Arkadaşlar bir önceki bölüm biraz kısa oldu. Öncelikle onun için özür diliyorum. Ve medyada
Bahar ve Eylül’ün fotoğraflarını görebilirsiniz. (Soldaki Bahar)Deniz’den....
Neden böyle bir şey söylediğimi ben de bilmiyordum. Bir anda ağzımdan çıkıvermişti kelimeler. Eylül umarım söylediklerimi anlamamıştır diye içimden geçirirken Eylül’ün bana karşı bakan boş gözleriyle karşılaştım. Ortamdaki gerginliği yumuşatmak için gülümsedim. Eylül söylediklerimi anlamamış gibi görünüyordu ya da bilerek böyle davranıyordu. Konuyu dağıtmak istiyordum. Hava soğumaya başlamıştı.
“Eylül üşüyor musun?” diye sordum.
Sanki morali bozulmuş gibiydi. Sesini çıkarmadan kafasını ‘hayır’ anlamında salladı. O gülmeyince, konuşmayınca sanki hayat simsiyah oluyordu benim için. Sessiz sessiz otururken dayanamayıp;
“Hepimiz öleceğiz soğuktan
Sen yine de gül biraz
Isınsın ortalık...”diye ekledim. Bu konuşmama da cevap alamayınca Eylül’ün nasıl neşeleneceğini düşünmeye başladım. Yüzümü sinsice bir gülümseme kapladı. Bulmuştum. Teoman Eylül’ü her zaman neşelendirmişti. Teoman’ın bir şarkı sözünü değiştirerek söyledim.
“Rüzgarlar eserken çığlık çığlığa,
Ben sessizliğinden içiyorum.”Bunları söylediğimde Eylül gülmeye başlamıştı.
“Hadi ama Deniz bu şarkıyı böyle katletmene izin veremem. Hemen konuşmaya başlıyorum.” dedi.
“Sonunda hedefime ulaştım.” dedim gülümseyerek.
Biz konuşurken hafif hafif yağmur atıştırmaya başlamıştı. Eylül’e dönerek “Dur arabada şemsiye var getireyim.” dedim. Eylül kaşlarını kaldırarak yumuşak bir sesle;
“Bırak şemsiyeyi. Belki de bu ıslandığımız son yağmurdur.” dedi.
İşte Eylül’ü bu yüzden seviyordum. Bu söylediği cümleyle hayatımdaki önemi daha çok artmıştı. Diğer kızlar gibi değildi. Her zaman daha farklıydı. Ben içimden bunları geçirirken yağmur şiddetini arttırmaya başlamıştı. Eylül’ü elinden tutup kaldırarak arabaya doğru sürükledim. Arabaya bindiğimizde ikimiz de sırılsıklamdık. Eylül’ün üşütmemesi için klimayı açtım. Yol boyunca son ses ‘TEOMAN’ dinleyerek gittik. Bazen şarkıya eşlik ediyor bazen de sohbet ediyorduk. Eylül’ün evinin önüne geldiğimizde Eylül yanağıma küçük bir öpücük kondurarak;
“Geçirdiğim en güzel günlerden biriydi. Teşekkür ederim.” dedi. Arkasından el sallayarak uzaklaştı.
Eylül’den....
Eve geldiğimde evde kimse yoktu. Annemle babam yine şehir dışında olmalıydılar. Yalnızlığı fazla sevmezdim. Yalnız kalmakla ilgili bir sorunum yok ama yakınlarda olsun nefesi, sevdiğim birinin. İnsanları da fazla sevmezdim gerçi. O yüzden sayılı arkadaşım vardı. İnsanlarla iletişim kurmakta sıkıntım yoktu. Kendini arkadaşım sanan bir sürü kişi vardı ama ben herkese güvenmez sırlarımı paylaşmazdım. Sadece güven sıkıntım vardı. Yalnızlığa daha fazla dayanamayarak telefona sarıldım. Hemen Bahar’ı aradım.
“Alo?” dedim neşeli bir sesle.
“Efendim tatlım.”
“Bahar evde misin?”
“Yok canım babamla dışardayız. Ama eve geçiyorduk. Noldu?”
“Annemler yine evde yok. Bilirsin hiç böyle haber vermeden gitmezlerdi(!). Yalnızlığı da sevmiyorum. Size geliyim mi diyecektim.”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞKA İNAN
Teen FictionMerhaba arkadaslar bu ilk hikayem umarım beğenirsiniz Keyifli okumalar. DİKKAT! Yüksek dozda ‘Teoman’ içerir.