1| Çığlıklar

27 10 9
                                    

  Bebeğini öldürmek için sayısız girişimi olmuştu. Hamileyken tonla ilaç içmiş, bebek doğduktan sonra fare zehri ile zehirlemeye kalkmış, havasız bırakmıştı. Her seferinde bebek fenalaşmış, ancak hayatı bırakmamıştı. Şimdi ise tamamen kurtulmak için onu bir poşete koymakla meşguldü. Bebeğin çığlıklarını umursamadan çöp atar gibi özensizce poşete koydu kızını. Ağzını sıkıca bantladı minik bebeğin. 

  O an o kızın çığlıkları sustu, ama içinde kopan fırtınanın çığlıkları ömrü boyu dinmedi.

  Ağzını hiç açılmayacakmışçasına bağladığı poşeti sırtlandı ve evinden çıktı. Hareketleri kısıtlanan bebek elinden geldiğince debeleniyor, fakat etkisi elbette ki olmuyordu. Kadının ilerlediği ıssız sokaklarda kimsecikler yoktu. İn cin patlak topla oynarken kırık sokak lambalarının cızırtılı sesi yankılanıyordu binaların arasında.

  Kadın ufak bir konteynerin içine girdi. Harabeyi andıran yer buz kesmişti. Sırtındaki poşete baktı bir süre. Vicdanında en ufak bir sızlama dahi yoktu. Bebeği beton zemine sertçe bıraktıktan sonra ardına bile bakmadan çekip gitti. 

  Minik bebek üşüyor ve güçten düşüyordu. Hareketleri kısıtlıydı. Ağlamak istiyor, elinden sadece gözyaşı dökmek geliyordu.

  Harabeyi andıran konteynerde ilk gününü dolduran bebek ölmek üzereydi. Üşüyor ve acıkıyordu. Rüzgarın uğultusundan başka hiç ses olmayan dökümhanede ayak sesleri yankılanmaya başladı. Kapüşonlu siyah cübbesiyle bebeğe doğru ilerleyen adam fiyakalı ayakkabılarla korunan ayaklarını sertçe zeminlebuluşturuyordu.

  Bebeğin olduğu yere gelince durdu ve eğildi. Poşetin ağzını yavaşça açtı ve miniğin narin yüzüyle karşılaştı. İşaret parmağının tersiyle yanağını okşadı incitmekten sakınarak. Yüzünde oluşan belli belirsiz tebessümü hemen sildiğinde elini cebine attı. Çıkardığı damganın kapağını açtı ve bebeğin narin bileğini eline aldı. Sinsi bir gülümsemenin eşliğinde damgayı bebeğin teniyle buluşturdu. Elinin sertliği karşısında minik bebeğin gözleri ıslanmaya başladı. Gözyaşları birer birer tenine damlarken adam eğildiği yerden kalktı.

  Gitmeden bebeğin ağzındaki bandı tek hamlede hızlıca çektiğinde bebeğin ağzından bir feryat koptu. Adam ise tatmin olmuş bir gülümsemeyle konteynerden ayrıldı. Minik bebek ise iç bileğindeki siyah saat damgasıyla kalmıştı.

O gün o kızın feryadı ağzından fırlamıştı, fakat asıl feryadın kalbinde koptuğunu kimse bilemeyecekti.

İhanete Bulanan İntikamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin