0.1

4.3K 146 234
                                    

"Hey, kızlar yarın parti varmış. Gidiyor muyuz?"

Duru'nun gelmesi beraberinde çözdüğüm sorunun cevabını bulmuş ve şıkkı daire içine almıştım. Ardından bakışlarım yanıma oturan Duru'ya kayınca bana gülümsemiş ve beni kendine çekip başımı göğsüne yaslamamı sağlamıştı.

"Kimin partisiymiş?" diyerekten kafasını telefondan kaldırdı Hazal.

"Ozan ve Melisa çiftinin."

Cemre kahvesinden yudumunu aldıktan sonra oturduğu sandalye ye yaslandı. "O çiftin partileri eğlenceli oluyor gidelim ya kafamızı dağıtırız."

"Cemre haklı buna ihtiyacımız var bence gidelim."

"Size uyarsa bana da uyar." diyen Duru'nun göğsünden sıkıntı ile doğruldum. "Beni pas geçin, bulaşmayın bana ders çalışmam lazım."

Hazal huzursuzca yerinde kıpırdadı.

"Zeyno yapma ama böyle sensiz eğlencesi çıkar mı?"

"Sınav senemiz Hazalcım ve benim hayallerim çok yüksek bu hayalleri de gerçekleştirmek için ders çalışmam lazım."

"Ayıp ediyorsun bizim hayallerimiz düşük seviyeli mi?" şakaya karışık soran Hazal'a güldüm. "Bebeğim sen küçüklüğünden beri babanın koltuğuna geçmek istiyorsun ve o da gerçekleşicek. Oh rahatlık."

"Ay evet şirkete gidip geliyorum sürekli biliyor musunuz bu işi hızlı kavrayacağım gibime geliyor."

"Fırat amca da seni şirketin başına geçirmek istiyordu sen ne dedin?" diye sordu Cemre.

Bunu hatırladığım da kafamı masada ki kitaba gömdüm. "Zeyno ne oluyor kızım?" kafamı kaldırmazken "Bunu istemediğimi güzel bir şekilde söyledim ama babam bozuldu. Neymiş bir kızı varmış şirketi ona bırakmak hakkıymış -kafamı aniden kaldırdım- ya ben istemdikçe ne hakkı?"

Kızlar bu hâlime üzülmüş ki sol elimi Hazal sağ elimi Cemre tutmuştu Duru ise saçımı okşuyordu.

"Hava da bir üzüntü duygusu seziyorum ne oluyor kızlar?" yanımıza aniden çekilen 5 sandalye ile kızlarla ayrıldık. Ali'nin sorusuna "Hiç, boşversene önemsiz bir konu." diyerekten geçiştirdim. Çaprazımda oturan Çağrı'yı görünce gözlerimi devirmiş ve kitaplarımı toplmaya başlamıştım.

Bu çocuğun benimle aynı masaya oturmasını sonra şaşırırdım. "Kara bela nereye?" diyen Arap'a "Ders çalışmam gerekiyor sınıfa gidiyorum." diye cevapladım.

"Kızım bir dursana ya dersmiş öğle arasındayız hepimiz bir toplu oturalım. Çağrıyı da zorla getirdik zaten kafasını kitaptan kaldırmıyor."

"Üzgünüm Ege bugünlük bensiz oturun bu masa da."

"Anasını satim her gün ya sensiz ya da Çağrısız oturuyoruz masaya." diyen Berk'e masadakiler -Çağrı dışında- katıldığını belirten bir kaç mırıltı çıkardı.

"Biyoloji projesini en iyi ben yapmalıyım. Süreci hızlandırmalıyım." diye masadan ayrılırken arkamda ki Çağrı'nın da "Siktir lan! Unuttum projeyi. Benim hemen işe koyulmam lazım." sözlerini duyduğum da gülmeden edemedim.

Evet, az çok anlamışsınızdır. Çağrı ve ben büyük bir rekabetin içindeyiz bu rekabet yaklaşık 3 yıldır sürüyor. İlk tanıştığımız da hiç anlaşamamıştık. O zamanlar da -ki hâlâ öyle - okulun çalışkan, zeki öğrencileri diye anılan biz tartışmamızın da verdiği sonuçla kendimizi bir rekabetin için de bulduk.

hate||• zeyçağHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin