"Telaşımı hoş gör, ıslandığım ilk yağmursun."
Hz. Mevlana
-Burada biraz dinlenelim. Yeterince uzaklaştık.
-Bence de duralım çünkü nefesim kesilecek artık.
-Duralım o zaman ama sadece bir dakika.
Kızlar Mert'in gönderdiği plana uyup akşam yemeğinde mahzene gizlice inmenin bir yolunu buldular. Ardından Mert geldi ve onları daha önce kaçtığı yerden dışarı çıkardı. Sonra tabana kuvvet koşabildikleri kadar koştular. Ancak bir iki muhafız dışında hiç kimseyi görmediler. Hayal bunu fark edip düşünür şekilde:
-Ya sizce de çok kolay kaçmadık mı? Sanki yolumuzu açmışlar gibi, dedi.
-Gerçekten!
-Ama ne fark eder ki? Sonuçta kaçtık mı kaçtık değil mi?
-Öyle, galiba.
Hayal'in aklına Kanra'nın sözleri geldi:
'-Seni seviyorum Hayal. Sen beni diğerlerinden daha çok eğlendiriyorsun. Sen benim her zaman yanımda olacak küçük oyuncağımsın. Ayrıca şunu bil ki nereye gidersen git seni her zaman izliyor olacağım. Benden asla kaçamazsın.'
Arkasını döndü ve sarayın olduğu tarafa baktı. Ağzının içinde:
-Kaçtığımızı pek sanmıyorum, dedi.
...
Birkaç dakika sonra Mert'in teknolojileriyle dolu evine geldiler:
-Evime hoş geldiniz kızlar! İsterseniz bu gece burada kalın. Yarın sabah gidersiniz.
Kızlar birbirlerine baktılar. Sonra tekrar Mert'e baktılar:
-Olabilir.
-Tamamdır. Şu odaya geçin. Orada yatak ve örtüler var.
Kızlar Mert'in gösterdiği odaya geçtiler. Oda da sadece bir dolap vardı. Kızlar dolabı açtı ve poşet benzeri naylon şeyi çıkardılar. Yere koydular üzerindeki düğmeye bastılar. O poşet benzeri şey bir anda yatağa dönüştü. Ardından yatağın üzerindeki başka bir düğmeye bastılar. Bu sefer yatağın üzerinde sanki bir kapak gibi görünene ayrı bir parça büyüdü.
Kızlar yatağa geçtiler ancak hiçbirinden çıt çıkmıyordu. Belki kaçmış olmanın verdiği sevinçten belki de kolay kaçmış olmanın verdiği endişeden. Böyle düşünceli bir gecenin ardından sabaha vardılar.
Sabah olduğunda erkenden Mert'in evinden ayrıldılar ve kendi evlerine gitmek üzere yola çıktılar.
Mahalleye geldiklerinde tuhaf bir durumla karşılaştılar. İnsanlar gülüyordu. Hayal şaşkınca:
-Benim gördüğümü sizde görüyorsunuz değil mi? İnsanlar mutlu, dedi.
Sevilay ve Neval de ondan pek farklı değildi:
-Bu çok tuhaf! Normalde etrafta kaçışan insanlar ve onları yakalamak için koşan canavarlar olurdu.
-Beş günde ne olmuş olabilir ki?
Bu sırada karşıdan üç tane çocuk koşarak yanlarına geldiler. Gülerek:
-Hoş geldiniz Hayal abla!
-Neredeydiniz günlerdir?
-Sizi çok özledik!
-Biz de sizi çok özledik çocuklar da burada ne oldu böyle?

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Canavar Kalbim
FantasíaHer şey o gün başladı... O gün tüm insanlar kurt adamların, ejderhaların, vampiri ve diğer fantastik yaratıkların hepsinin gerçek olduğunu öğrendi ama hiç kimsenin bunlar için heyecanlanmaya ya da şaşırmaya vakti olmadı. Tarih 2137...... Teknol...