/ / 10 / /

239 19 20
                                    

Overhaul'un başı öylesine çatlıyordu ki.
Dört gündür ne İzuku'yu ne de Eri'yi görmüştü, gördüğü tek şeyler önünde ki plan ve bol yazılı kağıtlar.

Netice de yıllarca süren bir işi bırakmak o kadarda kolay değildi, üstüne üstlük sahte kimlik, pasaport ve evraklar. Bunların bir profesyonel tarafından yapılması için bile gizlice bir polis kaçağıyla anlaşmışlar ve adamın özgünlüğü tarafından kusursuz kimlikler yapmışlardı. Sonrasında adamı öldürse de- bunu İzuku'nun duymasına gerek yoktu.

"Ahh... Cidden."

Cebinden sigarasını çıkararak, yorgunlukla bir dal yaktı Overhaul. Kapıldığı bu yol için oldukça çalışıyordu... Hiç ara vermeden yetmiş iki saat uyumamıştı bile ki en sonunda dört saat uyuduktan sonra yine kalkarak sonunda işini bitirebilmişti. Bir insanın bunca işi dört günde yapabilmesi bile mucizeydi.

Kollarını oturduğu koltukta geriye doğru atarak, gevşeyerek havaya ağır tütün dumanını yavaşça saldı. Tamamıyla bitkindi herif. Tavana dalmış her şeyin bitmesiyle rahatlayordu ki, kapının tıklanma sesi ile bakışlarını kapıya doğru çevirdi.

"Girebilir miyim?"

Kapının ardında ki ses bir melekten başkasına ait değildi ona göre.

"Evet."

İzuku kapıyı hafif araladıktan sonra Overhaul'a doğru bakmış sonrasında gülümseyerek içeriye doğru girmişti, ardından kapıyı kapatarak elinde tuttuğu tepsiyi düşürmemeye çalışınca Overhaul tebessüm etti. Ah, bu İzuku'nun bu sakar halleri.

Zavallı oğlan, odaya her defasında girmeye çalışsa da Overhaul'un adamları izin vermemiş, en sonunda da ona yemek hazırladım bahanesi ile zar zor girebilmişti. Önceden bunada izin vermeseler de dört günün sonunda İzuku'nun yalvarışlarına boyun eğmişlerdi ya da oğlanın yavru köpek bakışlarına?

Şimdi ise Overhaul'un günlerin ardından onu görmesi ilaç gibi geliyordu, onunla sonunda birlikte uyuyacak, sarılacaktı.

İzuku elinde getirdiği tepside… sıcak mantar çorbası ve bir bardak limonlu soğuk su.

"Hasta olacaksın diye endişelendim, aceleye getirmeden de yapabilirdin ya..."

İzuku koltuğa oturarak tepsiyi de ortalarına koydu.

Overhaul gülümsedi, İzuku'yu tanıdığından beri gülümsemeyi öğrenmişti. Şimdi ise izlediği çilli telaşla konuşuyor, kendisini azarlayarak yemekten bir kaşık ağzına sokmaya çalışıyordu.

"Tamam tamam... Yiyeceğim. Önce sigaram bitsin."

İzuku onu dinlemeden elinden sigarasını almış, ağzına üfleyerek soğuttuğu kaşıktaki mantar çorbasını depmişti.

"Afiyet olsunnn~!"

Overhaul boğazına kadar giren kaşıktaki mantar çorbasını yutarak, ölecekse İzuku'nun elinden olacağını düşünmeden edemedi.

"Tamam! Yiyeceğim."

İzuku gülmeden edemiyordu, cidden yarım sene öncesinden yaşadığı hayattan farklı oluyordu her şey, en azından artık eğlenmeye başlamış, Overhaul ile beraber hayatlarını yola sokuyordu.

Kanını verdiği zamanlar bile ister istemez düşünüyordu zavallı... "Okulda geçirdiğim, evimde kaldığım günlerden daha güzel burası." Acınası mutluluk, en azından burada Eri vardı... Onu seven, ona değer veren küçük bir kız ve şimdi de kendisi gibi kurtarılmayı bekleyen bir adam.

Ama kurtaracaktı ikisi de birbirini... 
O İzuku'yu, İzuku ise onu.
Tutacaklardı yeni bir hayatı sonunda.

İzuku onu elleriyle beslemeye devam ettiğinde, Overhaul bir çocukmuş gibi ses bile etmedi. Ellerini kaldıracak gücü de kalmamıştı zaten, şimdi sevdiği çocuğun kendisini beslemesi kadar güzel bir şey yoktu, hele ki elleriyle yaptığı bir sütlü mantar çorbasıyla.

Overhaul hayatında hiç bu kadar güzel bir şey yemediğini düşündü... Burada yedikleri kuru yemeklerin yerini güzel yemeklerle donatan bile İzuku olmuştu.

İzuku ona bir şeyler anlatıp duruyor, yeni hayatlarından söz ediyordu. Overhaul sanki bir masal gibi dinleyip durdu.

Oğlan anlattı,
adam ise dinleyip durdu.

______________


𝐍𝐚𝐫𝐜𝐢𝐬𝐬𝐮𝐬 | ᵒᵛᵉʳᵈᵉᵏᵘHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin