28.Bölüm

186 14 9
                                    

~Geçmiş zamanda bir gün~
Masmavi gözlü, siyah kıvırcık saçlı bir kadın, nazik yüzlü hemşireyle konuşuyordu. Hasta yatağında doğrulmuş cansız beyaz teniyle eşleşen ince battaniyenin ucunu elinde hafifçe kırıştırıyordu.

Hemşire:"Bayan Hanagaki, eminim oğlunuz çok mutlu olacak."dedi cesaret vermeye çalışırcasına gülümsedi." Yakında hastaneden çıktığınızda onunla daha çok konuşun. Aynı eskiden yaptığınız gibi !"

Hemşirenin söyledikleri hasta kadını geçmişe götürmüş, sevimli oğlunun kahraman olmak hakkındaki hayallerini anlatırken gözlerinin parlaması aklına gelmişti. Oğlu bir gün birden değişmişti, sanki yerine başka biri gelmişti.

Bayan Hanagaki :"Onunla tekrar karşılaştığımda ne diyeceğimi bilemiyorum.O küçüklüğünden beri çok olgundu ya da olmaya çalışıyordu." Kısa iç çekişiyle sulanan gözlerini kırpıştırdı. " Her gün yüzünde o kasvetli ifadesiyle eve gelir, hiç bir şey demeden odasına çıkardı..."

Hemşire sadece dinlemeye odaklandı.

Bayan Hanagaki:" Küçüklüğünde bir anda oldu. Sabah onu uyandırmaya gittiğimde bazı insanların isimlerini kağıtlara yazmış ve bunları odasının her yerine asmıştı. Gözleri...onlar küçük bir çocuğun sahip olmaması gereken her şeyle doluydu."dedi ve titrek bir iç geçirdi "Daha ondan önceki gün saf, gülüp ağlayan oğlum birden Dünya'nın yükünü omuzlarında taşıyormuş gibi görünüyordu."

Hemşirenin yüzüne bir empati belirdi:"Anlıyorum Bayan Hanagaki."dedi ama hemşire ne kadar acıtsa da yapması gerekeni yapacaktı...bu kadının yaşama gözlerini kapamasını sağlayacaktı.

Bayan Hanagaki devam etti:"Önemli olan Takemichi...Onu düzgün koruyamadığım için oldu hepsi. Annesi olmaya layık değilim..." Mavi gözleri sarkıp kan çanağına dönmüştü. " O olay üstüne yıllar geçti. İstediği her şeyi yapmasına izin verdim. Dövüş sanatları olsun ya da başka şeyler ama ben işteyken o her daim evde gelmemi bekliyordu."

Bayan Hanagaki elindeki nasırlara baktı:" Onu ihmal ettim. Önünde yemek, içinde bundugu bir ev olduğu sürece iyi bir anne olduğumu düşündüm. Artık eminim buradan çıktığım anda elinden aldığım her şeyi ona geri vereceğim."dedi cümlesinin sonuna doğru kararlılıkla. Ruh halinin değişimi çok hızlı olmuştu. Annesine bak oğlunu al. İkisinde pişman ama vazgeçmeyi bilmez davranışları vardı.

Hemşire de ona gülümsedi:" O zaman size vitamin takviyesi veriyorum. Bir hafta sonra oğlunuza kocaman sarılın lütfen."dedi. Gözlerinde oluşan minik yaşlara engel olamamıştı.

Hasta yatağındaki kadın içten bir şekilde güldü:"Evet kesinlikle tavsiyene uyacağım. Derdimi dinlediğin için teşekkür ederim"dedi

Hemşire elindeki iğneyi seruma batırdı ve pistonu sonuna kadar itti.

...Bayan Hanagaki o gece 2 sularında kalp krizi geçirdi.

~Şimdiki zaman patlama anı~

Tokyo genellikle renk cümbüşü içerisinde yorgun ama tatlı bir telaşla insanların eve varma umuduyla süslü bir şehirdi. Şimdi ise karınca yuvasına dökülen suyun dehşeti gibi küçüklü büyüklü kişilerin hayatta tutunmaya çalışırken ki gayretiyle etrafa dağılmıştı.

Takeo:"Güzel bir manzara değil midir sence?"

Sekreteri bu genç adamın ürkütücü zevklerine soğuk terler döktü:"E-evet haklısınız Bay Kisaki." sesi zor çıkıyordu adamcığazın. Patlamanın etkilerinin onlara gelmesinden korkuyordu.

Takeo:"Buradan kaçıp gitme isteğin o kadar belli ki midemi bulandırıyor."dedi bıkkınlıkla "Zekadan yoksun insanlarla uğraşmak en kötüsü. Biraz zeki olsan belki kendimi öldürecek bir yerde durmayacağımı anlaman gerekiyordu."

Tokyo Revengers: göz yaşlarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin