"Korkuyorum..."

391 34 10
                                    

Aradan günler geçtiğinde bu sapık beni her akşam aramayı ihmal etmiyordu. Artık bu olanları Denize anlatmalıydım. Deniz bu numaranın sahibini bulabilirdi. Eğer bir kez daha ararsa Denizle konuşacaktım. Buna kesin karar vermiştim.

* * *
* *

Sabah uyandığımda saatin 7.30 olduğunu görünce yatağımdan fırladım. Üzerimi giyinip hemen çantamı sırtıma taktım. Merdivenlerden hızla inerek kahvaltı masasına yöneldim. Annemle babam kahvaltı yapıyorlardı. Bir yandan yemek yiyor bir yandan da konuşuyordum. "Bugün ben sizden erkenciyim daha sonra görüşürüz." diyerek yanlarından ayrıldım. Ağzım dolu olduğu için garip kelimeler çıkmıştı ama annemler ne demek istediğimi anlamışlardır herhalde. Kapıyı açıp dışarı çıktığımda Denizle karşılaştım. Çok şaşırmıştım. Acaba şimdi konuşsam mı diye ikileme düştüm. O kocaman gülümsemesiyle bana "Günaydın." dedi."Günaydın." diyerek karşılık verdim. Deniz aceleci bir tavırla

"Çabuk atla arabaya okula geç kalıcaz." dedi.

Daha sonra konuşmaya karar vererek arabaya bindim. Hızla okula gittik. Deniz bana gülerek

"Geç kalmadığımıza göre sana çikolatalı süt ısmarlayabilirim." dedi. Hiç geciktirmeden "Olur." dedim.

Kantine girdik. Bahar ve Emir orda oturuyordu. Biz.de yanlarına gidip oturduk. Daha sonra Deniz çikolatalı sütü alıp bana verdi. Gülümseyerek teşekkür ettim. Bahar Denizle bana bakarak;

"Size bir şey söylememiz lazım." dedi. Deniz de ben de meraklı gözlerle Bahara baktık. Bahar tek kaşını kaldırarak;

"Biz Emirle çıkıyoruz." dedi. Çikolatalı sütüm boğazıma kaçmıştı. Öksürmekten kızardım. Daha sonra onlara dönüp "Sizin adınıza çok sevindim." dedim.

Zil çaldığında Bahar masadan kalktı. "Ben derse uçuyorum. Ders ingilizceci Mustafa Hocanın. Öptüm." diyerek hızla merdivenleri çıktı. Arkasından Emir de derse yetişmeye çalışırken bize el sallayarak uzaklaştı. Biz de Denizle yavaş yavaş eşyalarımızı toplayıp sınırlarımıza çıktık.

Şu Mustafa hoca iyiki bize girmiyordu. Baharı bile bu denli hizaya soktuysa ki Baharı hizaya sokmak zordur. Derste çok sert bir hoca olmalıydı.

* * *
* *

Dersten sonra kapının önünde dün gece arayan kim diye düşünürken Deniz aceleyle bana doğru yaklaştı. "Eylül" dedi ciddi bir ses tonuyla.

"Ne var Deniz?" diye çıkıştım. Onla genelde ters konuşmazdım. Genelde değil hiç kimseyle böyle ters konuşmazdım.

"Bence senin konuşmamız gereken bir şeyler var." Iki kaşını kaldırıp tepkimi ölçtü. Bense suratına boş boş bakmaktan başka hiçbir sey yapmadım. Çünkü anlamamıştım ki o anda zihnimde bir fikir belirdi. Denizle yürümeye başladık.

"Sen bunu nerden duydun?" Denizin dün beni arayan kişiyi öğrenmiş olması imkansızdı. Kim söylemiş olabilirdi bunu. Düşüncesi bile beni çıkmaza düşürmeyi başarmıştı. Deniz bu konularda çok hassastı. Bişey olursa hep ona haber vermemi isterdi ama ben vermemiştim.

"Ben bilirim Eylül. Benden bişey gizleyemeyeceğini öğrenemedin mi?" Ona ne söyleyebilirdim ki? Bir sapığın günlerdir beni arayıp taciz ettiğini sen artık benimsin dediğini ona nasıl söyleyebilirdim.

"Bunu nasıl öğrendin bilmiyorum ama yemin ederim bunda benim bir suçum yok. Sana en başta gelip söylemeliydim ama..."

"Ben anlamam o fizik notun düzelecek." Lafımın yarıda kesilmesine aldırmadan kaşlarımı çatarak yüzüne baktım.

"Ne yani sorun derslerim miydi?" Bu sefer çatılan kaşlar ona aitti. Bunu görmezden gelerek havayı yumuşatmak için elimi havada salladım. Fizik sınavından 35 almam bi bakıma hakettiğimin göstergesiydi.

"Düzeltirim ben sen sıkma canını." Bana 'ciddi misin' der gibi bir ifadeyle bakti. Tabiki peşimi bırakmayıp beni test, ders ve kitaplarla dolu bir haftaya mahkum bırakacaktı.

"Iki haftada bir test kitabı bitireceksin tatlım. Ben de onları kontrol edicem. Yanlış yaptığın soruların üzerinden birlikte geçicez."

"Anlaşıldı komutanım." dedim asker selamı vererek.

"Hadi sınıfına. Dersi iyi dinle." Bana göz kırparak sırıtırken, yanına yaklaşıp yanağına ufak bi öpücük kondurduğumda gülümsemesi daha da büyüdü.

"Lanet olası bir çekiciliğim var ama burda olmaz güzelim." Kalbini tutarak isyankar nidalar çıkarırken omzuna kabaca bir yumruk atıp "Hadi gidelim Deniz" dedim. Beni sınıfın önüne bıraktığında el sallayarak benden uzaklaştı.
Denizin uzaklaştığını gören Merve yapmacık bir tavırla yanıma gelerek "Canım nasılsın?" diye sordu. Zorla da olsa gülümsemeye çalışarak "Iyiyim canım sen?" diye cevap verdim.

"Ben de iyi. Hadi görüşürüz canım." Neden geldiği belli olmayan Merveye sabırla baktım. Neyse yakında çıkardı kokusu.

Dersimiz edebiyattı. Edebiyat öğretmenimiz Hüseyin Hoca çok iyi bir insandı. Edebiyatı da çok güzel anlatırdı.
Edebiyat dersine ilgim vardı. Dersi ne kadar ilgiyle dinlesem de Mervenin bana attığı kötü bakışları farkedebiliyordum.

* * *
* *

Sonunda okul bitmişti. Çıkışta Baharla yürürken telefonumun çaldığını farkettim. Annem arıyordu. Hayret acaba nolmuştu. Telefonu açıp kulağıma getirdim. "Alo anne."

"Kızım nasılsın?"

"İyiyim annecim sen?"

"Ben de iyiyim canım. Bugün babanla eve biraz geç gelicez. Sana onu haber vermek için aradım. Eğer isterse Bahar bize gelebilir ya da sen onlara gidebilirsin müsaitlerse."

"Tamam anne. Aradığın için teşekkür ederim. Öpüyorum." deyip telefonu kapattıktan sonra gözlerimi devirerek Bahara baktım. "Bahar bugün bizdesin." dedim gülerek. Ne kadar itiraz etse de Filiz Teyzeyi arayıp kendim izin aldım. Zaten Bahara anlatacak çok şeyim vardı.

Eve geldiğimizde Baharla dolabı karıştırdık. Yiyecek bir sey bulamadıktan sonra pizza sipariş ettik. Baharla şöyle güzelce kız kıza dertleşelim istiyordum. Salona geçip oturmaya başladık. Önce Bahar bana Emirle nasıl çıkmaya başladıklarını anlattı.

"Aslında her şey birden bire gerçekleşti." diye başladı Bahar.

BAHAR

"Emirle başta yakın arkadaş gibi görünüyorduk. En azından ben öyle sanıyordum. Ama Emirin bana içinde bana karşı beslediği bazı duygular varmış. Hep birlikte kumsala gittiğimiz bir gün vardı hatırlıyor musun Eylül. İşte o gün siz Denizle yanımızdan uzaklaştıkdan sonra Emirle sahil boyu yürümeye başladık. Hiç konuşmuyorduk ki Emir bu sessizliği bozarak Teoman'ın şarkısından küçük bir bölüm okudu.

'Baharda sensiz olmak ne kadar zor
Güneşim olsan ısıtsan çok mu zor'

Gözlerim dolmuştu. Ne bileyim orda Emire karşı gerçekten bir şeyler hissetmeye başlamıştım. Bana döndü yanaklarımdan süzülen iki damla yaşı görünce sarıldı. Sarılırken kulağıma hafif bir fısıltıyla "Seni seviyorum." dedi. Ona daha sıkı sarılarak sadece "Ben de." diye karşılık verebildim.

Her buluştuğumuzda şarkılardan ya da şiirlerden bir bölüm okuyup beni kendine daha çok aşık ediyordu. Bazen merak edip soruyordum beni ne kadar seviyorsun diye.

"Aklımdan çıkmıyorsun, başka türlüsün. Yorgunum anlatmaya."
diye cevap veriyor, kendimden geçiyordum. İşte böyle aşık etti beni kendine.

Ben bu olanları anlatınca Eylülün bile gözleri dolmuştu. Eylüle sarılarak gerçek aşkı sen de bulacaksın deyip onu teselli ettim.

EYLÜL

Ben gerçek aşkı bulabileceğimi inanmıyordum. Oytunla uzun bir zaman çıktıktan sonra onun beni böyle bırakıp gitmesi gerçekten koymuştu. Artık başka bir erkeğe nasıl güvenebilirdim ki. Bahar konuşmadığımı görünce "Tekrar sevmekten korkmamalısın." dedi. Kaşlarımı yukarı kaldırarak;

"Korkuyorum... Yeniden sevmekten değil, benzerine yenilmekten..."

AŞKA İNANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin