Lafı uzatmayacağım, öncelikle merhaba. Ben Melek, ve bu ilk angst ficim. Umuyorum seversiniz, iyi okumalar.
⚠️ Bu fic; intihar, argo ve smut olabilecek cümleler içermektedir.⚠️
Yağmur taneleri çarpıyordu penceresine genç doktorun. Öyle ya, kafası davul gibi olmuştu lâkin hiç mi hiç şikayetçi değildi olduğu konumdan. Kafasının bu denli şişmesi yağmur tanelerinin çaldığı o güzel melodiden değildi asla, hele hastaları? Ondan hiç değildi. Genç adamın kendiyleydi sıkıntısı. Yıllardır içinden atamadığı o kuru sonbahar yapraklarılaydı yahut burnundan gitmeyen taze gül kokusuylaydı. Sonra bir ses böldü düşüncelerini.
"Jeon Mirae!"
Duraksadı doktor. Tanıdık bir soy isimdi sadece.
İçeri ufak tefek, zayıf, genç bir kadın girmişti. Doktor gözlüklerini gözlerine yerleştirip bir süre kadını inceledi. Ardından unuttuğu şeyi yaptı, gülümsedi.
"Merhaba, hoş geldiniz. Buyurun?"
Kadına karşısındaki koltuğu gösterdi. Genç kadın bir doktora bir de yanındaki asistan hanımefendiye bakıp oturdu koltuğa ürkekçe.
"Bay Kim, hastanın tahlilerini ve birkaç tomografisini istemiştiniz. Ekranınıza yansıtıyorum."
Konuşan kişi asistanıydı. Başıyla onayladı doktor. Ardından ekrana çevirdi kafasını.
Sonra ise kaşlarını çattı gördükleriyle. Başını kaldırarak kadına baktı. Zavallı kadın, başını eğmiş öylece zemini izliyordu hüzünlü gözlerle."Hanımefendi."
Kadın duymamıştı. Yerinde dikleşti genç doktor.
"Hanımefendi?"
Kadın ürkekçe kaldırdı başını. Doktor, asistanına baktı önce. Durumun vahimliğini nasıl söyleyecekti?
"Acaba konuşabileceğim bir yakınınız var mı?"
Genç kadın daha da sinmişti olduğu yere.
"Neden?" diye sordu neredeyse duyulmayacak bir ses tonuyla. Doktor Kim boğazını temizledi hafifçe.
"Çünkü yakınınızla konuşmam daha doğru olur Bayan Jeon."
Başını salladı karşısındaki ufak beden. Doktor, asistanıyla göz göze gelmişti bu sırada. Sonra ise yeniden ekrana dönmüştü başı. Bu esnada genç kadın telefonunu çıkarıp kulağına götürmüştü bile.
"Alo, hayatım? Hastaneye gelebilir misin?"
Karşı taraf bir şeyler söylemişti. Sesi gür çıkıyordu.
"Lütfen, doktor yakınımla konuşmak istiyormuş." dedi kadın. Ardından şiddetli şekilde öksürmeye başlamıştı. Peçetesine bulaşan kanı görmüştü doktor. Başını eğip derin bir iç çekti.
"Peki, bekliyorum seni."
Doktora dönmüştü telefonunu kapatıp.
"Birazdan gelecek. Kendisi yoğun çalışıyor da. Pek gelemezdi benimle doktora. Şimdi neden acil çağırdınız ki? Kötü bir şey mi var?" demişti genç kadın. Bunları söylerken korkudan titriyordu sesi ve bir doktora, bir de asistana bakıyordu telaşla.
Doktor Kim, kalemini masaya bıraktı."Bunları eşinizle konuşmam gerekiyor Bayan Jeon. Siz üzmeyin kendinizi." diyerek sıcak bir gülümseme sunmuştu hastasına Bay Kim.
Sonra asistanı, genç kadını dışarı çıkarmış, beklemesi için bir koltuğa oturtmuştu. Bay Kim ise hastalarını muayene etmeye devam etmiş, aradan bir saat geçmeden kapısı tıklatılmıştı. Gelmeleri için izin verdikten sonra kapı açılmıştı yavaşça ve sebepsiz Bay Kim, başını kaldırmak istemişti çabucak. Bu isteğinin nedenini ise gördüğü, hâlâ içinde binlerce yıldız olan bir çift göz kanıtlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölü Adamın Mektubu •Taekook
Fanfiction"11 sene boyunca sakladığım saç tellerin, son kez dokunmuştum sana sevgilim."