Not*
Bu ficde bir meslek sahibi olmak için üni okumaya gerek yok. Özel talimlerle komutan, doktor, polis veya başka meslek sahibi oluyorlar.
Kesinlikle ama kesinlikle bu benim istediğim sistem değil👉👈😔Yoongi'den~
Huşudaydım. Gözlerimi her açtığımda bir kesit görüyordum. Sonunda gözümü açamayacağımı hissettiğimde direnmedim.
Araba durduğunda gözlerimi açmaya zorlamıştım. Jungkook direksiyon başından inerken kanguruda uyuyan oğluma özenle dikkat ediyordu. Sanırım onu kucağından indirmemişti.
Sonra benim tarafım açılmıştı. Jungkook beni yeniden kucağına aldığında ellerim yorgunca iki omzuna konmuştu. Koşar adım yürürken çok ışıklı bir yere girmiştik.
"Acil! Buraya bakın"
Beni sedyeye bıraktığını hissettim. Gözlerime ışık tutulurken hastahaneye geldiğimizi anlamıştım. "Yavrum..." diye mırıldandığımda tanıdık bir ses duydum.
"Bilinci yerinde! Hemşireler bebeği Deltadan alın ve kontrol edin"
Bu Baş hekimin sesiydi. Gözlerimi tembelce araladığımda Namjoon görüş açıma girmişti.
"Irz düşmanı..."
Bakışları beni bulduğunda gülümsemişti. "Eğer hâlâ laf sokabiliyorsan demek ki iyisin" dediğinde kıkırdamıştım.
"Benimle konuş Yoongi"
Beni konuşturma çabasına "Alfam, bebeğim... onlar nasıl?" diye karşılık vermiştim. Üzerimde bir sürü el vardı. Sanki ölüyormuşum muamelesi görüyordum. Sadece gözümü açamayacak kadar yorgun hissediyordum o kadarcık.
"İkisi de iyi. Sen de iyisin. Soğuk hava yüzünden böylesin"
Hastahane sıcaktı. 10 yaşımdayken soğuktu ama. Annemle babamın cansız bedeni buradan çıktığında çok soğuktu.
Ya annemin sıcak kolları bedenimi sarmamıştı diye, ya da hava çok soğuktu.
Ama şimdi dışarıda kâr tufanı varken burası sıcak hissettiriyordu. Güvende olduğumu bildiğimden miydi bu? Yoksa Deltanın sıcaklığı hâlâ üzerimde miydi?
Kendimi bildim bileli Omega kurdum Jungkook'un Deltasından korkmuştu. Bu benim elimde olan bir şey değildi. Yüzyıllardır kurtlarımızın eğitim şekli bizi Deltalardan korkmaya itmişti. Bana kalsa hiçbir şeyden korkmazdım.
Beni ve oğlumu kaçırdıkları vakit bir arabada kısa müddet beklemiştim. Sonra kır saçlı bir adam -adının Yohan olduğunu bildirmişti-, bana 'Bugün Deltanın gözünde değerinizi göreceksiniz. Sizi hiç sayıp savaşı reddetse vay hâlinize. Bir kaç saate soğuktan öleceksiniz. Fakat sizin için bir orduyu hiçe sayacaksa bilin ki, o aslında duygusuz Delta değil' demişti. Anladığım kadarıyla Yohan'ın Jungkook ile şahsi bir garezi yoktu. Sadece toprakları istiyordu.
Söylemeliyim ki, Jungkook'u gördüğümde kalbimdeki acıyı size tarif edemem. Hem üzüntüden hem sevinçtendi bu acı.
Çünkü Jungkook bizim için koca bir orduyu hiçe saymıştı...
Böylece fark ettim. Yemin ederim Jimin'in Jungkook'un yumuşak kalbini gördüğünü anladım.
Onlar hayatı tamamen karışıktı. Jimin aşık ama gururlu. Jungkook kırılgan ama sert.
İkisinin de sığındığı kalıplar tamamen farklı kalıplardı. Jimin aşık olabilirdi ancak damarına bastıysan eyvah. O severse tam sever, nefret ederse tam nefret ederdi. Sınırı yoktu. Onu Jungkook bile yıkamazdı. Kendi çizdiği kurallarla yaşayan bir insanı zaten kimse yıkamaz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Purple Lilac Jikook
FanfictionSadece sürünün başına geçmek için evlenmek isteyen Delta Jeon Jungkook... Jungkook'a âşık olduğu için evlenmeyi kabul eden Vita Park Jimin... Jungkook âşk denen şeye inanmıyordur. Tek hedefi sürü lideri olmaktır. Fakat karşısında sassy bir Jimin var...