1. Bölüm

163 55 148
                                    

Merhaba arkadaşlar.
Güzel bir hikâye olmasını umut ederek başlıyorum. Okuyucuyu yormayacak şekilde yazmaya çalışacağım.
Sizlerin düşüncesi ve desteği benim için çok önemli. Eleştiri ve önerilerinizi bekliyorum. Hikâyemi sevdiyseniz destek vermeyi unutmayın.

Sevgilerimle.
İyi okumalar ❤️

*

" 𝐇𝐞𝐫 𝐲ü𝐫𝐞𝐤, 𝐤𝐞𝐧𝐝𝐢𝐧𝐢𝐧 𝐤𝐚𝐝𝐞𝐫𝐢𝐝𝐢𝐫

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

" 𝐇𝐞𝐫 𝐲ü𝐫𝐞𝐤, 𝐤𝐞𝐧𝐝𝐢𝐧𝐢𝐧 𝐤𝐚𝐝𝐞𝐫𝐢𝐝𝐢𝐫."

(𝐏.𝐉.𝐁𝐚𝐢𝐥𝐞𝐲)

1939, Edinburgh, İngiltere

- Pavel , lütfen artık şu kapıyı açar mısın? Bu kadarı da fazla ama b-

Pavel kız kardeşinin sözünü keserek kapı ardından yüksek sesle konuşmaya başladı

- " Bazen insanlar bana çok ilginç geliyor doğrusu ama Lea teyze gibisini hiç görmedim" hahh

- Günlüğümü geri ver bu yaptığın hiç doğru değil , bak seni uyarıyorum.

Pavel kapının kilidini hızla açıp günlüğü Kylie'nin eline tutuşturdu.
-Yemedik ya

- Bu yaptığını asla unutmam, bu hiç doğru değil.

-Çocuk gibisin Kylie , biraz büyü artık.

- Yakında 18. yaş günümü kutlayacağım.

- Bu bir şeyi değiştirmez sen hep çocuk kalacaksın

Kylie sinirle ;
- Dediğin gibi olsun , bunda zarar yok.

Günlüğü masaya fırlatıp dışarı çıktı.

- Ah Kylie

Kız kardeşinin ağladığını tahmin edip ardından dışarı çıktı. Kylie'yi tabure de oturmuş ağlarken gördü. Kız kardeşinin yanına çömeldi.

- Kalbini kırmak gibi bir amacım yoktu. Sadece bir şeyleri fark etmen için yapıyorum bunu . Tamam , kabul ediyorum kullandığım yöntem biraz yanlış. Barıştık mı ?

Kylie kafasını evet anlamında salladı.

- Peki öyleyse, benim yukarıda işlerim var.

Tam içeri girerken ;
- Kylie , Lea teyzem hakkında söylediklerin oldukça yerinde.
Her ikisi de kahkahayla gülmeye başladılar.

Biraz sonra hava karardı. Kapının sertçe çalmasıyla Pavel yerinden fırladı. Kylie merdivenlerden hızla inip ağabeyine baktı.

- Elindeki nedir ?

- Londra'dan , beni orduya çağırıyorlar.

- N-nasıl , gidecek misin?

- Başka çarem var mı?

Büyük bir sessizlik hakim oldu.

Ertesi sabah Pavel , Blackford' a gitti. Eve döndüğünde önceki gün yüzünde oluşan keder kısmen silinmişti , mutluydu , daha çok umutluydu.

- Kylie, dünden beri düşünüyorum ve sonunda bir çözüm bulabildim.

- Neyden bahsediyorsun?

- Bugün Blackford'taydım , Blackford Akademisine yazılmanı sağlamak için aile dostumuz ile konuştum. orası senin için en güvenli yer.

Mutluluğu , çaresizliğin hüznü ile karışmış , yaşadığı yoğun duygular yüzüne yansıyordu. Gözleri parlıyor , dudakları gülümsemek için sarf ettiği çabayı ele veriyordu.

- Pavel neler söylüyorsun.

- Bak Kylie, Ben gittikten sonra yanlız kalmanı istemiyorum. Bu çok tehlikeli. Edinburgh şimdilik güvende ama bu öyle kalacağı anlamına gelmez. Blackford Akademisi yüksek güvenlikli orda d-

- Her şey bu kadar kolay mı sanıyorsun? Ne yani dün sana bir mektup geldi ve bugün tüm hayatımız değişecek mi ? Anlamakta zorluk çekiyorum.

Pavel kız kardeşine hüzünle baktı.
- Ben de böyle olsun istemezdim. Şu anlık yapabileceğim tek şey bu. Lütfen aklımın sende kalmaması için söylediklerimi yerine getir. Babamızın yakın arkadaşı Bay Lucas ile görüştüm. Seni yetenek sınavına girmeden akademiye almaya ikna etmeye çalıştım. Henüz bir haber yok ama ben kabul edeceğinden eminin. Kylie, Savaş böyle bir şey ,insanların kötü tarafını ortaya çıkarır. O kötülüğü yenmek için bazı insanların kendini feda etmesi gerekebilir , ben buna razıyım. Lütfen benim için üzülme. Her ne kadar dile getirmesen bile ne kadar üzüldüğünü biliyorum. Ağabeyini , doğru bulduğu yolda yürürken düşün. Ve en önemlisi Kendine çok iyi bak. Sen iyi olduğun sürece ben daha fazla güç ve cesaret kazanacağım.

Kylie göz yaşlarını silerken acıyla gülümsedi.

- Heyy , vedalaşma zamanı daha gelmedi.

BLACKFORD AKADEMİSİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin