Merhaba, yeni bölümle sizi başbaşa bırakmadan önce yorum yapmayı ve oy atmayı unutmamanızı rica ediyorum :) İyi okumalar:)
Öğlen yemeğinde kenarda boş bir masa bulup oturmuştum. Yemeğimi yemeye başlamışken üstümde hissettiğim bakışlarla kafamı kaldırdım. Çağrı ile göz göze geldiğimiz an tekrardan önüme döndüm. Arkadaşları ile beraber yemek sırasında bekliyorlardı.
Çok geçmeden oturduğum masadaki sandalyelerin çekilmesiyle onların yanıma geldiklerini fark etmiştim. Cemre yanıma, Sinan karşıma, Çağrı da çaprazıma oturmuştu.
" Biz oturduk ama sıkıntı yoktur umarım? Seni görünce yanına gelmek istedik." dedi Cemre bana doğru dönüp.
" Yok, hayır sıkıntı yok." diye tebessüm ettim. En azından kendi başıma oturuyor değildim artık. Dönemin başından beri ilk defa öğlen yemeğimi birileriyle birlikte yiyordum. Tesadüfen ya da zorunluluktan aynı masaya oturduklarımızı kastetmiyorum.
Bir süre kimse konuşmadan yemeğini yedi. Sadece çatal ve kaşık sesleri yankılanıyordu masada ve bu beni daha da gergin hale getiriyordu. Ama neyse ki bu anı bozan Cemre oldu.
" Şey, Zeynep... Yarın akşam Yüzyüzeyken Konuşuruz konseri var. Biz de dört tane bilet almış bulunduk. Bir arkadaşımız da gelecekti ama sınav tarihiyle çakıştığından gelemiyor. Onun yerine sen gelmek ister misin?"
Sorduğu soruyla elimdeki çatalı bırakıp bir süre düşündüm. Sevdiğim ve konserine gitmek istediğim bir gruptu. Kaan Boşnak'ı ise ayrı bir seviyordum. Bu fırsat elime her zaman öyle kolay kolay geçmezdi. Ama aralarında yabancılık çekmekten çekiniyordum biraz.
" Ben çok isterim ama başka bir arkadaşınızı çağırsanız belki daha çok eğlenirsiniz." dedim yüzlerine bakmadan.
" Ne yani sen gelince eğlenmeyecek miyiz sanki bacım? Gel işte beraber eğleniriz yen-" diyen Sinan'ın sesi yine acı bir inleme ile kesilmişti.
Onlara doğru baktığımda Sinan ile Çağrı'nın birbirlerine sinirli sinirli baktıklarını gördüm. Bunu çok önemsemeden yemeğimden bir kaşık daha aldım. Biraz daha düşündükten sonra kararımı verdim.
" Peki o zaman. Gelirim. Ama benim çok geç olmadan, on birden önce dönmem gerekiyor. Malum yurtta kalıyorum ve kurallar..."
" Sen sorun etme, yeter ki gel." diyen Çağrı'ya döndüğümde gülümseyen yüzü bir anda soldu ve öksürmeye başladı. Sinan onun sırtına vururken ben de hafiften gülüp tekrardan Cemre'ye döndüm.
" Bilet fiyatı ne kadar?" dediğimde kafasını iki yana salladı.
" Bilet fiyatı yok."
" Nasıl yani? Olur mu öyle Cemre?" diye itiraz ettim hemen.
" Ya zaten babam doğum günüm için hediye etmişti o biletleri. O yüzden o konuyu hiç açmıyoruz." dedi bir eliyle ağzına fermuar çekermiş gibi bir hareket yaparken.
" Ama mahcup olacağım böyle..." diye mırıldandığımda duymuştu beni.
" Bu konuyu kapatıyoruz demiştim." dediğinde ona tebessüm edip yemeğime döndüm tekrardan.
Daha sonra derslerden muhabbet etmeye başladıklarında bu sefer ben de katılıyordum konuşmalarına ama her konuşmamda bana pür dikkat bakan Çağrı ile utanıp sözlerimi kısa kesiyordum.
Sonunda yemeklerimiz bitip beraber kalktık. Çıkışa doğru ilerlerken dün Ege olduğunu öğrendiğim çocuk hızla yanımızdan geçerken yan tarafımda yürüyen Çağrı'ya bildiğin omuz atmıştı. Çağrı sinirlenip tam bir şey diyecekti ki Cemre ve Sinan'ın onu tutmasıyla gözlerini kapatıp derin bir iç çekti.
Ege'nin bana aşık olduğunu ve bunları benim yüzümden yaptığını bildiğimden kendimi suçlu hissediyordum. Hiç tanımadığım biri sırf benden hoşlanıyor diye çevremdeki insanlara böyle davranamazdı.
Moralimin bozulduğunu Cemre de fark etmiş olacak ki yanıma gelip kolunu omzuma attı. O esnada bakışlarımı Çağrı'ya çevirdiğimde bana hiçbir sorun olmadığını telkin etmek istercesine gülümsemişti. Ben de ona buruk bir tebessüm göndermiştim.
Kapıdan çıktıktan sonra onlardan, kütüphaneye uğramam gerektiğini söyleyerek ayrılmıştım. Yarın akşamki konser aklıma geldiğinde ise istemsizce sırıttım. Sonunda bu şehirde yalnız değildim. Benim de eğlenmeye hakkım vardı. Ve de mutlu olmaya...
Selam.
Nasıl buldunuz bölümü?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yıldızlara Doğru || ZEYÇAĞ
Fanfictionİki üniversite öğrencisi, birbirlerinden habersiz aynı kampüste günlerini geçirirken hayat onları küçük tesadüflerle buluşturdu. Aralarındaki etkileşimi ilk fark eden ise erkeğin en yakın arkadaşı oldu. Arkadaşının gözündeki ışık sönmesin diye onlar...