"Yeonjun?"
Kulağım koca bir nabza dönmüşken çoktan silmek istediğim adım bana geçmişimin bütün iğrençliği ile dönüyor.
Okkalı bir tokat gibi soluk yüzümde yer ediyor. Soobin'in dediği üç beş kelime geçiyor pis sokakta. Ellerinde bir şeyler var bana uzatıyor.
"Al da git daha da görmek istemiyorum seni."
Sonunda sesi geldi. Adımdan sonra anladığım ilk şey.
Git.
"Ben istemedim." diyebiliyorum sadece.
"Pastayı ben istemedim yemin ederim."
"Umurumda değil."
"Sadece al ve git."
Öylece karton kutuyu elime tutuşturup motora atlıyor ve ozon deliğini büyüten bir gaz bulutu içinde kalıyorum.
"June?"
"June, beni duyuyor musun?"
"Hey."
"Hey, bana bak!"
Omuzlarım, omuzlarımda bir hararet.
"June!"
"Omuzlarım." dedim en sonunda. Beomgyu endişe ile bana bakıyordu.
"Omuzlarım acıyor."
"Özür dilerim." dedi ellerini çekip.
"Transa girmiş gibiydin çok korktum."
"Pasta." dedim elimdeki kutuyu ona uzatıp.
"İçeri gidelim." dedi, kolumdan tuttu.
"Gel."
İkimiz yavaş yavaş barın girişine yürürken Soobin'in durduğu yerde tekrar dönüp baktım.
Beomgyu yanımdan ayrılıp pastayı kalabalık gruba götürürken kenardan izlemekle yetindim.
"Hey."
Yan tarafımda ifadesizce duran çocuk elindeki su şişesini uzattı.
"Kötü görünüyorsun."
"Sağol." dedim elindeki şişeyi alıp içerken.
Kalabalığa kısa bir bakış atıp bana döndü tekrar. Kemikli yüzü garip bir ciddiyet vermişti ama yaşı küçük gibiydi. Çocuktu hatta. Ne işi vardı burada onu da anlamamıştım.
"Bunlarla mı takılıyorsun yoksa-"
"Hadi ya, biraz daha kal partileyelim."
Beomgyu'nun koluna girmiş -kasayı çatlatan eleman- bağırarak gelirken su şişesi çocuk tiksintiyle ona baktı.
"Israr etme Loui."
"Taehyun." dedi kasacı sitemle.
"Bak yine kaçırdın provamızı."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sardunyalar Sarnıcı. txt
أدب المراهقينGördün mü hiç suyun yanmasını tuzda Gördüm ben bu yaşam boyu iniltiyi Büyük bahçelerin küçük içinde Saksılardan birinde Gördüm de Uyurken uyandırılmış gibi Beni bir sardunya büyüttü belki. [yeonbin] [txt ships] [txt]