Karşısında sürekli konuşan arkadaşlarının yüzüne bakıyor,elinde tuttuğu arabasinin anahtarini çevirirken,kendi kendine düşunuyordu.Benim neyim var böyle?İçinde hiç bitmeyen cocuklugundan beri var olan hüzünlü sıkıntıya bir anlam ariyordu her zaman ki gibi.Neden bu kadar mutsuz hissediyordu ki kendini?Çocukken de böyleydi gerçi,adını koyamadığı bir derdi,sıkıntısı vardı elbet ama birtürlü neden kaynaklandığını bulamıyordu işte.Birçok kişinin sahip olmak istediği bir zenginlikte gelmişti dünyaya.Ailesinin tek oğlu ve babasının varisiydi.Bodrum'un en gözde iki otelinin sahibiydi babası.Ayrıca İzmir de iki tane fabrikaları vardı.Maddi yönden hiç zorluk cekmemişti.Ailesinin de mutluluğu için yapamayacağı şey yoktu.Gerçi okumak istemediğini söylediğinde babası bayağı bir sinirlenmistı ama sonunda herkesin gönlü olsun diye evine en yakın yerdeki bir üniversiteye gitmeyi kabul etmişti.Ayaz ne okursa okusun zaten işi hazırdı.İlerde Bodrum'daki otellerin başına geçecek,çocukluğunu geçirdiği Bodrum da yaşayacaktı.İç dünyasında kendini bu kadar yalnız hissetmesine rağmen birsürü arkaşa sahipti.Kampüsün en popüler çocuğuydu.Okulun basketbol takımındaydı.Kendi oluşturduğu ortam ile halısaha turnuvaları düzenliyor,haftanın en az 4 günü sporla ilgileniyordu.Herkesin gıpta ile baktığı 1 yıldir devam eden bir ilişkisi ve ona fazlasıyla aşık olan bir kız arkadaşı vardı.Kisacası kendini yalnız hissedecek en son kişiydi Ayaz.İki saattir konuşulanların hiçbirini dinlemediğini omzuna dokunarak"İyi misin tatlım?"diye soran sevgilisin endişeli bakışlarından anladı.Hepsinden sıkılmıştı,gitmek istiyordu.Kitaplarını taşımaktan yorulduğu için sınıfa bırakma bahanesiyle kalktı yanlarından.Arkasından "bekle" diye bağıran sevgilisini duymazlıktan geldi.
Çömez öğrenciler gibi kitaplarını sıraya bırakıp yer kapma telaşı hiçbir zaman olmamıştı Ayaz'ın.Sadece uzaklaşmak için uydurduğu bahanesine sadık kalmak adına 109 nolu sınıfa doğru ilerledi.Sınıfın kapısı açıktı,içeriden öfkeyle bağıran bir genç kızın sesi geliyordu.Ruh halini dışarıya yansıtan birinin olduğunu görmek sevindirmişti onu.Anlaşılan herkes onun gibi herşeyi içine atmıyordu.Kendini göstermeden, kendi kendine söylenen kıza bakmaya başladı.Kumral-sarı uzun saçları yüzüne düşmüş,elindeki kitapları öfkeyle sıraya vurarak söylenmeye devam ediyordu genç kız.Buğday tenli oldukça güzel bir yüzü vardı kızın ve kısa bir an görebildiği bu yüzün en dikkat çekici özelliği bu güne kadar hiç rastlamadığı kocaman sarı,parlak gözleriydi.Gözleri o kadar dikkat çekiciydi ki,gözlerini izlemek için bilet alıp en ön sırayı kapmak,saatlerce bakmak istedi.Ayaz, kızı incelerken kalbinin yerinden çıkacakmış gibi hızla atmasına mana veremiyor yinede gözlerini ondan bir türlü alamıyordu.Vahşi, çılgın bağırışları sarı gözleriyle birleştiğinde çok seksi görunuyordu.Genç kız adeta minik yavru bir kaplana benziyordu.Birisi onu öyle bir sinirlendirmiş olmalı ki,Ayaz'ın dakikalardır kendisini izlediğini görmüyor sağa sola voltalayarak söylenmeye devam ediyordu.Genc kizin onu izlediğini görmemesinden cesaret alarak bakarken, kıyafeti ilgisini çekti Ayaz'ın.Kız arkadaşının yürüyemediği barizken inatla giydiği topuklu ayakkabı ve mini eteklerin aksine üzerine giydiği sarı atlet,bol pantalon ve sandaletlerle oldukça rahat bir giyim tarzı vardı.Anarşist,vahşi,sade,özgür güzel... Genç kız bağırmaya devam ediyordu.Ayaz,duygularını kendinin aksine böylesine dışarı vuran bu kızın güzel gözlerine yakından bakma isteğiyle doldu taştı.Az önceki derin depresif ruh halinden eser kalmamış bir anda içini tatlı bir heyecan sarmıştı ki bir yıldır onu deliler gibi seven sevgilisi gelince aklına dudak büktü..Başka bir kıza bakarken bu denli heyecanlanması hiç normal değildi.Acaba adını koyamadığı sıkıntısı,başka bir kıza bu denli heyecanla bakmasi, artık ilişkisin de mutlu olmamasından mı kaynaklıydı.Sevgilisine haksızlık ettiğini,başka birinden hoşlanmaması gerektiği, düşünüp kapıdan içeri girdi.Kitaplarını sıraya koymak için genç kızın yanından geçip, bir arka sıradaki masaya, özensiz şekilde kitapları fırlattı ve kıza,"Hiişş sakin ol kaplan"dedi. Genç kızın,kendini uyaran, ilk göz gördüğü yaķışıkli karşısında utançtan yüzü al al oldu. "Sen ne zamandır buradasın"diye soran kıza bakıp gülmemek için kendini zor tuttu.Ayaz,genç kızı dinlemek, yardım etmek isteğinle dolup taşsada bunları yaptığı takdirde bu sarı gözlere kapılıp onlardan gidemeyeceğinin de farkındaydı.Hissettiği onca duygunun aksine kıza, "Herşey zamanla düzelmeye mahkumdur"deyip, umursamaz bir tavırla sınıftan dışarı çıktı.
Hikayemi beğenirseniz moral ve destek amaçlı vote yapmayı unutmayınız:)Teşekkürler...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EYLÜL AYAZI#Wattys2015
RomanceGittiği üniversitenin en gözde gençlerinden birisidir Ayaz..Tabi bu "guzide" adamın ailesinin o çevrenin en zengin ailelerinden birinin oğlu olması büyük ihtimalle şöhretinin de kökenini belirlemiştir.Ancak Ayaz tüm bunlara rağmen mutlu değildir. Gü...