Objection

2.1K 201 47
                                    

"Faith iyi misin?" Kapımı tıklayan Shawn'a susarak cevap verdim. "Kapıyı açar mısın?"

"Jacob iyi mi? Onunla konuştun mu?" Daha önce de dediğim gibi Jacob'un hayranıydım ve çenesini kırmasıyla evde yas ilan etmiştim. Jacob ise evine dönmek durumdaydı, dönmüştü de. Onun gitmesiyle de sanki hesaplanmış gibi bir çocuk daha gelmişti. Baş harfi S diye hatırlıyorum, onunla ilgili pek de bilgim yok zaten.

"Mesaj attı, evdeymiş." İçim rahat etmişti biraz da olsa. "Hadi aç şu kapıyı da seni teselli edeyim. Jacob bile bu kadar..." dedi. "Ne bileyim, böyle yapmadı işte ameliyatsa ameliyat. Düzelecek." Gidip kapıyı açtım.

"Umarım kısa süre sonra aramıza döner." dedim ve sarıldım. Manyak gibi ağlamıştım. "Hadi şimdi beni şu çocukla tanıştır." O an telefonuma mesaj geldi.

Sammy: Arkadaşlarımı görmeye geldim. Ama bu seferki yolculukta yanımda tatlı mı tatlı, sırların efendisi, birtanecik Faith yoktu :_(

Güldüm ve cevap yazdım

'Oh, senin adına üzüldüm. İnsanın başına ilk kez benim kadar harika birşey gelir, lol. Şaka yapıyorum, dostum. Bir daha ki seyehatte. Umarım ;-)'

Shawn kaşlarını çatsa da bir an, hemen normale döndü. "Hadi inelim, aşağıda." Aşağıya inince bizimkilerin yanında telefonuna bakıp kahkaha atan bir çocuk vardı.

"Sammy!" Shawn bağırınca kafasını kaldırıp bize baktı.

"Faith?"

"Sammy?"

"Matthew?" dedi Matt.

Aman Tanrım.

Şu an Matt'in dediklerine gülemeyecek kadar şoktayım ve transa geçtim. Ama bunları düşünebiliyorum. Çünkü ben Queen Faith'im.

"Aman tanrım keşke yolculukta başka bir şey dileseydim." Ayağa kalkınca yanına gidip sarıldım. Sahiden onu özlemiştim.

"Siz ikiniz..." dedi Cam. "Neler oluyor?"

"Biz daha önceden bir yolculukta tanışmıştık. Koltuklarımız yanyanaydı ve az önce bunun hakkında mesajlaşıyorduk." dedim açıklama yaparak.

"Ve Faith, egosunu mesajlara kadar yansıtıyordu."

"Oh, evet bunu onlar da yaşadılar, dostum." dedim. Kolunu omzuma atmıştı. "Aman Tanrım... Seni çok özledim!" diye çığlık atıp tekrar sarıldım.

"Pekala, umarım artık oturursunuz." dedi Shawn. Otururken biraz rahat olması için araya boşluk koyduk. Yoksa manyak gibi sarılarak oturmayı da biliyoruz. O yolculukta büyükannemin vefatı sonucu Avusturya'ya gitmek zorunda kalmıştık. Ve ağlıyordum. Ve oturuyorduk. Ve sarılıyorduk.

Öyle yani.

Shawn hızla yanımıza gelip aramıza oturdu ve bir kolunu Sam'in diğer kolunu da benim omzuma attı. O an Mahogany ile göz göze geldik. Gelmez olsaydık. Bana 'Kıskandı' bakışları atmaktan hiç çekinmedi. Şahsen ben, onun yerinde olsam gayet üşenirdim.

"Ee, Sam. Ne var ne yok?" dedi. Sinirlenmiş miydi? Wohoo, Shawn. Aman tanrım. Zübilap da le yoo. Aman tanrım. Ben burada kafayı yiyiyorum. Aman tanrım. Kıskandı. Aman tanrım. Bu çok tatlı. Shawn, seni seviyorum. Aman tanrım. Shawn, sana aşığım. Anam tırnam.

İçimden random gülüş atmaya başlamıştım. Hemen Shawn'ın yanağını öptüm. Bana dönüp gülümsedi. "Bu ne içindi?"

"İçimden geldi." Telefonum çalmaya başlayınca ayağa kalktım. "Bir dakika." Hızlıca yürümeye başladım. "Efendim, Alvin?" Salondan çıktım.

"Faith ya, ben kayboldum galiba."

"Neredesin?"

"Park var burada, gemi gibi şekilli filan." Anılarım depreşti.

"Sende kendimi görüyorum, Alvin. Bu ışık var sende." dedim. Güldü.

"Ee?"

"Nash orada olmalı bir bak Skylynn'e filan."

"Yok." O an arkamdan bir ses geldi.

"Hadi ya, tutmadı demek." dedim hüzünle. Hayal kırıklığı. Telefon elimden çekildi.

"Alvin, şimdi dümdüz yürü... Evet market var, oradan sola dön... Evet! Lisenin oradan. Gerisini biliyormuşsun zaten. Kapatıyorum o zaman... Önemli değil." Shawn telefonu uzatınca yapmacık bir şekilde gülümsedim.

"Ne yapıyorsun sen?"

"Sevgilimi kontrol ediyordum?" dedi sorarca. Bir yandan gülüyordu.

"Sevgili?"

"Evet, yanlış duymadın. Sevgili." dedi üzerine basarak. "Anais Faith Carpenter, sevgilimsin. Hiç bir itiraz kabul edilmeyecektir." dedi ve arkasını döndü. Yürümeye başlayınca gülmeye başladım.

"İtiraz edeceğimi kim söylemiş?"

Something Big | Shawn MendesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin