Ben anlamıyorum aslında şu her ilişkide asla ayrılmayacağız laflarını.
Hani üç ay öncesine kadar çıkıyorduk da "ayrılmayacağız" demiştin ?
Ne de çabuk unuttun değil mi ağzından çıkan vaatleri.
Ben unutmadım işte çünkü ağzından çıkan her kelime kazılı beynimde.
Neyse boşver senin için bitti zaten. Geriye bir tek benim yaralarım kaldı. Ben senin yaralarını sarmıştım fakat ne acı sen bende yara bıraktın.
Saçma geliyor herşey fazlasıyla. Yeni depresyonlar , gece uykusuzluk nöbetleri, hep bi melankoli geçer bir süre.
Sonra yavaş yavaş alışmaya başlarsın. Yüreğindeki kırgınlıklar geçmesede eskisi gibi yakmaz canını.Aslında bu yaşanan tam olarak aşk değildir. Sadece alışkanlık.
Sonrasında biraz da gurur bırakır gidişlerin.Elin telefona gider mesaj atmak için. Tutamazsın bile bazen kendini. Sonra aradan zaman geçince kızarsın kendine.
Gururun için.
Gurur kadar lanet birşey yoktur. Aslında bir ilişki biraz da gurur yüzünden biter.
Kimse kal diyemez. Geri dönen de çok azdır zaten.
Her telefon çaldığında mesela heyecanlanırsın. Acaba "o" mu diye.
Fakat o değildir arayan. Yine bir hüzün değil mi ?
Ayrılıklar insana derste verir. Birşeylerin yokluğunda nasıl güçlü olunması gerektiği gibi. Ya da bir ilişki kıskançlık yüzünden bitmişse bokunun çıkarılmaması gerektiği gibi.
Gidenlerin yokluğunu yeni birinde aramak da var. Ve aradığını bulamamakta.
Örneğin eski sevgili romantik birisidir ama şimdiki odundur. Gibi gibi ..Aslında herşeyin en güzeli zamanında yaşamak . Mesela şimdikiler daha on iki yaşında başlıyorlar çıkmaya. Niyetim kimseyi suçlamak veya aşağılamak değil. Kendimde aynı hatayı yaptım. Evet aşkın yaşı yoktur ama filmlerde gösterilenler gibi bir aşk yaşamak herkese nasip olmaz.
İlk el ele tutuştuğun zamanı hatırla mesela. Ne kadarda heyecanlıydın belkide. Ama ikinci bir kişide aynı heyecanı yaşamak ne kadar olası ?
Bu anlattıklarımı ister saçma bulun ister doğru bulun ama bunlar benim siyah düşüncelerim.
Evet konumuza geri dönersek eğer ;
-Uzun mesajlar yok (odun değilse)
-İyi geceler, günaydın, seni seviyorum mesajları yok.
-Kıskançlık krizleri yok
- Geleceğe dair (evlilik vs vs.) planlar yok
- Trip atabileceğin bir kişi yok.Yani toplamda kocaman bir YOK'LUK içerisindesin.
Peki bu yoklukta neden bir şeyleri var etmeye çalışıyorsun ki ?
Eski şeyler bilki gelmeyecek gelsede eskisi gibi olmayacak.
En ufak bir kavga bile yeniden ayrılmanızı sağlayacak.Ayrılık ertesi yapabileceğin en iyi şey onu engellemek değil oluruna bırakmaktır.
Bu zorlu yolda en iyi yoldaşın müziktir. Ve tabii ki de uyku.
Susmayan düşüncelerine biraz da olsa iyi gelecektir.
Ağla ağlayabildiğin kadar. Üç gün. En fazla üç gün izin ver kendine. Zayıf halini , pes etmiş halini göster. Ama dördüncü gün ağlama. Artık eskisinden de güçlü ol.
Ve unutma kimse senden değerli değil.
Hayat kısa. Ağlamak için.
Al kahveni çık balkona gökyüzüne bak. Yıldızlara , Aya bak. Anlat onlara derdini. Dök içindekileri.
İstersen küfür et yalnızlığına. Yine de dinleyecekler seni.
Unutma bir süre sonra kalbindeki yaranın derinlikleri azalacak , uyuşacak ve eskisi kadar acı vermeyecek.
Hadi şimdi ağlayabildiğin kadar ağla , anlat gökyüzüne derdini. Ama sonra sil gözyaşlarını. Ve sonra de ki KİMSE BENDEN DEĞERLİ DEĞİL !!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİYAH DÜŞÜNCELER
RandomHayat kısa. Herşey için kısa. Bunun farkında bile değiliz. Geçmişimizi unutup geleceğimizi planlamak için. Aşk denilen duyguyu yaşamak için. İnsanlar ister saçma bulsunlar ister mantıklı ama bunlar benim siyah düşüncelerim.