4

644 50 51
                                    

Her tenefüs jeongin ile gizli üsse gidiyorduk. Her indiğimizde de bana anlatacak garip hikayeleri oluyordu ve beni güldürüyordu ama çıkışta ne olacağı aklımdan hiç çıkmıyordu. En son dayanamadım sordum.

"Jeongin..."

"Hm?"

"Çıkışta ne olacak?"

"Hiçbir şey tabi ki."

"Nasıl yani.. Minho ile ne yapacağız? Kavga mı olacak, beni dövecek mi?..."

Bu kadar çok tırsmam onu şaşırtmış olmalıydı ki bana garip garip baktı ve yüzüne bir gülümseme koydu.

"Jisung. Bu kadar endişelenme. Kavga falan olmayacak. Hem unuttun mu seni koruyacağım dedim."

"Nasıl bu kadar eminsin kavga olmayacağından?"

"6. Hissim kuvvetlidir."

Beni geçiştiriyordu. Bir şeyler biliyordu ama söylemiyordu. Daha fazla kurcalamamaya karar verdim ve ona güvendim. Tek arkadaşıma.

Derse gitme zamanı geldi. Minho'yu ve köpeklerini sınıfa girerken gördüm. O da bizi gördü. Emir verip diğerlerini içeri yolladı. Jeongin'le aynı hizada yürürken bir adım durdum ve önüme geçmesini sağladım. Çok korkak davrandığım için kendime kızdım. Belki de fitness a yazılmalıyım çünkü böyle aşağılıklar hayatın her yerindeydi.

Sınıfın kapısına geldiğimizde Minho konuştu.

"Jeongin içeri geç."

"Bir şey diyeceksen benim yanımda söyle yoksa söyleme."

"Sadece konuşacağım. Özel. Seni ilgilendirmeyen bir konu hakkında. Şimdi git içeri."

Ben meraklanmaya başladım. jeongin bana döndü.

"Jisung?"

Kafamı içeri git anlamında salladım. Belki de beni rahat bırakmak istiyordur. Jeongin bir şey demeden sınıfa girdi. Minho'da kapıyı kapattı.

İçimde tavşanın kurttan kaçma içgüdüsü gibi kaçma hissi vardı ama bir şey olursa kapıyı anında açabilirdim ve öğretmen her an gelebilirdi. O yüzden sıkıntı yoktu. (Sanırım)

Minho bana doğru yürüdü. Ben zaten duvarla akraba olmuştum bile. Kalbim çarpmaya başladı gerçekten korkuyordum. Bomboş gözlerle:

"Maddi durumunuz nasıl?"

"Neden soruyorsun?"

"Sence?"

"..."

"Cevaplasana olm hoca gelecek şimdi."

"Kötü..."

Aslında normalin biraz üstüydük yani istediğim şeyler olunca alabilirdim. Pahalı şeyler istersem de 2 3 aylık harçlığımla da alırdım. Lakin biliyordum ki bu zorba parama çökmek istiyor, ben de olağan üstü yalan söyleme yeteneğime başvurmuştum. Belki beni rahat bırakır diye.

"Ok."

Bu muydu yani? Ok? Ne demekti bu? Tekrar sormadan edemedim.

"Neden sordun?"

Yandan gülümsemeyle elini kafama doğru uzattı. Bu hareketiyle hıyar kokulu parfümünün kokusunu aldım. Refleks olarak gözlerimi kapattım. 2 sn sonra açtığımda elindeki tozu atıyordu.

"Tozlu yerlerde çok takılıyorsun herhalde."

"Ben-"

"Şşş."

Bu bok yiyenin amacı beni kriz geçirtmekti. Artık emindim. Beni susturmasından nefret ediyordum.

"Hoca geliyor içeri girelim"

unusual life of Han Jisung (minsung<3) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin