3. BÖLÜM

168 26 1
                                    

İnternetim olmadığı için biraz gecikti arkadaşlar kusura bakmayın.

Bu bölüm içime sinmedi ama birdahakine telafi ederim.

Burnumu dolduran itici bir kokuyla birlikte gözlerimi araladığımda loş ışıkta ve oldukça sade mobilyalarla döşenmiş bir hastahane odasındaydım. Odadaki siyah ve beyazın uyumu gözlerimi kamaştırırken gözüm pencereye kaydığında güneşin yerini aya bıraktığı anı rahatlıkla görebiliyordum.

Yatağın ucundaki koltukta gördüğüm çiçek yığını beni şaşırtırken vücudumdaki kesikleri gördüğümde aynılarının yüzümde olduğunu farkettim. Yaşadığım kazadan bu kadar ufak yaralarla kurtulmuş olmam mucizeydi. Olduğum yerde kıpırdayamazken belimi doğrultmaya çalıştım ama sadece başımı oynatmakla yetindim.

Vücudumdaki ağrılar yavaş yavaş yerini alırken odanın kapısı birden açılıverdi. Kapının kulpunu incecik parmaklarıyla tutan kişi annemdi. Uyandığımı görünce büyük bir heyecanla koridordakilere "Uyanmış!" diye bağırdı. Adımlar ve çığlık sesleri giderek yaklaştığında annem yanıma gelmiş ellerim avcundayken bana hasretle bakıyordu.

Birden içeri giren kalabalığı gördüğümde grubun başında ki Almila yanıma gelerek boynuma sarıldı. Kalabalığa ağzım irileşirken annem gözleri dolmuş beni izliyordu.

Eski sınıf arkadaşlarımın hepsi tek tek geçmiş olsun dileklerini sunarken gülümsememle onlara karşılık verdim. Konuşmak istiyordum ama boğazımın ağrısından cevap veremiyordum. Annem bizi yanlız bırakmak için odadan çıkarken onada 'iyiyim' temalı bir gülücük gönderdim.

İlk defa bu kadar çok sevildiğimi hissettim. Birden yatağın ucu çökerken oraya baktığımda Almila'nın yatağa abandığını gördüm. Kahverengi dağınık saçları ve göz altlarındaki morluklar bu gece uyumadığını gösteriyordu.

Bana biraz daha yaklaşarak ;
- "Ne zaman kalkacaksın buradan? Böyle yumuşacık bi yatakta bensiz uyuman ağırıma gidiyo bak." diyip kıkırdamaya başladı.

Gruptan gülüşme sesleri geldiğinde onlara döndüm. Hepsi oturacak bir yer bulmuş şefkatli gözlerle bana bakıyordu. Aslında hiçbiriyle aramda kötü bi olay geçmemişti. Sadece ben kendimi soyutlaştırmıştım. Birkaç kez yutkunduktan sonra Almila'ya dönüp;

- "Noldu yavrum çok mu özledin?" deyip sırıttığımda

- "Ne özliycem be " diyerek bakışlarını kaçırmaya başladı.

- "Göz altındaki morluklar da öyle diyordu zaten." diyip kıkırdadığımda ağzını irice açtıktan sonra bana bir kez daha sarılıp;

- "Tamam belki özlemiş olabilirim ama biraz, çok azcık." diyip gülmeye başladı.

Diğer kızlarda 'Kıskanıyoruz amaa.' diye tatlı tatlı sitem edince Almila'yı bir köşeye atıp onlarla sohbet etmeye başladım. Normalde soğuk ve buzdan duvarları olan bir kızdım. Bu yüzden kimsenin beni sevmediğini zannederdim, taa ki bugüne kadar.

Arkadaşlarımın hepsi tek tek odadan çıkınca Almila ile yalnız kaldık. Yağdan kalıplaşmış saçlarımı ancak Almila söylediğinde farkettim. Almila ile konuşup gülüşürken kapı açıldı ve elinde kağıt kalemle bir polis odaya girdi. Öncelikle geçmiş olsun dileklerini sunarken olayı anlatmamı istedi. Ben bile ne olduğunu anlayamadan onlara nasıl anlatmamı bekliyolardı ki? O anları hatırladığımda tüylerim diken diken oldu.

-"Şeyy.. Ben karşıya geçicektim. Kaldırımdan inince bi arabanın hızla geldiğini gördüm. Bu kadar işte, gerisini hatırlamıyorum. Ve eğer izin verirseniz uyumak istiyorum." dedim.
Yaklaşık 40 yaşlarında olduğunu tahmin ettiğim kır saçlı polis tek kaşını havaya kaldırarak ;

-"Peki. Yaşadığınız olaydan dolayı araç sürücüsünden şikayetçi misiniz?" derken aynı zamanda elindeki kağıda birşeyler karalıyordu. Almila 'evet tabiki' dercesine başını sallıyordu.

Dudağımı ısırırken bişeyin beni bu sorudan kurtarmasını istiyordum. Şikayetçi olmazsam annemin bana tepki vereceğini ve o adamın hızlı sürdüğü için cezasını almayacağını biliyordum. Diğer yandan da adamın bir ailesi olduğu ihtimalini göz ardı edemiyordum. Babasız büyümüş biri olarak başkasının da bu duyguyu tatmasını, babasızlığı iliklerine kadar hissetmesini istemiyordum. Birden Almila'nın sesiyle irkildim.

-"Arya. Hadi evet desene. Polis bey seni bekliyor." dedi.
Almila her ne kadar kibar konuşmaya çalışsada sesinin uyarır tonda olduğunu farkedebiliyordum. Kapı açıldığında annem aniden içeri girince endişelenip onun bişey demesini ve ters bakışlarını üzerimde hissetmemi engellemek için hemen cevabımı verdim. Belki mantıklı düşünemiyordum ama içimden bir ses şikayetçi olmamamı söylüyordu. Ağzımı aralayıp titrek sesimle;
-"Hayır, şikayetçi değilim." dedim.

Polis ifademi imzalamamı isteyince kalemi aldım ve her yere farklı imzalar attığım için bişeyler karalayıp kalemi geri verdim. 16 yaşında olupta bu kadar çok imza atmam neyin cezası acaba?

Annemin ve Almila'nın tepemde dik dik bana baktıklarını gördüğümde şirince sırıtarak onlara baktım. Ateş saçan gözlerle bana bakan insancıklara sırtımı dönüp gözlerimi kapattım. Bu benim kibarca 'Uyumak istiyorum.' deme şeklimdi.

KARANLIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin