Şiddetli baş ağrısı ile gözlerimi hafifçe kırpıp kendime gelmeye çalışarak elimle saçlarımı karıştırdım. Yattığım yerden doğrularak arkama yaslanıp başımı diz kapaklarımın üzerine koydum. Dün sanırım içkiyi çok kaçırmıştım. Başımı kaldırıp yan tarafıma baktığımda Jin hyung ve Jiminin sarmaş dolaş yattığını görmem ile gülümsemiş ve ayağa kalkıp banyoya ilerleyerek elimi yüzümü yıkadım. Birazda olsa kendime gelerek bizimkileri uyandırmaya karar verip odaya ilerledim. Sırıtıp birden üstlerine atlayıp ikisininde birden uyanmasını sağladım. Üstlerinden kalkıp ellerimi belime koyarak oyuncu bir edayla kaşlarımı çattım ve boğazımı temizledim hafifçe bağırarak:
"Neden hâlâ kalkmıyorsunuz ? Saat kaç olmuş haberiniz var mı sizin okula geç kalacaksınız tembel tenekeler."
İkisi şaşkınca bana baktıktan sonra hızla ayağa kalkıp sağa sola koşma başladılar.
"Jeon ne yapacağız ? Profesör kesin yine bizi azarlayacak! Hemen gitmemiz lazım." Jiminin söyledikleri ile birlikte kıkırdayıp telefonumu elime alarak takvimi açtım.
"15 tatildeyiz seni aptal." Başımı iki yana sallayıp az önce kalktıkları yatağa uzanarak esnedim.
"Ben burda biraz uzanacağım siz ikiniz-" bakışlarımı ikisinde gezdirip gözlerimi kapattım." Ne yapıyorsanız yapın."
İçlerinden bana küfür ettiklerini tahmin ederek edebiliyorum uykularından uyandırdığım için bana çok kızmış olmalılar. Ama kimin umrunda ? Kimsenin.
.....
Jimin'den
Jeon'un bizi uyandırıp yatağa yatmasının ardından ağzım açık ona bakarken Jin hyung'ın ağzıma vurup salona ilerlemesi ile kaşlarımı çatıp ona döndüm.
"Kapat ağzını sinek kaçacak." Gözlerimi devirip ağzımla onu taklit ederek arkasından salona ilerlerken içerden gelen telefon sesi ile jeon'un uyuduğu odaya tekrar dönüp jeon'un telefonunu elime aldım. Şifresini bildiğim için hemen girip gelen mesaja tıkladım. Yakın arkadaş olduğumuz için birbirimizden izin alma gereği duymuyorduk. Girdiğim mesaj kutusunda jeon'un gösterdiği bilinmeyen numara tekrar bir fotoğraf atmıştı bu sefer dün gece eğlendiğimiz zamandan çekilmiş bir fotoğraf vardı kaşlarımı kaldırıp bir süre bakışlarımı uyuyan bedende gezdirdim. Arkadaşımın başının neden belada olduğunu neden takip edildiğini bilmiyordum. Fakat onu bir şekilde uzak tutacaktım.
Aklıma gelen fikirle elimdeki telefonla birlikte salona geçerek derin bir nefes aldım. Jin hyung'a telefonu gösterip bir süre dalgınca yere baktım. Bakışlarımı hyung'a çevirip dudaklarımı araladım.
"Jungkook' u kaçıracağım."
Jin hyung bana şaşkınca bakmaya devam ederken tekrar konuştum.
"Yani onu uzak bir yere götüreceğim kimsenin bilmediği bir yere. Böylece onu alamaz."
Biraz düşünür gibi yapıp kafasını sallayarak beni onayladı.
"Haklısın. Onu götürmen en iyisi olacak."
"Tamam o halde ben eşyalarımızı alıp jeon'u götüreceğim. Sen evine dön hyung sana da bulaşmasın."
Beni onaylayıp eşyalarını alıp evi terk ederken ben de yatak odasına girip dolaptan bavulumu çıkarttım. İçine hem benim hem de jungkook'un kıyafetlerini koyup bavulun kapağını kapatarak yere koydum. Jeon'u omzundan dürterek uyandırdım.
"Jeon üstünü değiştir gideceğiz. Hızlı ol."
"Ne ? Nereye gidiyoruz ve neden ?"
"Şimdi değil jeon üstünü değiştir salonda bekliyorum."
