Hızla okula doğru koştum. Ağlayarak koşmak olmuyordu işte. Birçok kişi bana bakıyordu. Hızla sınıfa girdim. Melisa hızla yanıma geldi. " Sanem ne oldu?" Onu takmayıp montumu , çantamı toplayıp sınıftan çıktım. Mete kolumdan tuttup beni durdurdu. " İyi misin?" Burnumu çekip göz yaşlarımı sildim. "İyi gibi mi duruyorum? "
Hızla merdivenlerenden indim. Bir kere daha ağlama krizi tutmuştu beni. Mükemmel. Sabah , tuvalette gördüğüm çocuğu gördüm. Garip garip bakıyordu. Çokta umrumda. Hiç ağlayan insan görmediniz mi? Kapıdaki güvenlikçi beni durdurdu. " Müdürün haberi var." diyip kaçtım. Evde kimse olur muydu bilmiyorum. Koşarak eve ilerledim. Anahtarla kapıyı açıp , içeri girdim. Okul kıyafetlerini bile değiştirmeden yatağa attım kendimi. Hep kullanılan ben oluyordum. Ağlamayı kesip altıma siyah darpaça eşofman , üstümede beyaz t-shirt üstünede siyah eşofman üstü. Altımada spor ayakkabıları geçirip anahtarı ve telefonu alıp çıktım. Biraz daha bu evde duramazdım. Çünkü durumsam yemek yeme krizine girerdim. Başta nereye gideceğimi düşündüm. Geçenlerde bulduğum yere gitmeye karar verdim. Bir köprünün altı gibi bir yerdi. Özel olarak yaratılmış gibi. Fazla detaya gerek yoktu. Beş dakika yürüdükten sonra varmıştım.
Boştu. Oturdum ve ağlamaya başladım. Benim gibi her şeye ağlayan bir insansanız hiç zor olmuyordu. Ben kendimi kaptırmış ağlarken yanıma birinin oturduğunu fark etmemiştim bile. Ağlamayı kestikten sonra kafamı kaldırdığımda yanıma oturmuş birini gördüm. Ona baktım. Oda baktı. Tanıyor muyum acaba diye düşündüm . "Seni tanıyor muyum?"
Cevap vermedi . "İyi misin?" Aslında iyi değildim.
" İyiyim" Kafasını salladı. " Anlatmak ister misin? "
" Neden tanımadığım birine anlatmak isteyeyim ki?" Kafasını bana çevirdi. " Bazen tanımadığın birine anlatmak iyi gelir. Seni yargılamam" Düşündümde aslında iyi bir fikirdi. Ama güvenemiyordum. Kafamı iki yana salladım. "Artık kimseye güvenemiyorum." Karşıma geçip bağdaş kurdu. " Seni anlıyorum . Bana güvenebilirsin." Saçımı hızla topuz yapıp göz yaşlarımı sildim.
" Bir çocuk var whatsapp'tan tanıştık. Bir süre konuştuk. Ben bu çocuğu sevdim ama yüzünü hiç görmedim. Sonra sınıfta bunu konuşurken Burak duymuş her şeyi bana bir teklifte bulundu. O kendisini bana aşık edecekti ve karşılığında hem onu unutmamı sağlayacaktı hemde popüler olmamı. Bana öyle bakmayı kes. İlginin üstümde olmasını seven biriyim. Okulun popüler ve yakışıklı çocuğu işte . Hani kitaplarda olur ya . Bir çocuk gelir , kötü biridir. İyi kızla anlaşamazlar ve sonra aşık olurlar. Kız kötü çocuğu iyileştirir ama adam hep bu kıza zarar verir. Sonra adam iyi biri olur ve kızla mutlu mesut yaşarlar. Ben bu hikayeden o kadar çok sıkıldım ki. Artık yeni aşklara yelken açmak için kalbimin mührünü kırdım. Önüme geleni sevdim. En geç 1 haftada bir başkasını sevmeye başladım. Sevgili olursak ta 4 güne kalmadan ayrılıyordum. Ama önüme gelenle çıkmıyordum tabiki. Hatta bazen buna aşk diyordum. Etrafta aşık oldum diye gezinirken aslında aşık olmadığımı bende biliyordum. Benim sayemde de aşkın değeri azalmıştı. Sonra ona rastladım. Ona tutundum. Onu sevdim. Çünkü onu seversem her hafta başkasını sevmekten vazgeçecektim. Olmadı. Bazen ondan sıkıldım ama ona geri döndüm . Onunla konuşmak bana alışkanlık olmuştu. Sonra Burak girdi hayatıma. Başta sadece sevgili gibi takılıyorduk ki ona göre sevgiliydik. Sonra onuda sevmeye başladım. Demiştim en geç 1 hafta diye. Olan oldu tekrardan. Tam onu unuttum , artık Burak var dediğimde dünyanın ne kadar adi olduğunu anlamıştım. Sabah beni evimden almış okula beraber gidiyorduk. Her şey güzeldi. Yemek yiyip okula girdik işte. Geç kalmıştık o kendi sınıfına girdi bende kendi sınıfıma. Bahanelerle hocayı atlatmıştım. Hiç sevmiyordum zaten. Sonra ders zilinde Burak'ı aramaya başladım. Erkekler tuvaletine bile girdim. Orayı geçiyorum çünkü o kısmı anlatsım bile gelmiyor. Arka bahçeye gittim. Tanışalı pek olmamıştı ama tanıyordum onu işte. Arka bahçede bir ağacın altında bunları otururken buldum. Bir kızla. Başta arkadaşıdır , kıskançlığa gerek yok dedim . Süpriz yapmak için arkalarından geldim. Yakına gelince anladım. Yeşim ya Yeşim vardı yanında. Başka kız mı kalmamıştı. Yeşim konusuna hiç girmeyeceğim çünkü çok uzun. Aslında değil ama boşver. Zaten merak etmiyorsundur. Sonra bunlar benim hakkımda konuşuyorlarmış. Oyunu ne zaman bitireceksin ve daha fazlası. Üstelik aşkım diyordu ve o da ona sevgilim. "
Göz yaşlarım tekrardan yerini almıştı. Bu kadar durmaları bile mucizeydi.
" Her şey bir oyunmuş. Ben bir kere daha kandırıldım. Bir kere daha kalbime söz geçiremedim. Bir kere daha kırıldım . Benim suçum muydu kalbime söz geçirememek? Ağlayıp isyan etmek istiyorum ama yapamam. Çünkü bunların hepsine ben sebep oluyorum. Belki de şu ana kadar istediğim günahların acısı böyle çıkıyordu. Bilmiyorum ama ben daha fazla kırılmak istemiyorum.Kitaplardaki klasik aşk hikayelerinden nefret ediyordum ama bende o duruma düştüm işte. "
Konuşmamı bitirdiğimde yüzüme bakıyordu . Bende yere bakıyordum . Aklıma iğrenç bir espri gelmişti ama bu espriyi bu halimle yapamazdım. Kafamı kaldırıp ona baktım.
"Bana cevap vermek zorunda değilsin. Zaten burada durup beni dinlemen bile bir mucize. " Elimdeki ota işkence ediyordum. Göz yaşlarımı konuşurken silmiştim bile. Ona teşekkür etmeliydim. Anlatınca iyi gelmişti. Ben böyle uzaklara dalarken elini yüzümün önünde salladı.
" Senin suçun değil. " Anlayamamıştım. Senin suçun değil mi demişti o ? " Anlayamadım?" Bana bakmaktan vazgeçip ileriye baktı. "Senin suçun değil. " Yerimde hafif doğruldum.
" Benim suçum herkesi seviyorum" Bana bakmayı sürdürdü. " Senin suçun değil. Bende öyleyim. "
Kafam karışmıştı. Bende öyleyim derken neyi kast etmişti? " Ne demek istiyorsun?" Karşımdan kalkıp yanıma oturdu . Benim gibi kafasını arkadaki duvara yasladı. " Bende seviyorum ama herkesi değil . Değişiyor. Bir ayda bir başkasını sevmeye başlıyorum. Elimde değil. Birde telefon aşkım var. " Telefon aşkım mı ? " Telefon aşkım ? " Derin bir nefes aldı. " Biz bununla telefonda tanıştık. Başta, nasıl desem? Salak kız diyordum. Anlamıyordum. Bana o kadar salakça geliyordu ki. Bana sürekli sana aşığım diyordu. Ama inanamıyordum. Resimlerini falan görüyordum ama yüzünün yarısını. Güzelmiydi karar veremiyordum. O benim kim olduğumu bilmeden konuşuyordu. Benim içinde aynı şey sayılırdı. Bi ara gerçekten ondan hoşlanmıştım. Sonra konuşmadık. Onu unuttum sonra tekrar konuştuk. Şimdi konuşmuyoruz. Karışık. "
"İsmin ne?" Bana baktı ."Sana söylemek zorunda değilim." Alp olabilir miydi?
"Adın Alp mi?" Bana garip bir şekilde baktı. "Emir."
"Sanem."
Merhaba Emir. Merhaba Alp'le ilişkimize benzeyen ilişkisi...
Demek ki dünyadaki tek aptal ben değilmişim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Söyle Bana
ChickLitSadece aşık olmayı seviyordum. İnsanlar acılarını geçiştirmek için çeşitli yollara başvururdu. İçki , kumar , yemek , uyuşturucu... Bende aşka başvurmuştum. Sadece aşk bulmaya çalışıyordum bu hayatta. Minik bir kıvılcım çıkartmaya çalışıyordum. Çı...