Videoyu bölümün sonunda yada belirttiğim yerde izlemenizi tavsiye ederim.Hem Raiden'in sesini de duyun accuk :D :D Video açılmıyorsa linkini sizin için yoruma bırakıyorum ^-^
--
''Devriye gezeceğim.Sen takip edeceksin.'' dedi ve gitti.Marshal'a gidip her şeyi öğrenmeliydim... Ya şimdi, yada hiç...
******
World Marshal biraz ilerimdeydi. Yürümeye devam ettim fakat başımda inanılmaz bir ağrı vardı. Cyborgların düşünceleri hala aklımdan çıkmıyordu.
"Raiden. Senin geçerli duygusallık durumun son derece uçucu seviyede görünüyor. Eminim ki görevinden vazgeçme niyetinde değilsin, ama zaman kazanmak için herhangi bir mücadeleden kaçınmanı öneririm." dedi Wolf.
Her şey yetmezmiş gibi yağmur yağmaya başlamıştı. Yürümeye devam ettim fakat sendeliyordum. Yolumun üstünde dört tane cyborg vardı. Onlardan saklanarak ilerledim ve World Marshal'ın ön kısmına vardım.
Burada da iki tane cyborg nöbetteydi. Beni gördükleri anda bana doğru koşmaya başladılar.
"O pislikler beni kandırdı..."
"Ne duymak istediysem onu söylediler..."
Lanet olsun, tekrar başlamıştı.
"Ve savaş bittiğinde beni bir kenara fırlatacaklardı..."
Onlar üstüme geldikçe ben geriye doğru gidiyor ve onlardan kaçmaya çalışıyordum.
"Böyle olacağını bilmiyordum..."
"Onlara güvendim.Neden onlara güvendim? Aptalım! Aptalım!"
O sırada Sam World Marshal'ın kapısının önündeki sütunlardan birinin arkasından çıktı ve yavaş yavaş yürüyerek bana doğru gelmeye başladı.
"Amerika'ya yardım için imza atacağımı sanmıştım."
Sam "Biliyorum Jack, biliyorum..." diyerek ilerlemeye devam etti.Birde kılıcını omzunun üstünde tutarak artist artist yürüyordu.
"Şimdi çok siyah ve beyaz değil, değil mi?"
Sam yaklaşırken diğer cyborglar geri çekildi.
Birşeyler daha söylemişti fakat anlamamıştım.
"S*ktir git."
Sonunda dayanamayarak yere çöktüm.Sam biraz ilerde duruyordu.Ardından biri konuştu.
"Geldiğine sevindim, Jack the Ripper." (Aslında cümle daha farklıydı ama bir türlü çeviremedim, çok tuhaf cümleler oluşuyordu o yüzden böyle çeviriyorum.)Sesin geldiği yöne yani yukarıya baktığımda World Marshal binasının orta kısmındaki bölümde bir adam vardı.Öldürülmesi gereken yeni biri... Ayrıca, sen oraya nasıl çıktın?
"Benim adım Monsoon..."
-Türkçesi muson ya da mevsim rüzgarı ama ben Monsoon diyeceğim.Çok saçma isimleri var bence.Biri Jet Rüzgarı, öteki Fransa'nın Soğuk Rüzgarı. Hep bir rüzgar var ama.-
"Yıkımın Rüzgarlarının..." (Yıkımın Rüzgarlarının Musonu anlamında)
Başka bir rüzgarlı isim daha mı? Şaşırmadım.
"Evet... Tahmin etmiştim." dedim.
Kollarını omuz hizasında çapraz bir şekilde tuttu. Ve birden vücudundan ışık yayılmaya başladı. Sıçradı ve aşağı atladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Metal Gear Rising: Revengeance
Non-FictionÇocukluğundan beri başarılı bir kılıç ustası olan Raiden geçmişini unutmak ve ailesiyle vakit geçirebilmek için Amerika'ya taşınmıştır.Fakat bir süre sonra tekrar bir askeri sektörde görev yapmaya karar vermiştir.Ve Maverick Güvenlik Danışmanlığı'na...