✦¹¹

316 36 44
                                    

junkyunun ağzından ʚ

Harutonun cevabıyla hızla hazırlanıp evden çıktım. Bir taksiye binip gideceğimiz yeri tarif ettim. O sırada Jihoona kısa bir bilgi mesajı yazmıştım. Bir haftanın sonunda harutoyla yüz yüze konuşacak olmak gülümsememe sebep oluyordu.

Çoktan taksiden inmiştim. Koşar adımlarla kapıya yaklaşıp derin bir nefes alarak kapıyı çaldım.
Haruto kapıyı açtığında gözlerine baktım.
Soğuktu.
Fazlasıyla soğuktu.
Yine de gülümsedim. O gözlerime bakmasa bile gülümsedim.

"Haruto. Ben gerçekten çok üzgünüm. Mesajlarımda söylediğim gibi ilk defa bir erkekten hoşlanmaya başladım ve garip geliyor. Homofobik bir ülkede yaşıyoruz ve korkuyorum açıkcası. Lütfen beni yanlış anlama. Bu sebepler senden vazgeçeceğim anlamına gelmiyor. Dediğim gibi senden hoşlanıyoru-"
Haruto nun beni kendine çekip sarılmasıyla sözüm yarım kalmıştı. Gülümseyip sıkıca sarıldım harutoya.
Bir ayda ona o kadar çok bağlanmıştım ki bir hafta onsuz berbat geçmişti.
Ayrıldığımızda gözümün içine bakıyordu bu sefer.

"Özür dilerim." tekrar söyledim saymayı bıraktığım bu cümleyi.

"Özür dileme. Asıl ben özür dilerim."

"Sen neden özür diliyorsun tüm suçlu benim."

"Hayır. Suçlu olan benim. Kevinla arkadaş olacaksın diye korktum ve sizi kıskandım. Özür dilerim."

"Saçmalama Haruto. Onunla arkadaş olmaya çalışmamalıydım. Benim hatam."

"Hayır. Tabiki farklı kişilerle arkadaş olabilirsin. Ben sadece onlardan pek hoşlanmıyorum."

"Neden peki?"

"Boşver. Bir önemi yok."
Bir süre daha sarıldı uzunca.

"Peki biz şimdi neyiz Junkyu?"

Bir yavaş ol amk daha yeni yeni fark ediyorum senden hoşlandığımı diye düşünsem de bunları ona söylemedim tabiki.
"Bilmem. Ben senden hoşlanıyorum, söyledim zaten sana. Ama sen benden hoşlanıyor musun bilmiyorum."

"Ben de senden hoşlanıyorum."

"İkimiz de birbirimizden hoşlanıyorsak eğer flört mü oluyoruz?"

"Zaten flört etmiyor muyduk?"

"Her neyse. Ben henüz bir teklif almadım. O yüzden hala flörtüz sanırım. Üzgünüm." diyerek dudaklarımı büzdüm. Harutonun bakışları da oraya kaymıştı direkt. Ben de onunkilere bakıyordum.
Harutonun kolu belimi sardığında biraz daha yaklaştım ona.

"Tatlım geldi mi arkadaşı- üzgünüm siz devam edin." harutonun annesinin sesiyle hemen geri çekildim. Aptal gibi salonun ortasında öpüşmeye kalkışırsak böyle olurdu tabi.

Haruto sırıtarak bana bakıyordu
"Ne var?"
"Çok tatlısın."
Omuz silkip merdivenlere, harutonun odasına yöneldim. O da peşimden geliyordu zaten.

Yan yana odasındaki koltuğa oturmuştuk. Ben kafamı onun omzuna o ise kafama yaslamıştı.

"Ruto"

"Hm?"

"Ne zaman benden hoşlanmaya başladın?"

"Sana yazdığım ilk günü hatırlıyorsun değil mi?"
Kafamı salladım hafifçe.

"İşte o günden bir önceki gün."

"Nasıl yani?" beni tanımadan benden hoşlanmaya mı başlamıştı?

"Keşfette falan karşıma çıkıyordun. Çok tatlı geliyordun gözüme. Asahi ve Hyunsuk hyunga senden bahsettim. Onlar da sana yazmamı önerdiler. Sonra Jeongwooya sordum. O da ekibe davet edersem yüz yüze gelmek zorunda olacağımızı söyledi. Ben de sana yazdım işte. Yedam duyduğunda deliye döndü. Yanlış anlama saygı duyuyor ama sırf bu yüzden seni davet etmemizi doğru bulmadı. Senin direkt kabul ettiğini duyunca da para için hemen kabul ettiğini düşündü. O tarz insanlardan nefret ediyor. Bizden önce başka biriyle video falan paylaşıyordu. Adı Yoshinoriydi sanırım. Daha fazla para kazanacağı bir teklif gelince Japonya'ya gitmiş. Bu yüzden yedam paragöz insanlardan nefret ediyor."

social media | harukyuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin