2- Dünkü Çocuk

1.1K 85 7
                                    

Yorum ve oylarınızı eksik etmeyin :)

Yemekhaneye geldiğimde her zamankinden de kalabalık olduğunu fark ettim. Bana sıra gelip ben yemeğimi yiyene kadar ders başlardı bile. Pes edip oflayarak geri çıktım.

Ama çıkmamla beraber birisi ile çarpışmam bir oldu. Sanki lisedeymişiz gibi koşarak gelmek ne demek? Düşmemem için kolumdan tutan ve bana çarpan çocuğa döndüm. Mavi gözlü, siyah saçlı bir çocuktu.

" İyi misin bacım? Kusura bakma cidden."

" Oğlum kibar olsana biraz daha." diye onu dürten diğer çocuğu fark ettiğimde onun dün benimle şemsiyesini paylaşan çocuğu gördüm.

" Ya kibarım zaten. Ben napıyom sanki?" diye ona döndü az önce bana çarpan çocuk.

" Yok sorun değil. İyi günler." diyip yanlarından uzaklaştım.

Kantine gidip bir şeyler atıştırdıktan sonra boş bir kamelya gördüm bahçenin tenha bir köşesinde. Elimde bir bardak kahvemle beraber oturdum. Çantamdan tabletimi çıkarıp ders notlarımı düzenlemeye başladım. İyice odaklandığımdan olsa duyduğum küçük çaplı bir sevinç çığlığıyla olduğum yerde sıçradım. Arkama dönüp baktığımda az önceki çocuklar ve birbirine sarılan iki kız gördüm. Kızlardan biri Cemre'ydi.

Daha önce hiç görmediğim sarı saçlı kız Cemre'den ayrıldıktan sonra dünkü siyah saçlı çocuk ile yumruk tokuşturdu. Bugün bana çarpan mavi gözlü çocuğa dönünce de gülümseyip elini uzattı sıkmak için. Bense onları çok fazla izlediğimi fark edip önüme döndüm.

Ben tekrardan tabletteki işime dalmışken Cemre'nin kahkaha sesini -ki bu normal bir kahkahaya benzemiyordu-  ve ona susması için kızan dünkü çocuğun sesini duydum. Daha fazla dikkatimi toparlayamayacağımı fark edip tableti kapattım. Kollarımı önümdeki masaya yaslayıp kafamı da üstüne koyup öylece etrafı izlemeye başladım.

Canım sıkılıyordu. Evet, yalnızdım. Ciddi anlamda bir yalnızlıktı bu ve bunda hiçbir suçum yoktu. Bunu aşmak için çabalamıyordum da, tamam.
Ama bazen arkadaş gruplarını görünce onlara imrenmiyor da değildim.

" Oturabilir miyiz?" diyip ben cevap vermeden karşıma oturan kişilere baktığımda bunların aynı sınıftan olduğum İmge ve Burçak olduğunu fark ettim.

Kafamı sallayarak onayladığımda yine de beni pek takmış gibi gözükmüyorlardı. Kendi aralarında gülüşerek sohbet etmeye başlamışlardı. Onlara göz devirip başımı yine masaya gömdüm.

Fakat bir süre sonra saçma sapan muhabbetlerine daha fazla katlanamayıp eşyalarımı alıp kalktım. Tam giderken bana seslenen birisi ile durmak zorunda kalmıştım.

" Pardon! Bakar mısın?"

Dünkü çocuktu yine.

" Buyrun?" dediğimde arkadaşlarının yanından kalkıp yere eğildi. Daha sonra yanıma yaklaşıp yerden aldığı şeyi bana doğru uzattığında bunun kablosuz kulaklığımın teki olduğunu fark ettim.

" Kulaklığını düşürdün." diyip avucuma bıraktı.

" Teşekkür ederim." diyip onun cevap vermesini beklemeden ilerlemeye başladığımda sabah bana çarpan çocuğun "Gel lan buraya!" diye gülerek onu çağırdığını duydum.

Dersliğime doğru ilerlerken o çocuğun hangi bölümde olduğunu düşünüyordum. Daha önce hiç fark etmemiştim onu. Tek bildiğim aynı sınıfta değildik. Sonra bunu düşünmemin önemsiz olduğunu fark ettim. Gereksiz bilgilerle beynimi doldurmaya gerek yoktu.

Nasıldı bölüm?

Hepimize bol ZeyÇağ'lı gunler dilerim.

Yıldızlara Doğru || ZEYÇAĞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin