Bu hikaye tek bölümden oluşan bir kısa hikayedir. Devam bölümleri olmayacaktır.
Şarkılar,Leroy Sanchez - Love İn The Dark
Cem Adrian - Gemiler
Alexander Stewart - blame's on me
Cem Adrian, Mark Eliyahu - kül
Keyifli okumalar! 🌊
İLK VE SONLAR
"Yağmurlar gözlerinden yağdı bugün."Bir adam sevdim günün birinde. Elinde yara izleri vardı, kapalıydı yüreği de...
Böyle başlamıştım değil mi sana yazdığım ilk satırlara?
Biliyorum, o zamanlar dramatik olmayı hayli severdim. Hatta sen dert yakınır dururdun bundan, benim bu halimden. "Ne olacak senin bu shakespeare'liğin?" derdin. İnan isteyerek olmazdı. Sende biliyorsun bunu, kitap okumayı severdim ben. Böyle boş zamanlarımda, boş olmayan diğer zamanlarda da. Hani, insanın tek arkadaşı bir avuç kağıt olunca yanından hiç ayrılmasın istiyor. Ben de götürebildiğim her yere kitaplarımı da götürürdüm. Kafamdakilerle beraber tabii. Sen böyle şikâyetçi gibi dururdun ama severdin, bilirdim. Benim saatlerce bir yazar hakkında atıp tutmamı, yorumlamamı falan dinlerdin. Bazen dudağının o sağ kenarı yukarı bile kalkardı. Benim de içimden senin o güzel gülümsene karşılık vermek gelirdi lakin ben sadece anlattıklarımı daha bir şevkli yorumlamakla yetinirdim.
O zamanlar, bir kış akşamı misal. Senin böyle elinde kahveyle beni kitap okurken böldüğünü anımsıyorum. Belli etmemeye çalışılmış bir tebessüm asılı kalırdı yüzünde, elinde dumanı tüten bir kupa kahve...
Ben tabii ilk başlarda burun kıvırırdım falan ama içten içe gülerdim senin bu haline. Beni düşünüyor diye yüreğime sarasım gelirdi o incecik ruhunu. O gecenin sonları olmazdı bana. Ben hep senin gülümsemende kıvrılır uyurdum.
Doğum günümdü hatta bir keresinde de. Bana 'Gurur ve Önyargı'nın ilk basımını hediye almıştın, sırf en sevdiğim diye. İflah olmaz bir romantiktim. Gözlerim gerçek dünyaya hep pespembe bir ayna yansımasından bakardı. En çok bundan korkardın hatta, hayatın zehri bana değmesin isterdin. Ben hep sevdiğin gibi kalayım, kirlenmeyeyim. Sonra işte lunaparka gitmiştik birlikte. Sen sırf benim için bir klişe gerçekleştirip bana kahverengi bir ayıcık kazanmıştın poligonda da aklım çıkmıştı sana sekecek o saçmalar diye. Biliyorum, fazla abartmışım o gün ama bugün anlıyorum kendimi. İnsan sevince bir kere birini bütün imkânsızlar gerçek olur sanıyor. Oysa oraya eğlenmek için gitmiştik, bir de benim doğum günüm için. Fakat sen o gün, bana şu an bile tüylerimi diken diken eden bir cümle kurmuştun da ben ilk zehrimi içmiştim.
"Sevmeyi öyle abartmamak gerek sevgilim, insan en büyük kötülüklerini hep en sevdiklerine yapar. Çünkü en güvendiğin kişi seni en çok hayal kırıklığına uğratabilecek kişidir. Ufak bir mecburiyet, bir kafa karışması ve bum!.. ne güven kalır ortada ne de sevgi. Yani her şey dozunda olmazsa, sonrasında insanın duyguları olması gerekenden daha çok yıpranabilir. Beni anlıyorsun değil mi?"
Evet, o gün aynı böyle demiştin ve ben sadece gözlerine saklamaya çalıştığım bir hayal kırıklığı ile bakıp kafamı sallamıştım. Neden hayal kırıklığına uğradığımı da anlamamıştım ama sonrasında dozunda olmadığı için olduğu kanaatine varmıştım. Sevgimin yani. Sen de bir şeyler olduğunu, dediklerini kafamda tarttığımı anlayıp fazla uzatmamıştın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIYIYA VURAN ÖMÜRLER
Romance"Bazı yangınların sonu kül olmak değil ki, sevgilim. Bazı yangınların sonu pasparlak." "Fazla mı geldik biz aşka yoksa sevginin bile üstünü geçemedik mi daha?" Sana hiçbir şey olandan, bana her şey olana. Denizin Gökyüzü tarafı'n...