bizim tuz kral.

271 51 87
                                    

Bir gün benim elimde kalan tek şey

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bir gün benim elimde kalan tek şey. Geçmişi silemezken, geleceği inşa edemezken bir gün -bugün- benim elimde kalan tek şey.

Histerilerim, titremelerim, unutmak istediğim her şeyim de; o bir güne toplanmış gibi.

Öyle ki güzel olan her şeyi o bir gün uğruna silebilirim. Evveli ve sonrasını yakabilirim. Güzel aşklarımı soba külüne, kendimi eğreti dövülmüş bir maşaya çevirip; ateşi dürte dürte pişiririm eskiyi. O külle kendime yeni bir ben yapmak için.

O yüzden şimdi deli gibi korkuyorum. Yüreğim kaburgalarımı çatlattı çatlatacak. Midemde derin bir yanma. Sadece bir merhaba desem, ah bir ağzımdan çıksa her şey güzel olacak gibi. Ama korkuyorum. Bir gün bu yaşadıklarımdan da böyle nefret edeceğimden korkuyorum. Her şeyin geçmişe dönüşeceği bir zamanda tıkılı kalmaktan korkuyorum.

O yüzden o bir saatte hızlıca atölyeden kaçıyorum. Ömürlük gibi gelen, kafamı Beomgyu'nun ıslak portresine gömdüğüm, tinerden beynimin yandığı koca bir saatte de aslında orada değilim anlaşılan. Çıktım, uzaklara gittim ve kayboldum. Koştum geçmişime, yalın halde ya da birkaç ekle. İsimken fiil oldum bir çatı oldum ve zarfları yağmurdan korudum. Konuştum. Kimse duymadı ama sesim bana tanıdık. Tınısında yirmi birim saklı.

Neredeyim ben?

Soğuk bir havayla başkalaştığım bedenim kendine geliyor mu? Kendime geliyor muyum? Neredeyim ben?

Nefesim hızlanmış. Boğazımda, gözlerimde, uyluklarımda bir yanma. Koştum.

Evet koştum. Gerçekten de koştum.

Tamam, atölyede değilim. Ama neredeyim ben?

Belki de gerçekleşiyor dileklerim ve yok oluyorum. Bedenimden başlayarak duyularıma yayılan bir algı yoksunluğu. Cennetin ve cehennemin olmadığı o kadim dönemlerdeki gibi ruhum nereye gideceğini bilmiyor.

Bir yer istiyorum sığınmak için. Tanrım ben neredeyim?

"Önüne baksana çocuk!"

Bir şeyler oluyor. Renkler geri geliyor, kokular ince kılcallarımdan sızıyor ve tenimde kuru sert bir el hissediyorum.

Yaşlı bir adam.

Kollarımdan tutmuş endişeyle yüzüme bakıyor.

"İyi misin?" Öncekine tezat endişe ile soruyor.

Dilim uyuşmuş sanki hangi kelimeleri kullanmalıyım bilmiyorum, iyi miyim değil miyim neredeyim?

"Hasta sanırım amca."

"Yok mu bank falan oturtalım çocuğu."

"Açlıktan mı?"

"Ambulans çağıralım."

"Birisi su getirsin."

"Polisi arayalım bence madde falan kullanmış olabilir."

"Gün ortasında mı yok artık!"

Sardunyalar Sarnıcı. txtHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin