Ne! Komik miydi lan! Ne komikti! Neye gülüyorsunuz! Serenay bak gülmeden anlat şunu! Ne var!" dediğinde daha fazla gülmeye başlamıştım. Şebnem herhalde yüzünü yıkamaya banyoya gitmişti. Sinir hastası olduğunu şimdi daha iyi anlıyorum. Çünkü tek kolumu sıkıca tutuyordu. Dişlerini sıkarak "Zorluk çıkarmadan anlat şunu!" dediğinde gülüşüm solmuştu. "Şebnem'le şakalaşıyorduk sadece." dedim. "Kim şakalaşırken acı çekiyormuş gibi bağırır ?" dedi. Isırmak şakalaşmak değil mi ? "Isırmıştı sadece. Hem sen ne yapacaksın ? Bağırdıysam sanane ?" dedim. Hah! İnsanları sinir etmeyi çok iyi biliyorum. Ama hala sevdiğinden şüpheliyim doğrusu. Şafak "Sanane, ha, sanane. Öyle olsun." dedi. "Kız gibi trip atacağım deme." dediğimde baya sinirlenmiş olmalı ki yumruğunu sıkıyordu. Fazla kaşındım, kabul ediyorum. Doğrusu dayak yersem haklı. Üzerime doğru yürüyordu. Parfümü harika kokuyordu. Ha ? Ben ne diyorum ? Neyse, sertçe kapıyı örtmüştü. Tam odama kendimi kilitleyecekken "Dur! Kızsın falan dinlemem döverim seni!" dedi.
Şebnem mal herhalde. Tuvaletin önünden bizi izliyor. Yardım da etmiyor. Olduğum yerde durduğumda üzerime yürümeye devam ediyordu. Bir yandan sevdiğim kişi olduğu için heyecanlanıyorum, bir yandan da korkuyorum. Aramızda 5-6 santim kalmıştı. Tam bir şey yapacakken "Aa, biliyor musun, parfümün çok güzel kokuyor." dedim. Allah belamı versin! Bunu ben demiş olamam! Yumuşamıştı, ama kötü bir şey desem saldıracak derecedeydi. "Sence bunu dedin diye iyi davranacağım mı sandın ?" dedi. Biraz dobra olmam lazım sanırım. "Evet." dedim. Kafa sallıyordu ve ağzının kenarı gülüyordu. Tutamayıp gülmeye başlamıştı. Ama kahkaha değildi. Bilerek "Ne ? Komik miydi lan ? Neye gülüyorsun ? Ne komikti ?" dedim. Tabii bu sözleri az önce söylediğinin farkına biraz geç vardı. "Beni taklit etme." dedi. "Neden ?" dedim. Gülerek "Çünkü sen, ben değilsin." dedi. Bu sefer ben gülerek "Evet ben sapık olmayı beceremiyorum." dediğimde Şebnem arkadan gülmeye başlamıştı. Şafak ona baktığında fırsat bulup 2 santim de olsa itiklemiştim. Tam odama girecekken hayvan gibi kolumdan tutup salonun televizyonunun yanına fırlatmıştı. Bacağım yerde sürüklendiği için yanıyordu. Ama belli etmemem lazım. Tam ayağa kalkacakken tekrar itikledi. Kalkmam için elini uzatmıştı. "Kendim kalkabiliyorum." dedim ve tekrar kalkmaya çalıştım. Off, tekrar itiklemişti. "Benim sayemde kalkacaksın." dedi. Şebnem'e baktığımda kafa sallamıştı. Sıkıntılı bir nefes verip elinden tutunup kalkamaya çalışmıştım. Evet tekrardan 'Çalışmıştım'. Ağırlığımı ona verdiğim için sertçe elimi bırakarak geriye doğru itmişti. Birde kaldıracak sandım. Üstüne birde gülüyor ya.
Yavaşça ayağa kalktığımda hala gülüyordu. "Gider misin ?" dediğimde gülmeyi bırakmış, hatta fazlasıyla ciddileşmişti. "İstediğim zaman giderim." dedi. "Senin evin mi ?" dedim. Bir şey dememişti. Arkama bakıyordu. Ben de onun gözlerini takip ederek arkama baktım. Arkamda Şebnem'in odası vardı ama anormal olan hiç bir şey yoktu. Tam arkama dönecekken Şebnem birden kahkaha attı. Şebnem'in yanına, yani tuvalete ilerlerken arkadan gülme sesi yükselmişti. Şafak yine gülüyordu. Tekrardan tuvalete giderken Şafak, arkamdan kollarımla beraber bedenimi taşıyarak kapıdan dışarıya attı. Ne yapıyor ya bu! Ayağa kalkmaya çalışırken bileğimi kapının hemen yanındaki boruya kelepçeledi. Hah! Sanki kurtulamayacağım. Şafak eve girmişti ve Şebnem'le bir şeyler konuşuyorlardı. Hemen ayağa kalkıp kelepçeyi borudan sökmek için sertçe çekiştiriyordum. Boru sadece yerinden oynuyordu, kopmuyordu. Bağırma sırası gelmişti. "İmda-" derken birisi ağzıma bir şey fırlatmıştı. O kişi Şafak'tı ve fırlattığı şey okul çantamdı. Çantam yere düştüğünde "Ne yapıyorsun! Bıraksana!" dedim. Birşey dememişti. Ben hala boruyu kopartmaya çalışıyordum. O nasıl olacaksa artık. Demir boruyu nasıl kopartabilirim ki ? Kopartamayacağımı anlayınca çekiştirmeyi bıraktım.
Birkaç dakika sonra eve Baran girdi ve Şafak elinde birkaç şey ile evden çıktı. Elindekileri yere bırakıp kelepçeyi açmıştı. "Sen ne yaptığını sanıyorsun!" dedim. "Bak Serenay,şimdi ses çıkarmadan benimle bir yere geleceksin. Olay çıkarma, bir şey yapmayacağım." dedi. "Hava karardı, nereye gideceğim ? Ayrıca çantalarda ne var ?" dedim. "Serenay sus dedim. Ağzını açmadan arabaya bin." dedi. Son derece kararsızım. Kaçsam yakalayacak, bağırsam... En iyisi bağırmak. "Aaa-" diye bağırırken arkama geçip ağzımı tutmuştu. Elini ısırdığımda diziyle sertçe kalçama vurmuştu. Cidden ne yapacağımı bilmiyorum. Elini ağzımdan çektiğinde dişlerini sıkarak "Serenay! Beni deli etme! Bin şu arabaya!" dedi. Normalde asla böyle bir şey yapmazdım ama Şebnem 'le bir şey konuştuklarına göre kötü bir şey değil. Şebnem bana asla ihanet etmez. Kolumdan tutarak arabasına doğru götürüyordu. Çantaları arka koltuğa atmıştı. O şoför koltuğuna oturduğunda yavaşça ön koltuğa oturdum ve ilerlemesini bekledim.
Umarım beğenmişsinizdir...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gözlerini Kapat
Novela JuvenilSadece aşk hikayesi değildir... Dolan gözleri, ışık sayesinde parlıyordu. Titreyen sesiyle "Gülüşün cennetin fragmanı gibiydi Serenay." demişti. O an sanki her şey benim için durmuştu.