"Sen benim ailemsin."

74 21 9
                                    

"Yani elbette tedaviye yanıt vermesi için elimden geleni yapacağım. Fakat en fazla 7 ay veriyorum."

Başını kaldırdı Taehyung. Jungkook'un gözleri dolmuştu. Yine kalbi acıdı Tae'nin. Kendisi için bile ağlamayan adam, şu an paramparça görünüyordu. Güldü, sonra toparlandı.

"Yarın gelip yatış yapın, diğer işlemler bizde. Geçmiş olsun, çıkabilirsiniz."

Jungkook gözlerini Tae'den çekememişti. 'Değişmemişsin demişti içinden. Hâlâ çok asilsin, hâlâ çok güzelsin Tae.' Gözyaşları düşerken yutkunmuştu sertçe. Kalbi ağrıyordu. Kalbi çok ağrıyordu.

Ayağa kalktı sonra. Çıktı yavaşça odadan. Birden onu görmek afallatmıştı. Karısı ayakta bekliyordu Jungkook'u. Fakat bir şey söylemeden geçti gitti genç adam. Arabasına bindi. Karısı koşarak gelmişti peşinden. Nefes nefeseydi arabaya bindiğinde.

"Jungkook neyin var?" Yine bir şey söylemedi. Çalıştırdı arabayı ve bastı gaza.




"Tae Tae."
Sigarasından bir yudum aldı Kook.

"İçme demedim mi sana şunu yanımda?" duraksadı Kook.




"Kook ne anlıyorsun şu saçma şeyden? İçme lütfen. En azından yanımda yapma." Tae elindeki sigarayı işaret ederek konuşmuştu. Kook ise gülümsemiş ve henüz iki yudum aldığı sigarayı söndürmüştü.

"Sen yeter ki iste sevgilim."





"Sana ne Mirae? Git başka odada otur o zaman."

Genç kadın alışık olduğu şeyi duyunca göz devirmiş ve hazırladığı çantayı koymuştu yere.

"Hazırlandım, gideriz yarın hastaneye."

Kook duymamıştı bile onu. Başını gömmüş, deftere bir şeyler yazıyordu.

Mesela "Tae sen benim ailemsin." yazmıştı.





Taehyung hastane kapısından giriş yaptığı an herkes toparlanıyor, önünü ilikliyor ya da eğilerek selam veriyordu. Taehyung onlara hafif bir gülümsemeyle yahut kısık sesli bir "günaydın" ile karşılık veriyordu.

Çok soluktu Tae. Diğer hemşireler, asistanlar, doktorlar ve hatta stajyerler bile fark etmişti bunu. Dün gece bir gram uyku girmemişti gözüne. Sürekli düşünmüştü.

Nefret etmem gerekirken neden kalbim böylesine hızlı atıyor?

Birkaç kadeh içmişti. Hâlâ ertesi gün ameliyatı olduğu gerçeğini unutacak kadar uçmamıştı neyse ki. Gençliklerindeki gibi hovarda değildi.
Jungkookla beraber olsaydı belki hâlâ serseri, genç bir adam olarak kalırdı.

Odasına geçti, oturdu. Asistanı bir şeyler söyledi fakat duymadı. Mutsuz gibiydi ama içinde göz ardı edemeyeceği bir heyecan mevcuttu. Yine kızdı kendine. Bugün onu görecekti tekrar. Bu hiç iyi değildi.

"Bay Kim, Jeon Mirae az sonra yatışını yaptıracak."

Toparlandı Taehyung. Başını salladı aşağı yukarı.

Jeon... Jeon Taehyung.

Gülümsedi. Delirmiş gibi hissediyordu.

Az sonra kapısı çaldı ve yavaşça açıldı. Yine gördü onu. Yine parıl parıl gözleri hafif kızarmıştı. Taehyung onu son gördüğünden beri kırmızıydı gözleri. Yani o lanet günden beri. Yüzüne hakaretler yediği, hayatında asla duymamak istediği şeyleri en sevdiği insandan duyduğu o lanet günden beri.

"Günaydın, biz..." Yutkundu Jungkook. "Biz yatış yaptık doktor... Kim."

Büyük bir soğukkanlılıkla başını salladı Taehyung. Ardından ayağa kalktı ve Jungkook'a ilerledi. Jungkook taş kesilmişti. İzledi onun güzel, asil bedenini. Kokusu yaklaştı, Kook onu derince içine çekti. Hâlâ nasıl aynı kokabilirdi? Jungkook'un aklına gençlikleri geldi. Dolmuştu yine gözleri.

Sonra Tae geçti ve gitti yanından. Gözlerini kapattı sertçe. Açtığında asistan kızın kendisini tuhaf gözlerle izlediğini fark edince toparlandı ve hızlıca asansöre ilerleyen Tae'nin peşinden koştu. Daha çok görmek istiyordu onu. 11 yılın acısını çıkarmak istiyordu. Kokusunu ciğerlerine hapsetmek istiyordu.

Asansöre bindiği an o da bindi. Kimse binmesin diye de hızlı hızlı bastı düğmeye. Sanki bir işe yarayacaktı. Aynı yavaşlıkla kapandı kapı. Jungkook'un kalp atışları ağzındandaydı. Tae'nin de ondan farkı yoktu elbette. Fakat o kadar soğuk ve yabancı duruyordu ki Jungkook bağırarak ağlamak istiyordu. Hâlbuki bu, onun eseriydi.

Dudaklarını araladı Jungkook. Varacakları kata 10 kat vardı. Aralanmış dudaklara baktı Taehyung yavaşça. Sonra önüne döndü hemen. Ağlamak üzereydi. Uzaklaştı biraz genç adamdan. Jungkook yaklaştı. Taehyung uzaklaştı, Kook yaklaştı. Duraksadı Taehyung. Tam anlamıyla ona döndü.

"Ne yapmaya çalışıyorsun?" dedi sinirle. Jungkook heyecanlanmıştı. İlk defa muhatap olmuştu şahsıyla. Gözyaşları düştü birer birer. Dudaklarını araladı.
"Uzak dur benden." Bu cümle Dudaklarını açtığı gibi kapatmasına sebep oldu Kook'un.

Asansör kapıları açıldı ve indi Taehyung.
Kook olduğu yere çivilenmiş gibiydi. Arkasından izledi genç doktoru. Tıpkı yıllar önce genç Taehyung'un onu izlediği gibi.











Ölü Adamın Mektubu  •TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin